Yunanistan hükümeti, Lozan Anlaşması'na rağmen İstanköy ve Rodos'taki Müslüman Türk azınlığına ait Kos İslam Vakfının arazilerini camilerin restorasyonuna kaynak sağlama gerekçesiyle birer birer satıyor. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman da, İstanköy ve Rodos'taki Müslüman Türk azınlığa ait İstanköy İslam Vakfı arazilerinin yönetim tarafından satılmasına tepki gösterdi.
Yunanistan, Lozan Anlaşması ile güvence altına alınmasına rağmen Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığa ait vakıf mallarını satmaya devam ediyor.
Yunanistan'ın Batı Trakya'da olduğu gibi İstanköy ve Rodos'taki Müslüman Türk azınlığına yönelik baskı ve sindirme politikaları devam ediyor. Yunan hükümeti, İstanköy (Kos) İslam Vakfının bir arazisini daha usulsüz bir şekilde sattı.
Vakfın Atina tarafından yapılan tayinle yönetildiğini söyleyen Türkler 70'ten fazla mülkün satılarak belediyeye aktarıldığını belirti.
Son olarak Kos İslam Vakfına ait İstanköy (Kos) Adası'ndaki 34 dönümlük arazi Kos Vakıf Malları İdaresi onayıyla 181 bin Euro karşılığında bir turizm şirketine satıldı.
Ocak ayında alınan kararın ardından satışı geçen ay resmi olarak tamamlanan arazi için bölgedeki beş caminin restorasyon masraflarının karşılanması gerekçe gösterildi.
İstanköy ve Rodos'taki azınlık dernekleri, 'tayin edilmiş vakıf yönetimi tarafından usulsüz bir şekilde' gerçekleştirilen satışlardan rahatsız olduklarını ifade ediyor.
Azınlık dernekleri, söz konusu mülklerin satışının vakıf malı oldukları gerekçesiyle hukuki olarak 'usulsüz ve geçersiz' olduğunu belirtirken, vakıf yönetimlerinin denetim altında tutulmaları amacıyla hükümet tarafından atanmalarına tepki gösteriyor. Dernekler, durumun din ve ibadet özgürlüğünü kısıtladığını da vurguluyor.
İstanköy Müslümanları Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Kadri Memiş, "Vakfa ait malların ne olursa olsun satılmasını istemiyoruz. Vakıf kendi kararlarını alamıyor. Yönetiliyor. Müslümanlar olarak bu olanlara karşıyız" dedi. Memiş, arazilerin satışı için bölgedeki camilerin restorasyon masraflarının bahane edildiğini belirterek "Türkiye'den veya Müslüman devletlerden para toplanabilir. Bu şekilde tadilatlar gerçekleşebilir. veya Yunan devleti buna bütçe ayırsın" diye konuştu. Çoğu arazi olmak üzere vakfa ait 70'ten fazla mülkün devredildiğini veya satıldığını dile getiren Memiş, bu arazilerin çoğunun park, otopark veya mezarlık amacıyla belediyelere devredilerek vakfın elinden alındığını söyledi.
Bu arada Memiş, biri Türk iki kişinin hayatını kaybettiği Temmuz 2017'deki depremde, Ada'da ibadete açık olan iki caminin de gördükleri hasar nedeniyle hala kapalı olduğunu ifade etti.
Ada'nın merkezinde bulunan ve depremde büyük hasar görerek minaresi yıkılan Defterdar Camisi'nin yanı sıra Germe Camisi'nin hasar aldığını anlatan Memiş, camilerin aradan geçen iki yıla rağmen henüz onarılmadığını vurguladı.
Bu duruma tepki gösteren Memiş, "İbadet edilen iki camimiz vardı. Defterdar hala yıkık. Germe'de ise çok az bir hasar var. Projesinin hazırlandığını duyduk. Bugün yarın derken ertelenip duruyor. En kısa sürede açılmasını bekliyoruz." diye konuştu.
PROF KAYMAKÇI: VAKIFIMIZIN MALLARI
HARAÇ MEZAT SATILIYOR
Rodos, İstanköy ve Oniki Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı da, Yunanistan'a ait adalardaki Müslüman Türklerin vakıf mallarının usulsüz satışına ilişkin, "İstanköy'de vakfımıza ait mallar usulsüz olarak elden çıkartılıyor. Yani ben haraç mezat satılıyor diyorum" dedi.
Kaymakçı, Müslüman Türklere ait vakıf mallarının usulsüz şekilde satılmasını AA muhabirine değerlendirdi.
Rodos ve İstanköy'de yaklaşık 9 bin Türk'ün bulunduğuna ve her iki adadaki Türklerin kültürel sorunlar yaşadığına işaret eden Kaymakçı, "Kültürel sorunların başında, ana dillerini öğrenme haklarından mahrumlar. Çünkü 1972 yılında çift dillilik esaslı okullarımız kapatıldı ve Türk öğretmenlerimiz emekli edildi. O tarihten bu yana Rodos ve İstanköy'deki Türk çocuklarımız ana dillerini öğrenemiyorlar. Çok hızlı bir asimilasyon başladı." diye konuştu.
Kaymakçı, insanlığın en temel haklarından birinin ana dilin öğrenilmesi olduğunu vurguladı.
Adalardaki Türklerin vakıflarla ilgili sorunlar yaşadığına dikkati çeken Kaymakçı, şöyle devam etti:
"Rodos ve İstanköy'de Osmanlı'dan kalan vakıflarımız var. Bu vakıflarımıza ait camilerimiz, imarethanelerimiz, çeşmelerimiz, okullarımız var. Ancak Yunanistan hükümeti tarafından vakıfların mallarının elden çıkarılması için doğrudan ve dolaylı bir sürü olumsuz işlemler uygulanıyor. Son olarak geçtiğimiz yıllarda doğrudan Rodos İslam Vakfı'na ait olan Süleymaniye Medresesi ki çok önemli bir okuldur bu, bu okul Yunanistan'daki Ege Üniversitesi'ne devredildi. Oysa vakıflara ait."
Kaymakçı, Süleymaniye Medresesi'nin müze haline getirilmesini önerdiklerini aktararak, "Bugünlerde başka bir işlem var, özellikle İstanköy'de vakfımıza ait mallar usulsüz olarak elden çıkartılıyor. Yani ben haraç mezat satılıyor diyorum çünkü vakıflarla ilgili Birleşmiş Milletler'in (BM) kabul ettiği evrensel ilkeler var. Bu ilkeler bazında vakıf malları devredilemez, satılamaz ibaresi kesinlikle söz konusu. Ama Yunanistan bunu uygulamıyor." ifadelerini kullandı.
Yunanistan Anayasası'na göre cemaat ve dinsel vakıflardan emlak vergisi alınmadığı bilgisini paylaşan Kaymakçı, ancak Yunanistan'ın İslam-Türk vakıflarına emlak vergisini uyguladığını söyledi.
Kaymakçı, yapılanların etik olmadığını vurgulayarak, "Dolayısıyla biz Türkiye'de örgütlenmiş Rodos ve İstanköy Türkleri olarak Yunanistan'dan şunu talep ediyoruz; bu vakıf malları satılamaz, devredilemez. İkincisi, diğer vakıflara yani dinsel vakıflara ne uygulanıyorsa, bizim vakıflara da aynı işlem uygulanmalıdır. Yani emlak vergisine tabi tutulmamalıdır." ifadelerini kullandı.
“RODOS'TA VE İSTANKÖY'DEKİ
CAMİLERİMİZ YIKILIYOR”
Türkiye'nin ülkede bulunan Ortodoks vakıflarla ilgili düzenleme yaptığını ancak Yunanistan'ın karşılıklılık ilkesine uymadığını belirten Kaymakçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim Rodos'ta ve İstanköy'deki camilerimiz yıkılıyor. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti 'Biz bunları yaparız' dediği halde Yunanistan izin vermiyor. Biliyorsunuz TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) Balkanlar'da Türklere ait vakıfları, Osmanlı vakıflarını düzeltiyor. Oradaki devletler bu konuda ilkesel olarak iş birliği yapıyorlar. Fakat Yunanistan TİKA'nın bu görevini Yunanistan'da yapmasına izin vermiyor. Dolayısıyla Yunanistan, camiler yıkılsın, imarethaneler yıkılsın, yani Türk ve Müslümanlara ait izler kalmasın istiyor. Bu çok önemli çünkü kültürel aidiyet biraz da mimari eserlerle bağlantılı. Örneğin şu anda İstanköy'de minareli hiçbir cami yok. Son depremle yıkılmış durumda."
“YUNANİSTAN, ANAYASASINI UYGULAMIYOR”
Kaymakçı, Rodos'ta ibadete açık tek cami kaldığını, diğerlerinin kapatıldığını veya yıkılmak üzere olduğunu, mezar taşları ile türbelerin de yıkıldığını dile getirdi.
Yunanistan'ın yaptıklarının kendi anayasasına ve Avrupa Birliği (AB) yasalarına aykırı olduğunu kaydeden Kaymakçı, "Yunanistan Anayasası, diğer kültürel kimliklerin korunması ve geliştirilmesi konusunda Yunan devletine yükümlülükler sağlıyor. Ama maalesef bu uygulanmıyor." dedi.
Kaymakçı, Rodos ve İstanköy'de Osmanlılara ait olağanüstü kalite ve sayıda cami, çeşme, imarethane ve kütüphane gibi eserlerin bulunduğunu ancak bu eserlerin zaman içinde tahrip ve yok olmasının istendiğinin altını çizdi.
Bu eserlerin aslında tarihin ortak malı olduğunu ve korunmaları gerektiğini anlatan Kaymakçı, "Oradaki insanların kültürel açıdan asimilasyona uğraması bir insanlığın, bir kültürün yok edilmesidir." diye konuştu.
"Bazı çalışmalarının Yunanistan'ı rahatsız etmesi" nedeniyle ülkeye giriş yasağı bulunduğunu hatırlatan Kaymakçı, ancak bütün bunlara rağmen Türkiye ve Yunanistan arasında dostluk olmasını istediğini sözlerine ekledi.
AA muhabirinin ulaştığı resmi duyuruya göre, İstanköy Vakıf Malları İdaresince vakıf malı olan bir arazi, 31 Ocak'ta açık artırma yoluyla satılacak.
TÜRKLERE AİT VAKIF ARAZİLERİNİN
SATILMASINA MHP'DEN TEPKİ
Öte yandan MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Yunanistan'ın Lozan Antlaşması hükümlerini ihlal ederek, Türk azınlıklara ait vakıf arazilerini satmasına yazılı bir açıklama ile tepki gösterdi.
Açıklamasında, şu ifadeleri kullandı:
“Haberde, bölgedeki 5 caminin restorasyonu için 34 dönümlük bir arazinin satış işlemlerinin tamamlandığı belirtilmiş; bu şekilde 70'ten fazla mülkün devredildiği veya satıldığı, satış ve devir işlemlerinin atanmış vakıf idaresi tarafından gerçekleştirildiği, bu yöneticilerin vakfın kendisi tarafından seçilmediği, vakıf yöneticilerinin usulsüz bir şekilde Yunan Hükümeti tarafından belirlendiği ifade edilmiştir.”
Büyükataman, Lozan Anlaşması'nın 45. maddesinde Yunanistan'daki azınlıklara ilişkin düzenlemelerin yer aldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Yunanistan'daki Türk azınlığın haklarını ilgilendiren 1881 İstanbul Antlaşması, 1913 Atina Barış Antlaşması ve diğer bazı düzenlemeler de Yunanistan'daki azınlıkların korunması yönünde benzer hükümler taşımaktadır. Lozan Antlaşması'nın 37. maddesi de azınlıklarla ilgili düzenlemelerin Türkiye'nin ve Yunanistan'ın iç hukuku bakımından temel yasalar olduğuna; hiçbir yazılı düzenlemenin bu hükümlere aykırı olamayacağına ve Türkiye ile Yunanistan'ın bu yükümlülüğe uyması gerektiğine işaret etmektedir.”
Açıklamasında, Lozan Antlaşması çerçevesinde Yunanistan'ın azınlık vakıflarını koruma yükümlülüğü olduğunu belirten Büyükataman, “Bu bağlamda Türkiye'nin, gereken adımları atarak Yunanistan'ın sorumluluklarını hatırlatması ve etkin diplomasi yoluyla Yunanistan'daki Müslüman Türk azınlığın haklarını temin etmesi elzemdir.” ifadelerini kullandı.
Büyükataman, Türkiye'nin Yunanistan'a, mütekabiliyet ilkesini hatırlatmasını talep ederek, şunları kaydetti:
“Hatta bu ilkeyi hayata geçirebileceği yönünde adımlar atması yerinde bir karşılık olacaktır. Bu yalnızca hukuki bir gereklilik değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti için tarihi, siyasi ve kültürel bir yükümlülüktür. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye dışındaki Türkler ile ilgili her konunun takipçisidir. Bu çerçevede, Yunanistan'daki Müslüman Türk azınlığın statüsü ve hakları ile ilgili ihlalleri de yakından takip etmektedir.”
Yunanistan'ın Batı Trakya bögesinde yaklaşık 150 bin, Rodos ve İstanköy'de de yaklaşık 9 bin Türk yaşıyor.