Yusuf Kaplan: Toplum, nihilizmin kıskacında
Dünyanın koyu bir belirsizliğe doğru sürüklendiğini ifade eden Yusuf Kaplan, nihilizmin hiç bu kadar etkili olmadığını ifade etti. Kaplan, insanlığın iki tür nihilizm kıskacında bocaladığına dikkat çekti

Oluşturma Tarihi: 2022-10-28 15:59:21

Güncelleme Tarihi: 2022-10-28 15:59:21

Latince'de 'hiç' anlamına gelen 'nihil' kelimesinden türetilen Nihilizm, hiççilik ya da yokçuluk şeklinde bilinen anlamıyla 19. yy sonundan itibaren dünya edebiyatında kendini gösteren bir akım olarak belirdi. Bu düşünce günümüzde birçok açıdan alt dala ayrılmakla beraber, en popüler tanımıyla; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüş olarak tanımlanıyor...
Yeni Şafak yazarı Kaplan, bugünkü köşesinde nihilizmin iki tür halinde zirve yaptığına dikkat çekti. Kaplan'ın "Toplum “boşluk” kabul etmez: Nihilizm kıskacı!" başlıklı yazısından önemli bir bölüm;

NİHİLİZM KISKACI

Değerin değersizleştiği, anlamın anlamsızlaştığı, hakikatin buharlaştığı bir dünyada hayatın tadı kaçtı kaçınılmaz olarak. Hayat çölleşti.

Toplum, bütün dünya, bütün toplumlar aynı kültürün, aynı seküler, sefih, ruhsuz, ayartarak kontrol ve kolonize eden popüler kültürün yıkıcı taarruzlarına maruz kalıyor…

İnsanlık, belirsiz bir uçuruma doğru sürükleniyor… İnsanın hayatını ve dünyanın geleceğini tehlikeye sokacak büyük bir çıkmaz sokağın eşiğine sürükleniyor: Nihilizm hiçbir zaman bu kadar etkin ve güçlü olamamıştı insanlık tarihi boyunca. Nihilizmin bütün türleri hükmediyor hayatımıza artık…

HEDONİZM DÜZENİ: YAKICI YAZ HÂLİ

Hedonizm, en yaygın nihilizm biçimi yeryüzünde el'an: Pasif nihilizm diyebiliriz hedonizme kolaylıkla. İnsanın hız, haz ve ayartının kölesi olduğu, insanlığın sorunlarına duyarsızlaştığı, kendisine de, dünyaya da, hayata da yabancılaştığı bir metamorfoz, bir mankurtlaşma biçimi üretiyor pasif nihilizm.

İnsanın insanlığın, dünyanın sorunlarına kayıtsız kalması, yabancılaşması, sadece kendi hazlarına kapanması, her şeyden önce kendi intiharından başka bir şey değil oysa.

Pasif nihilizm olarak tarif ettiğim bu ayartıcı hedonizm düzeninin, hem kapitalizmin insanın bedenini, hazlarını, duygu dünyasını kontrol ve kolonize etmesini ve insanın özgür iradesini yitirerek tastamam köleleşmesini sağlaması hem de tam da böyle ortamlara gebe olan sosyal darwinizm'in önünü sonuna kadar açarak dünyayı güçlü olanın haklı ve hâkim olduğu zorbalık biçimini dayatan orman kanunlarının hâkim olduğu şiddet yüklü bir hayatın, bir cehennemin eşiğine fırlatması kaçınılmaz'dı.

Hedonizm düzeni olarak pasif nihilizm, kitleleri hazcı ve hapçı popüler kültür ürünleriyle uyuşturarak insanları kapitalizmin kölelerine dönüştürüyor. Bu nihilizm biçimine kültürel, sosyal hatta politik nihilizm biçimi olarak da tarif edebiliriz. İnsanlığın sıcaklardan kavurulduğu yaz hâli de diyebiliriz buna.

TEKNOPAGAN DÜZEN: DONDURUCU KIŞ HÂLİ

İkinci nihilizm ise, daha felsefî bir nihilizm biçimi olarak tezahür ediyor: Teknopaganizm ya da yeni-paganizm düzeni. Her tür deizm ve ateizm biçiminin neşvünemâ bulduğu kaskatı, buz gibi, ruhsuz bir dünya bu. İnsanlığın kasıp kavurucu soğuklardan buz kesildiği dondurucu kış hâli diyebiliriz bu duruma da.

Hedonizm düzeninden yeni-paganizm düzenine geçiş ya da yeni-paganizm düzeninden yeni-paganizm ya da tekno-paganizm düzenine geçiş çok kolay, geçişkenlik biçimleri her an devrede.

Hedonizm düzeni'nde dine dayalı kutsala yer yok. Hazlara dayalı din-dışı kutsallıklar var yalnızca. Üstelik de tam bir patlama var din-dışı kutsallıklarda. Müzik, film, kültür endüstrisi, sürekli haz üreten, haz üreterek yeni yumuşak egemenlik biçimleri üreten din-dışı ikonlar, ikonalar icat ediyor ve bütün bunların sonucunda hız, haz ve ayartıya dayalı sahte, din-dışı kutsallıklar zuhûr ediyor her yerde.

Modernitenin insanı tanrılaştıran paganizmi yerini postmodernitenin insanın hazlarını kutsayan, araçları tanrılaştıran, hazların ve araçların kölesi yapan teknopaganizmine terk ediyor.

Dijital uygarlığın teknopagan düzeni, hedonizm düzenini meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.

İnsanlığın kapana kıstırılması bu.

Tanrılaşmaya soyunan modern insan, postmodern süreçte özgürlüğünü yitirme çıkmaz sokağının eşiğine sürüklendi, oraya saplanıp kaldı şu an. Tanrıya (özellikle de Kilise›nin Tanrı›sına), Tanrı›nın hükümranlığına isyan eden modern insan, postmodern süreçte, hazlarının ve araçların kölesi olup çıktı: Bu yaşanan serüven, insanın özgürlüğünü tehlikeye soktu.

İnsanın özgürlüğünü yitirmesi, dünyanın belirsiz bir boşluğun eşiğine sürüklenmesi demek. Bu da dünyanın cehenneme dönüşmesinin kapılarının sonuna kadar açılması anlamına gelir.

Dünyayı anlamsızlığın ve ruhsuzluğun eşiğine sürükleyen felsefî kriz, insanlığı hedonizm düzeni ile teknopaganizm düzeni'nden oluşan nihilizmin çifte sarkacında nereye kadar sallandırıp durabilir ki?