'Yunanistan yedeğe alındı, Balkanları hazırlıyorlar'
Uzun süredir Türkiye'de iç politikanın konuşulması nedeniyle dış politikanın dikkatlerden kaçırıldığını hatırlatan Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Türkiye'nin dış politikasındaki nazik başlıkları ele aldı

Oluşturma Tarihi: 2023-05-29 11:18:30

Güncelleme Tarihi: 2023-05-29 11:18:30

Yeni Şafak yazarı Prof. Öğün'ün bugünkü yazısından ilgili bölüm:

Epeydir iç siyasete kilitlenmiş durumdayız. Dünyada olup bitenler pek de takip edilmiyor. Hâlbuki neticeleri biz Türklere de yakından tesir edecek çok mühim ve kritik hadiseler yaşanıyor. Bu hadiseler Türkiye'nin jeopolitik kodlarını derinden sarsacak derecede kuvvetli. Çok derinlere girmeyeceğim; kabaca ve bize en yakın olarak Güney (Kıbrıs, Suriye, Irak) , Kuzey (Karadeniz havzası, Rusya-Ukrayna savaşı), Batı (Yunanistan, Adalar Denizi) ve Doğu'da (Hazar ve Kafkasya havzası, İran, Ermenistan ve Azerbaycan) olmak üzere dört düzlemde yaşadığımız meseleleri nasıl göğüsleyeceğimiz hanidir tartışılıyor. Dünyanın ekseninin kaydığı bir evreden geçiyoruz. Ekseni kaymış bir dünyada Türkiye eksen değiştirip değiştirmediğini münakaşa etmek ne kadar manâsız.. Bir de dünya dengeleri diye ezber bir lâf var (Bâzen ben de alışkanlıkla kullanır ve hemen irkilirim). Esas mesele, Türkiye'nin dünya dengelerinde nereye oturacağına takılmak değil, tam aksine dünya dengesizliklerinde nasıl bir seyir takip edeceği ile alâkalı görünüyor. Doğrusu beni de en fazla düşündüren hususlar burada toplanıyor.

"NATO'NUN OYUNLARINA GELMEDİK"

Güney(Suriye-Irak ) siyasetlerimizde ABD tarafından oyununla getirildiğimiz, ortada bırakıldığımız elde bir. Dahası ABD ile berâber yola çıkıp, şimdi tam tersine karşı karşıya kaldığımız elde iki. (Bunu Arap Baharı'ndaki Türk siyasetlerinin hemen hemen tamamına teşmil edebilirsiniz). Astana formatında Rusya ve İran ile zemin oluşturmak Türkiye nam ve hesabına zarardan dönülen merhaleydi. Türkiye'ye nefes aldırdı. Meseleleri çözmediyse de büyümesine mâni oldu. Kuzey siyasetlerimizde ise akıllı davranıp NATO'nun oyunlarına gelmedik. Rusya-Ukrayna savaşına müdahil olmadık. Tarafsız bir siyaseti bugüne kadar devam ettirebildik. Ambargolara katılmadık, tam tersine Rusya ile hayli yakınlaştık ve kuvvetli bağlar geliştirdik.

TÜRKİYE, RUSYA VE İRAN İLİŞKİLERİ

Türkiye'nin İran ve Rusya ile geliştirdiği bölgesel yakınlaşmaların Batı'nın, NATO'nun canını son derecede sıktığı anlaşılıyor. Kafkasya'da patlak veren Ermenistan-Azerbaycan gerilimi, Türkiye ile Rusya ve İran arasındaki işbirliğini bozmaya aday bir seyir tâkip ediyor. NATO, Karadeniz Barışı'nı bozmayı kafasına koymuş görünüyor. Bunun yolu da Türkiye ve Rusya'yı hasım yapmaktan geçer. İnce bir plânın devrede olduğunu düşünüyorum. Hazar için de aynı şey geçerli. Türkiye-İran gerilimi Hazar'ı bozar.

"YUNANİSTAN YEDEKTE, BALKANLARI HAZIRLIYORLAR"

Sürecin bir Batı ayağı daha var. Galiba şimdilik Yunanistan-Türkiye gerilimini yedeğe aldılar. Daha beterini, Balkanlar'ı hazırlıyorlar. Kosova, Bosna-Hersek yakında ateşten bir topa dönerse şaşırmayalım.. Keskin bir Slav kardeşliği, Rusya taraftarlığı, NATO ve ve Müslümân husûmeti çizgisinde tırmandırılan Sırp milliyetçiliği hızla savaş pozisyonuna sokuluyor. Balkanlar'ı karıştırmak belki de Rusya'nın Batı'ya karşı yeni bir cephe açmasıdır. İster NATO, ister Rus plânı ve kışkırtması olsun, netice mühim; Balkanlar'ın karışması Kıt'a Avrupası'ndan daha fazla Türkiye'yi çok zorlar. Balkanlar bu hâliyle Türk-Rus ilişkilerini bir çırpıda zehirleyebilecek bir havza.

Hâsılı resmin bir tarafında Kafkasya'da Azerbaycanlı Türkler, Balkanlar'da Boşnak ve Arnavut kardeşlerimiz.. Diğer tarafta Astana zemini.. Çok yaman bir resim bu..