Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan ile Mısır arasında yapılan 'deniz yetki alanı anlaşması' için 'hiçbir kıymeti harbiyesi yok' ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde kıldığı cuma namazının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, cuma namazı sonrasında yaptığı açıklamada "Türkiye olarak kalkınmamızı, tırmanışımızı yüksek oranda devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Güçlenerek yolumuza devam ediyoruz, bugün dünden daha güçlüyüz, yarın daha güçlü olacağız" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Öncelikle Beyrut patlaması tabi neticeleri itibariyle failleri kimdir, henüz bu belirlenmiş değil. Şu anda konuyla ilgili başta Lübnan Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmede ve bizim istihbarat teşkilatımızla yaptığı görüşmede henüz kimdir, hangi kuruluştur, buna benzer alınmış bir bilgi yok. Buna benzer alınmış bir bilgi olmadığı için de bizim 'şunlar yapmıştır' dememiz de özellikle biz siyasilere yakışmaz. Ama bizler de takip ediyoruz. Oradaki kardeş Lübnan halkının, yöneticilerinin bizlere vereceği bilgileri önemle takip ediyoruz.
Tabi bu gerçekten çok ama çok büyük bir felaket. Biliyorsunuz benzerini rahmetli Hariri zamanında da yaşamıştık. Şimdi bu çok daha ileri seviyede böyle bir şey gerçekleşti. Nitrat kaynaklı olduğu söyleniyor, öbür tarafta füzelerin olduğu depolardan kaynaklı olduğu söyleniyor. Çok açık, net olarak henüz bilgilendirmeler yapıldı diyemeyiz. Fakat işi bizler de takip ediyoruz. Ve en son Başkan Yardımcım Fuat bey ve Dışişleri Bakanım Lübnan'a ziyarette bulunup yerinde takip ediyorlar. Daha ileri adım da biliyorsunuz bir Koca Yusuf kargo uçağımızla oraya çok çeşitli yardımları gönderdik. Bunların içerisinde askeri diyebileceğimiz birçok yardımlar var.
Ben Sayın Cumhurbaşkanına "Hastanelerimiz sizin hastanelerinizdir. Yaralıları bize nakletme noktasında her an yanınızdayız. Ambulans uçaklarımızla hastaları ülkemize taşıyabiliriz" Bu konuyu da kendilerine bildirdim. Kardeş Lübnan'ı yalnız bırakamayız. Felaketin boyutu çok çok büyük. limanın böyle bir duruma karşı karşıya kalması sıkıntıya sebep olmuştur. Buranın yeniden inşası, ihyası kaç yılı alır bunlar da ayrı bir soru. Biz madden manen her şeyimizle Lübnan'ın Beyrut'un yanında olacağız.
YUNANİSTAN İLE MISIR ARASINDAKİ ANLAŞMA
Şimdi Yunanistan ile Mısır arasında yapılan bu anlaşmanın hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Niye yok? Şimdi bir defa buralara baktığımız zaman özellikle Yunanistan'ın yani Libya ile ilgili olarak buradaki kıyıdaş olma konusunda bir alakası var mı? Ne işi var orada? Mısır'ın bir alakası var mı? Yok. Biz Libya ile böyle bir anlaşmayı yaptıktan sonra bunların hepsi bunların üzerine atladılar. Şimdi bize oralardan gelen bilgiler de, "biz bunu size karşı yapmış değiliz" gibi bilgileri de bize yansıtıyorlar. Olsa da olmasa da biz şu anda Libya'yla yapmış olduğumuz anlaşmayı kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Bizler burada özellikle deniz yetki alanlarında hiç hakkı hukuku olmayanlarla buraları görüşmeye bile gerek duymuyoruz.
Bakın Merkel benden ricada bulundu. Buradaki sondaj çalışmalarını durdurursanız benim işimi kolaylaştırırsınız dedi. Ben de, "Eğer siz Yunanistan'a diğerlerine güveniyorsanız biz 3-4 haftalığına ara veririz. Ama ben bunlara güvenmiyorum. Göreceksiniz bunlar sözünde durmayacaklar" dedim. Nitekim öyle de oldu. Biz bu arada da Yunanistan'dan onların kendi Dışişleri Bakanı, danışmanları üçlü görüşmeler başlattılar. Almanya - Yunanistan - Türkiye arasında. Bu sözde durmayınca şimdi ne olacak? Biz sondaj çalışmalarına hemen başladık. Barbaros Hayrettin'i de görevine gönderdik. Sözlerinde durmuyorlar.
EKONOMİDEKİ GELİŞMELER
Bakın dünyada şu anda ekonomik gelişmeleri şöyle bir gözden geçirecek olursanız, başta Amerika olmak üzere Rusya, bunun yanında Avrupa bütün bunlara baktığımız zaman ekonomide koronavirüs seyrinden sonra çok ciddi zikzakların olduğunu görürsünüz. Burada tüm samimiyetimle, ben içerdeki düşmanları zaten gündeme getirmek istemiyorum. Bize zaten dışardakiler yetiyor. İçerdekiler de pompalama görevi ifa ediyorlar.
Çok açık samimi bir şey söylüyorum. Biz 2002 Kasım'ında göreve geldik. Göreve geldiğimiz zaman sizler de yazılı ve görsel medya olarak size söyleyeceğim rakamlara dikkat edin. 2002'de milli gelirimiz 236 milyar dolardı. Fakat 2019'da toplam milli gelirimiz 754 milyar dolara çıktı. Bakın nereden nereye. Fert başı milli gelir o zaman 3 bin 581 dolardı ve bu rakam 2019'da 9 bin 127 dolara çıktı. Bunun dışında otomobil noktasında satışlara bakalım. Şimdi bu bir şeyi gösteriyor. Yani Türkiye bir tırmanışta. Bizim bu tırmanışımızı görmek istemeyen, gözü olup da görmek istemeyenler var. Ben belgelere dayalı konuşuyorum. Mesela sadece açılan şirket sayılarına bakıyorsunuz 30 bin 842 iken, şu anda 2017 itibariyle 85 bin 265 adet şirket açılmış.
Tabi bazı sıkıntılar yok değil. İhracat 36 milyar dolardı, şu anda 180 milyar dolar. Türkiye adeta bir uçuşun içerisinde. Ama gözü olup görmeyenler hala bu gerçekleri yansıtmaya çalışıyorlar. Biz tırmanışımızı yüksek oranda devam ettiriyoruz, ettireceğiz. Göreve geldiğimizde hatırlayın, Türkiye'nin IMF'ye olan borcu neydi? 23,5 milyar dolardı. Mayıs 2013 ne oldu? Biz IMF'ye olan borcumuzu sıfırladık. Bizim IMF'ye borcumuz yok, sıfır. Döviz rezervine bakıyorsunuz 27,5 milyar dolardı, şu anda ise 105 milyar dolar.
BUGÜN DÜNDEN DAHA GÜÇLÜYÜZ
Yani Türkiye bu noktada dimdik ayakta. Kimse halkımızı yanıltmaya çalışmasın. Bugün dünden daha güçlüyüz. Yarın daha güçlü olacağız. Samimiyetle bir şey söylüyorum. Türkiye'de 17 yıl önce terörle verilen mücadeleyi bir düşünün. Ve bu terörle mücadelede 17-18 yıl önce neredeydik. Bugün neredeyiz? E terörle mücadele ücretsiz yapılmıyor. Ciddi manada harcamalarımız oluyor. Savunma Sanayiinde çok ciddi harcamalar yaptık mı? Yaptık. Bizim savunma sanayinde düşünün, yerli milli de yüzde 20'yken biz bunu yüzde 70'lere çıkardık. İHA'larla, SİHA'larla gerek içerde, gerek Suriye'nin kuzeyinde, gerek barış pınarı harekatında çok ciddi mücadeleler veriyoruz. Biz Libya'ya zevk için gitmedik. Libyalı kardeşlerimiz, özellikle Türkiye'yi davet ettiler. Ve orada da bizim kendi askerimiz var, aynı şekilde yine dost kardeşlerimiz var. Şu anda orada da bu mücadele sürüyor. Bu mücadeleyi de onurlu bir şekilde sürdürüyoruz.
Ekonomide bu söylenenlerin hepsi bir tarafa, benim Hazine ve Maliye Bakanımla ilgili sosyal medyada yaptıkları karalamalar hepsi bunlar yetişemediği üzüme koruk diyorlar. Sen ülkeye bak. Türkiye nerede, batı nerede, dünya nerede... İşte koronavirüste, biz 150'ye yakın ülkeye biz maskeden tuluma ilaçlara varıncaya kadar her şeyi gönderiyoruz. E bunlar bedelsiz olmuyor, bir şeyle olmuyor. Bunları görmüyor musunuz ya? Böyle bir dönemde biz hastaneyi bitirdik. E bunlar neyle oluyor? Bu Türkiye'nin gücünü gösteriyor.
MUHARREM İNCE'NİN PARTİ KURACAĞI İDDİASI
Bizim içimizden birileri de gitti ayrıldı, partilerini kurdular. Bu parti kuruluşları nereye varır bilemem. Şu an sayın Muharrem beyle ilgili olarak onun da hakkıdır, eski bir siyasetçidir. O da onun doğal hakkıdır.
BAHÇELİ'NİN AKŞENER'E ÇAĞRISI
Sayın Bahçeli'nin daveti ise benim yadırgadığım bir davet değildir. O da olabilecek en makul çizgide davettir. Temenni ederim ki birlik beraberliğin tesisine yönelik inşallah bir adım olabilir. Çünkü dağınıklıkta bir şey yok. Hele hele HDP'yle terör örgütleriyle el ele olmak, milli ve yerli olarak düşündüğümüz İYİ Parti'ye hiç uygun da düşmeyebilir. Böyle bir sıkıntının olduğu hasebiyle zaten böyle bir davet gerçekleşmiştir diye düşünüyorum.
ABD, PKK İLE PETROL İÇİN ANLAŞTI
Sayın Trump'a da söyledim. Terör örgütlerine kaynak aktarımı yapmanız bizim bölgemizde ciddi sıkıntılara neden olabilir, bu örgütün ekonomik kaynakları nereden geliyor diye düşünüldüğünde işte kaynak belli. Siz bunlara kalkıp petrol kaynaklarından aktarıyorsunuz ve bunları güç sahibi yapıyorsunuz. Onlar da bunu nereye satıyor? O da enteresan; rejime. Kendileri de gerekli talimatı vereceklerini söylemişlerdi ama şu ana kadar gelen bir olumlu gelişme yok. Takipçisiyiz, takip edeceğiz.