Üsküp'ün Çayır Belediyesinde Türkçe eğitim veren Tefeyyüz İlkokulu'nda düzenlenen programa, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Hasan Mehmet Sekizkök, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Sabri Demir, İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Osman Atalay, Çayır Belediye Başkanı Visar Ganiu, MATÜSİTEB Genel Başkanı Hüsrev Emin'in yanı sıra Kuzey Makedonya ve Kosovalı Türk siyasiler, ülkedeki Türk kurum ve kuruluş temsilcileri ile diğer davetliler katıldı.
Anma programından önce okul bahçesinde Yücel Şehitleri anıtının açılışı yapıldı.
Bakan Pakdemirli, programdaki konuşmasında, dedesinin 1923 yılında Kuzey Makedonya'nın Köprülü şehrinden Türkiye'ye göç ettiğini aktararak “Osmanlı 600 yıl dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olarak, belki de dönemin en büyük imparatorluğuydu, birçok yeri fethetti, birçok ülkeye girdi, birçok ülkede kendi dilinden, dininden, ırkından, düşüncesinden olmayan insanlarla beraber toplum hayatı yaşadı, toplum hayatı kurdu. Hiçbirinde ne bir asimilasyon politikası ne de bir zulüm politikası gütmedi. Aslında işin de doğru olanı buydu. Osmanlı'nın da güçlü olmasının ana sebeplerinden biri buydu.” dedi.
20. yüzyıl boyunca Türkler ve İslam coğrafyasında birçok toplumun göçle karşı karşıya kaldığını ve ciddi zulümlere uğradığını anımsatan Pakdemirli, “O dönemde belki Yücel Teşkilatı olsaydı, belki dedemiz de burada kalacaktı, onlarla mücadele edecekti. Ama o dönem bu mezalimden kaçmayı doğru buldu ve canını kurtardı. Malını burada bıraktı. Bir şekilde kendine ana vatan olarak gördüğü Türkiye'ye, o günkü adıyla Osmanlı topraklarına sığınmak durumunda kaldı.” diye konuştu.
Yücel şehitlerine Allah'tan rahmet dileyen Pakdemirli, “Yapmış oldukları gerçekten çok büyük, çok yüce bir davranış. Kendi canlarını hiçe sayarak o gün bir doğru olmayan yönetim, zorba bir yönetime karşı da mücadele etmeyi doğru buldular.” değerlendirmesini yaptı.
Pakdemirli, okul bahçesinde dikilen Yücel Şehitleri Anıtı'nın yüzlerce yıl hatırlanacak şekilde bir nişane olarak yazıldığını vurguladı.
Büyükelçi Sekizkök de Yücelcilerin bu bölgelerde Türklüğün yaşatılması için mücadele ve eğitim alanında büyük hizmetler verdiklerini anımsatarak, “Türk kimliğin ecdat toprakları Balkanlardan sökülüp atılamayacağını kahramanca ortaya koydular.” dedi.
Gelecek nesillerin de Türk kültürünü sahiplenerek Yücelcilerin mirasını yaşatacaklarına olan inançlarının tam olduğunu vurgulayan Sekizkök, “Üsküp Çayır Belediye Meclisi tarafından Yücelci şehitlerimizin isimlerinin cadde ve sokaklara verilmesi yolunda alınan kararı ve bu suretle de Yücelcilerin hatıralarının yaşatılacak olmasını memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim.” değerlendirmesinde bulundu.
MATÜSİTEB Genel Başkanı Emin ise Yücel şehitlerinin meçhul olan mezar yerlerinin tespit edilmesi için halen çalışmalar yaptıklarını söyleyerek, “Eğer Yücelciler olayı olmasaydı belki göç olmayacaktı. Eğer göç olmasaydı bugün Müslüman ve Türk unsuru bu topraklarda daha yoğun ve daha farklı şekilde olacaktı.” şeklinde konuştu.
Öte yandan, İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Atalay ise Yücelcilerin, buradaki toplumun kültürünü, milli ve manevi değerlerini muhafaza etmek için fikri bir mücadele verdiklerini ve sonucunda hayatlarını feda ettiklerini dile getirerek, “Tarih kendisini unutanları unutmuyor. 500 yıldır bu topraklarda varlığını sürdüren Müslüman Türk toplumunun özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşı sürecinde yaşadığı trajedileri unutmuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Çayır Belediye Başkanı Ganiu da belediye olarak her topluluğun önemli tarihi günlerin kutlanmasına önem atfettiklerini belirterek, “Türk milli hareketi Yücel şehitler Anıtı tam da gerekli olan yerde, genç nesillerin ilim yolunda ilk adımını attığı yerde dikilmiştir. Bu, geçmişin şanını hatırlayarak geleceği inşa etme hizmetinde olacaktır.” diye konuştu.
Kalkandelen Devlet Üniversitesi Şarkiyat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Baki de Yücelcilerin tarihçesi ile ilgili sunum yaptı.
Yücelciler Hareketi
Kuzey Makedonya'da yaşayan Müslüman Türkler, 1937'de milli ve manevi değerlerini, örf ve adetlerini korumak ve yaşatmak üzere toplanmaya başladı.
1945'te teşkilata "Yücel" ismi verilirken, başkanlık görevini Üsküp'teki Ataullah Efendi Medresesinde tahsil yapan, daha sonra Mısır'daki El Ezher Üniversitesine giderek fıkıh, kelam, tasavvuf ve Batı felsefesi alanlarında eğitim gören Şuayb Aziz Efendi üstlendi.
Eski Yugoslavya'daki bütün milliyetçi teşkilatların ortadan kaldırılma çabalarıyla Ağustos 1947'de 16 kişi tutuklanarak yargılanmıştı. Mahkeme, 25 Ocak 1948'de dört teşkilat mensubu hakkında idam kararı vermişti. Şuayb Aziz, Adem Ali, Ali Abdurrahman ve Nazmi Ömer 27 Şubat 1948'de kurşuna dizilmiş, diğerleri ise ağır hapis cezalarına çarptırılmıştı.