'Yurtseverin salağı, hainden daha fazla zarar verir yurda...'
104 emekli generalin imzaladığı bildiri etrafındaki tartışmalar sürerken, son olarak Halk Tv’de konuya ilişkin değerlendirme yapan Sözcü yazarı Yılmaz Özdil’in kendi gazetesi dahil Cumhuriyet, Birgün, Odatv gibi yayın organlarına yönelik eleştirisi geldi. Sabah yazarı Mahmut Övür, söz konusu eleştiride yer alan ifadeleri köşesine taşıdı. Övür’ün ‘Yurtseverin salağı’ başlıklı yazısı…

Oluşturma Tarihi: 2021-04-13 12:45:18

Güncelleme Tarihi: 2021-04-13 12:45:18

Sözlükte "argo" ve "kaba" olarak nitelenen salak sözcüğü bana ait değil, sahibi bizzat o kesimin "ideoloğu" mertebesine yükseltilmiş bir gazeteci: Yılmaz Özdil. "Çağın ideoloğu" Özdil, emekli 104 amirali savunmak için akla hayale gelmeyen teoriler ortayı atıyor. "Çağın ideoloğu" diyorum, çünkü CHP ve çevresinin referans kaynağı olarak başvurdukları ve beslendikleri laik gazetecilerin başında o geliyor. Eskiden sol veya CHP, dünyadaki siyasi değişimleri, siyaset kuramcılarını az çok izlerdi. Ama ne yazık ki son 20 yıldır adeta dünyaya kendilerini kapatarak içerideki birkaç gazeteciden öteye geçemiyor.

Halen bu gazeteciler nasıl bir argüman geliştiriyorlarsa, CHP ve sol da aynı argümanları siyaset sahnesine taşıyor.

Aynı şeyi son muhtıracı 104 amiral meselesinde de görüyoruz. O gazeteciler, amirallerin bile aklına gelmeyen argümanlarla onların "muhtıracı" olmadığını savunmak için canhıraş çaba harcıyor.

Bu konuda birinciliği tabii ki Özdil kimselere kaptırmıyor. Bakın Halk TV'de ne diyor:

"Yurtseverin salağı, hainden daha fazla zarar verir yurda..." Kime söylüyor bunu? Kendi gazetesi Sözcü dahil Cumhuriyet, Birgün ve Odatv gibi laik medyanın hiç düşünmeden "takkeli general", Atatürk İlke ve İnkılapları dersinin askeri okullardan çıkarılması ve kandil mesajı yayınlayan Tümgeneral Davut Ala haberlerini yapmasına söylüyor.

Ona göre bütün bu haberler, aslında "irtica" kelimesinin yeni düzenlemeden çıkarılmasının üstünü örtmek için ortaya atılmış.

Aynen şöyle diyor:

"Böylece ne olmuş oldu? Kendini laik hisseden medya, takkeli generali eleştireyim derken aslında bir 15 Temmuz Kahramanı generali yerden yere vurmuş oldu." Şu büyük soruyu da sormadan edemiyor:

"Takkeli generalin fotosunu kim servis etti?" Hatta "Bildiri ilk kez bir bakana gitti" gibi araya kafalarda soru işareti oluşturan kılçıklar da atarak işi esrarengiz hale getiriyor.

Sonra da ekliyor: "Adamlar servis ediyor, biz kullanıyoruz."

DARBECİLER BİTİŞE YAKLAŞIYOR

İyi de aynı haberleri emekli amiraller de kullanmış. O bildiride Montrö ile hiç alakası olmayan "yalan" haberlere bakın nasıl atıf yapılıyor:

"Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikte bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur."

Bazı görüntülerden kastedilen "sarıklı amiral" ve "kandil mesajı" yayınlayan 15 Temmuz kahramanı general olduğu çok açık.

Özdil'in bütün derdi, amirallerin "muhtıracı" olmadığını kanıtlamak. Bunun için kendi çevresini bile yerin dibine batırıyor.

O çevrede ülkeye zarar veren "yurtsever salak"lardan geçilmediğini söylüyor.

Hiçbirinin akıl etmediğini bir tek o akıl ediyor. Sanki bugüne kadar kendisi dahil o medya mensupları hiç böyle "yalan" haberler yapmamış da ilk kez şimdi yapıyorlar ve muhterem de buna şaşırıyor.

Bu durumda, "büyük ideolog" Özdil'e soralım: Montrö ile yetinmeyen ve araya 28 Şubatları hatırlatan haberlere vurgu yapan amiraller de mi ülkeye "hainden daha fazla zarar veren yurtseverin salağı" olmuş oluyor?

Amiraller buna ne cevap verir bilmiyorum ama bütün bunlar, referansı ya da kılavuzu bu gazeteciler olan siyasi partilerin de, medyanın da hatta darbecilerin de bitişe yaklaştıklarını gösteriyor. Umarız ülkeye daha büyük zarar vermeden bu bitişe tanık oluruz.