Yazar Vahdettin İnce: Kürt anaları tehlikeyi gördü ve Kürt, Kürtçe'yi konuşacak bir nesil bulamayacak!
Yazar Vahdettin İnce’nin bugün Şarkul Avsat Türkçe’de çıkan, “Kürt annelerin sezdiği tehlike” başlıklı makalesinde, HDP Diyarbakır binası önünde oturan ve evlatları PKK tarafından dağa kaçırılan Kürt annelerinin bu sefer sesine kulak verilmesini isteyerek, “Bu gidişle Kürt, Kürtçe’yi konuşacak bir nesil bulamayacak” uyarısında bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2019-09-19 11:59:02

Güncelleme Tarihi: 2019-09-19 11:59:02

Yazar Vahdettin İnce'nin bugün Şarkul Avsat Türkçe'de çıkan, “Kürt annelerin sezdiği tehlike” başlıklı makalesinde, “Kürt babaları silaha sarılacaklarına Kürtçe'ye sarılsalardı bu kadar kıyım olmazdı” diyerek, HDP Diyarbakır binası önünde oturan ve evlatları PKK tarafından dağa kaçırılan Kürt annelerinin bu sefer sesine kulak verilmesini isteyerek, “Bu gidişle Kürt, Kürtçe'yi konuşacak bir nesil bulamayacak” uyarısında bulundu.

Vahdettin İnce'nin makalesinin tam metni şöyle:

Firavun'un zulmü ayyuka çıktığı, doğacak bütün erkek çocukları öldürmeye karar verdiği bir zamanda Allah Musa'nın annesine oğlunu nasıl koruyacağını vahyeder.

Beklenen Mesih'i karnında taşıyan Meryem'e de vahyeder Allah; onu öldürmeyi planlayan Yahudilerden nasıl koruyacağını göstermek için. Ben başta annem olmak üzere annelerin güçlü sezgilerinin bu vahiyden bir miras olduğuna inanırım.

Allah annelere oğullarını nasıl koruyacaklarını ilham eder. Çünkü oğullar milletlerin geleceğidir ve anneler bu geleceği karınlarında taşırlar gelecekleri ile birlikte.

Öğrenciliğimin ilkokuldan sonraki kısmı hep annemden uzakta geçti. Annemi aylarca görmediğim oluyordu. Ama her geldiğimde annem mutlaka beni rüyasında görmüş oluyordu. “Dün seni rüyamda gördüm, geleceğini anladım” derdi. Bazen “Geçenlerde seni terler içinde görmüştüm” derdi ve gerçekten o günlerde soğuk algınlığı geçirmiş, yatılı okulda yataklara düşmüş idim.

Erzurum üniversitesinde öğrenci iken yarıyıl tatili için Erciş'e gelmiştim bir keresinde. Dört ay kadardı köye gelmemiştim. Arabaya bindim, şoför “Sizinkilerin haberi var mı geleceğinden” diye sordu. Yok, dedim, “ama nasılsa annem rüyasında görmüştür” diye ekledim. Annemin benim geleceğimi rüyasında gördüğünden emindim. Eve vardığımda bana sarıldı annem ve beklediğim gibi “Rüyamda gördüm geleceğini yavrum” dedi.

Ümmet kelimesi Arapça anne demek olan umm'den gelir. Belli bir maksada yönelen topluluk anlamındadır. Bu isimlendirme sebepsiz değildir. Çünkü bireyler gibi toplulukların da yöneleceği amacı belirleyen annedir. Anne Musa'nın, İsa'nın annesinin vahyinden miras aldığı güçlü bir sezgiye sahiptir de ondan. Ümmet bir anne gibi mensuplarını bağrında korur nitekim. Musa'nın ve İsa'nın anneleri gibi bizim annelerimiz de evlatlarına yönelen tehlikeyi sezerler ve onları korumaya alırlar.

 Malum en az iki yüz yıldır Kürtlerin başı gailelerden hali olmuyor. Ben Kürt analarının tavırlarını gözlemlerim her zaman ne tür bir tehlikenin geldiğini ve bu esnada nasıl bir tavır takınılması gerektiğini anlamak için. Çünkü bir tehlike anında erkekler kaçacak bir yer veya tehlikeyi önlemenin çarelerini bulmak için sağa sola kaçışırken analar bir sevk-i tabii olarak ilk kurtarılması gereken neyse ona sarılırlar.

Babalar önleyici, analar kurtarıcıdır. Babaların önlemleri her zaman isabetli ve sonuç alıcı olmazken anaların kurtarıcılığı her zaman isabetlidir. Bu yüzden Kürt erkeklerindense Kürt analarının tavrı esas alınmalı gelecekle ilgili adım atılırken.

Erkekler güne dair akli hesapları yaparken analar geleceğe dair sezgilerine göre hareket ederler çünkü. Ve annelerin geleceğe dair sezgileri annemin benim eve geleceğimi ya da gurbette hastalandığımı rüyada görmesi kadar isabetli iken erkeklerin çare arayışları çoğu kere hayal kırıklığı ile sonuçlanır.

Kürtlerin seksen doksan yıllık tarihlerini incelediğimiz ve Kürt anneleri ile babalarının aldıkları tavırlar itibariyle ne tür sonuçlar elde ettiklerini gözlemlediğimiz zaman annelerin tavırlarının bir Musa'nın annesi, bir İsa'nın annesi kadar isabetli, kurtarıcı ve koruyucu olduğunu, buna karşılık Kürt babalarının çoğu kere ölümcül yıkımları üzerlerine çektiklerini görürüz.

Cumhuriyet ilan edilir, ardından tek parti rejimi egemen olur. Bu, Kürtçenin yasaklanması, Kürt varlığının inkarı ve daha bir çok olumsuzluğun geçerli olması anlamına gelir. Babalar isyan eder, savaşır. Ve tabi katliamlar, sürgünler, idamlar, yıkımlar… birbirini izler.

Analar ise yüzde yüz bir isabetle Kürtçeye sarılırlar. Ağıtlarında, darbımesellerinde, düğünlerinde, yaslarında Kürtçeye Musa'ya, İsa'ya sarılır gibi sarılırlar.

Mesela Kürt babaları silaha sarılacaklarına Kürtçeye sarılsalardı bu kadar kıyım olmazdı. Kürt anaları yine bir sevk-i tabii ile kızlarını da okullara göndermediler. Çoğu kimse uzun yıllar Kürtlerin kızlarını okullara göndermemelerini, babalara, ağalara, şeyhlere, melalara mal ederler. Oysa kızlarını okullara göndermeyip arı duru Kürtçeyi konuşmaya devam etmelerini sağlayanlar Kürt analarıydı. Çünkü o gün için Kürtçe tehlikedeydi ve analar tehlikeyi her zamanki gibi önceden sezmişlerdi.

Son kırk senedir yine Kürt analarını haklı çıkaracak bir yıkım sürecini yaşıyoruz. Ve bu süreç Kürt çocuklarının boşu boşuna dağlarda heder olmalarından başka bir anlama gelmiyor. Baktım geçenlerde Kürt anneleri HDP Diyarbekir binasının önünde oğullarını istiyorlar. Dedim ki anneler neslimizin tehlikede olduğunu seziyorlar. Bu sefer tehlikede olan Kürt evlatlarıdır. Bir kumpas ile dağlara çıkarılıp heder edilen evlatlarının kurtarılması için çırpınan bu anneleri bu sefer de dinlemese Kürtler Kürtçeyi konuşturacakları bir nesil de bulamayacaklar.

Bari bu sefer anaları dinleyin.

Serbest bırakın geleceğimizi.

https://aawsat.com/turkish/home/article/1909371/vahdettin-ince/kürt-annelerinin-sezdiği-tehlike

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir.