'Yarım asır öncenin mücahitleri, nasıl 80’li, 90’lı yılların müteahhiti oldular?'
Yusuf Kaplan 'Yarım asır önce mücahit olarak yola çıkan insanlar, nasıl oldu da 80’li, 90’lı yıllarda müteahhit, 2000’li yıllarda ise her şeye müsait olabildiler?' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2019-12-15 09:40:11

Güncelleme Tarihi: 2019-12-15 09:40:11

Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan, "Yarım asır önce mücahit olarak yola çıkan insanlar, nasıl oldu da 80'li, 90'lı yıllarda müteahhit, 2000'li yıllarda ise her şeye müsait olabildiler?" diye sorduğu bugünkü yazısında politikanın araç dğeil amaç haline getirildiğini söyleyerek, bu durumu eleştirdi.

"Türkiye'nin sorlu bir süreçten geçtiğini" belirten Kaplan, Türkiye'nin çıkmaz bir sokağa girebileceğini söyledi. Kaplan, "Ak Parti'nin parçalanması veya Erdoğan gibi güçlü bir liderin şu da bu ayak oyunlarıyla devre dışı bırakılması,Türkiye'nin -Allah korusun ama parçalanmak da dâhil- sonu nereye varacağı belli olmayan bir çıkmaz sokağın eşiğine sürüklenmesine yol açabilir. Elbette -yerlerde sürünen eğitimden yoz kültüre, İslâmî aidiyet biçimlerini yitiren gençlikten pespaye medyaya kadar- yapılan yanlışlar konusundaki eleştirilerimizi ve önerilerimizi her zaman dillendireceğiz. Ama Türkiye'nin içerden ve dışardan dört bir taraftan kuşatıldığı bir zaman diliminde, ülkeyi kurda kuşa yem edecek basiretsiz işlere de tevessül etmeyeceğiz! O yüzden şunu söylüyorum: Parçalanmaya değil bütünleşmeye ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.

İşte o yazı:

"BİR HAREKETTEN BAŞKA BİR PARTİNİN ÇIKMASI..."

Bir hareketten beş partinin çıkması neye işaret eder?
Elbette ki, çarpıklığa, bir şeylerin yanlış gittiğine... Bu beş parti, millete gidecek ve hangi büyük farklılıkları, benzersizlikleri için oy isteyecek acaba? Böyle bir soruyu sormak bile gülünç ve tedirgin edici, değil mi?

"MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN GÜÇLÜ İNSAN KAYNAĞI"

Millî Görüş hareketinden beş ayrı partinin çıkması, Millî Görüş'ün güçlü bir insan kaynağı olduğunu gösterir mi? Elbette ki. Ama bu insan tipinin sadece “oraya buraya yamanan”, “kaynakçı” bir insan tipi olduğunu gösterir. Üzücü ama böyle! Kendisini siyaseten Millî Görüş'ün çocuğu olarak gören biri olarak söylüorum bunları.

"AK PARTİ, MİLLİ GÖRÜŞTEN TAZE KAN DEVŞİRDİ, SONUÇ YİNE HAYAL KIRIKLIĞI"

Bir ara AK Parti'nin, Millî Görüş köklerinden aşı yapması, taze kan devşirmesi gerektiğini söyledim AK Parti yöneticilerine. Başkaları da söylediler eminim. Ve söylenen şeyi yaptılar. Sonuç ne? Sonuç, benim açımdan da hayal kırıklığı oldu. Millî Görüş kökenli insanların bile masaya ve kasaya ne kadar çabuk yenildiklerini görünce, hayal kırıklığı yaşadım. Bu insanlar, İslâmî dertleri, kaygıları olan insanlardı. Masayı, kasayı ve nisayı görünce, yenildiler!

Millî Görüş'ten beş parti çıkmasının nedeni buralarda gizli işte! O yüzden meseleyi en başından, kökünden ele almakta yarar var...

MİLLÎ GÖRÜŞ: RUH KÖKLERİMİZİN SESİ

Millî Görüş, bu toplumun İslâmî iddialarının siyaset arenasındaki sözcüsü, güçlü sesiydi. Rahmetli Erbakan Hoca, bunu çok güzel gösterdi. Ama iktidarla tanışınca, millî görüş kadroları, şimdiki kadar olmasa bile dökülmeye başladılar. Millî Görüş, bu ülkenin devşirme şebekeler tarafından ele geçirildiğini, İslâmî geçmişinin yok edildiğini, geleceğinin de yok edilmeye çalışıldığını göstermek ve buna “dur!” demek için siyaset sahnesine çıkmıştı oysa.

Başlangıçta cazibe kaynağı oldu. Özellikle de Hoca'nın 11 aylık zorlu iktidarı döneminde, içerden ve dışardan yapılan inanılmaz baskılara rağmen bu ülkenin hâs çocuklarının bu ülkeyi nasıl şaşırtıcı bir şekilde -bütün olumsuzluklara rağmen- başarıyla yönetebileceklerini gösterdi Erbakan Hoca dünya âleme! Havuz sistemi kuruldu, denk bütçe yapıldı! Türkiye'yi kuşatan şer şebekeleri ve onların içerdeki devşirme şebekleri, şok geçirdiler. Hoca, bütün bunların üstüne bir de D-8'i kurunca darbeyi yedi, 28 Şubat postmodern darbesiyle gönderildi.

"YARIM ASIR ÖNCENİN MÜCAHİTLERİ NASIL OLDU DA 80'Lİ-90'LI YILLARDA MÜTEAHHiT, 2000'Li YILLARDA HER ŞEYE MÜSAiT OLDULAR?"

Fakat Millî Görüş kadrolarının, -AK Parti'nin İslâmî kaygıları çok daha zayıf kendine özgü kadrolarıyla birlikte- özellikle son 5-6 yıldan bu yana AK Parti içinde sergiledikleri performans, masaya ve kasaya nasıl kolaylıkla teslim olabildiklerini, dolayısıyla nasıl sefih sekülerleşme biçimleri geliştirebileceklerini gösterdi.

Soru şu: Yarım asır önce mücahit olarak yola çıkan insanlar, nasıl oldu da 80'li, 90'lı yıllarda müteahhit, 2000'li yıllarda ise her şeye müsait olabildiler?

Bu sorunun cevabının 4-5 yıldır burada yoğun olarak yazdığım yazılarla vermeye çalışıyorum: Politika kutsandığı, amaç katına yükseltildiği için.

Oysa politika araç, hakikat amaçtır. Amaç hakikattir, hakikatin izinin sürülmesi, hükümran kılınmasıdır; yoksa politikanın yani güç ve çıkar ilişkilerinin, masa ve kasa kapmak için girişilen ayak oyunlarının filan değil!

PARÇALANMAYA DEĞİL BÜTÜNLEŞMEYE İHTİYACIMIZ VAR!

Burada yazının öznesi millî görüş de değil, AK Parti de. Yazının öznesi politika, politikanın kutsanması, bir araç olarak politikanın amaç haline getirilmesi, hakikatin önüne geçirilmesi ve bu toplumun İslâmî kadrolarının sisteme teslim olması.

Sistemi dönüştürmek üzere yola çıkan insanların sistem tarafından dönüştürülmesi. Asıl üzerinde kafa yormamız gereken mesele bu!