Zana’dan kalıcı çözüm için üç istek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir kez daha randevu isteyen HDP’li Leyla Zana, çatışmalı ortamın sona ermesi için üç madde önerdi.

Oluşturma Tarihi: 2016-01-26 17:58:21

Güncelleme Tarihi: 2016-01-26 17:58:21

Al Jazeera'den Gonca Şenay'ın haberine göre: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bir kez daha randevu isteyen HDP'li Leyla Zana, yaşanan çatışmalı ortamın sona ermesi için üç başlık sıraladı: “Öcalan'ın sağlıklı iletişim kanallarına kavuşturulması, yeni anayasada Kürtlere siyasi ve idari statü tanınması ve Rojava'ya (Kuzey Suriye) karşı katı tutumdan vazgeçilmesi.”

Avrupa Parlamentosu'nda 12'incisi düzenlenen Avrupa, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler konulu konferans bu yıl “Eski kriz, yeni çözümler” başlığıyla düzenlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme için randevu talebinde bulunan HDP Ağrı milletvekili Leyla Zana aralarında Nobel Barış Ödüllü Şirin Ebadi ve Jose Ramos Horta ile birlikte toplantının açılışını yapan isimler arasında yer aldı.

KALICI ÇÖZÜM İÇİN ÜÇ TALEP

Kürt sorununun kalıcı olarak çözümü için üç talep sıralayan HDP'li Leyla Zana, masaya dönülmesi gerektiğini bunun için de gerçekçi bir barış projesi gerektiğini söyledi.

“1- Sayın Öcalan'ın koşulları yeniden ele alınarak müzakereleri yürütmek için gerekli olan eşit koşullara ve sağlıklı iletişim kanallarına sahip olduğu bir zeminin yaratılması gerekiyor.

2- Kürt meselesinin kalıcı bir barışa evrilmesi , Kürtlerin meşru hak ve taleplerini anayasal güvence altına almakla mümkündür. Bu nedenle yeni anayasa tartışmalarında eğer Kürtlerle eşit, özgür ve demokratik bir temelde birlikte yaşam isteniyorsa bunun tek yolu, Kürt halkının da diğer halklar gibi yaşadıkları yerlerde siyasi ve idari statülerine sahip olmalarıdır.

3- Rojava'ya da bu temelde yaklaşılmalı, devletler katı ve anlaşılmaz tutumlarından vazgeçmeli, halkların siyasi iradelerine saygı göstermelidir.”

“21'inci yüzyılın trajedisi yaşanıyor”

Türkiye'de ve Ortadoğu'da yaşananları ‘21'inci yüzyılın trajedisi' olarak tanımlayan Leyla Zana, gelişmelerin bölgede ve dünyada barış umutlarının azalmasına sebep olduğunu belirtti:

“Öyle bir hale geldi ki, halklarımız sorunları nasıl çözeceğiz, nasıl bir gelecek kuracağız yerine kayıplarımızın sayısı ve bu yıkımın daha ne kadar derinleşeceği endişesini taşıyor.”

AVRUPA'YA TEPKİ

Gelinen noktada siyasi aktörlerin payı ve sorumluluğunun küçümsenemeyecek boyutta olduğunu belirten Zana, Avrupa'nın mültecilere dair pozisyonunu örnek gösterdi:

“Bugün Avrupa'nın mültecilere dair tartışmalı pozisyonunun nedenleri, çıkar odaklı yaklaşım, silah ticareti, bundan kâr etme hevesi, dolayısıyla yüz yılların tecrübesiyle oluşturduğu değerlere sırtını dönmesidir.”

Sorunların silahla, şiddetle, baskıyla çözümü kolaycılıktır ve beraberinde yıkımları getirir diyen Leyla Zana, "Kürt sorunu uluslararası bir sorundur. Lozan'da bu hayatı Kürtlere revâ görenler bugün yaşananlardan da sorumludurlar. Bugün Kürtlere dayatılan 2.Lozan'dır ama unutulmamalıdır ki, Kürtler artık o dönemin Kürtleri değildir" dedi.

 

DEMİRTAŞ: TÜRKİYE PYD'Yİ CENEVRE'DE YANINA OTURTMALI

Toplantının bir diğer konuşmacısı ise “Model olmaktan problem olmaya, Türkiye” oturumunda söz alan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'tı. Bölgede dengeler alt üst olsa da Türkiye'nin Kürtlere bakışının değişmediğini belirten Demirtaş, Türkiye'nin tüm yönetim kadrosunun ve ana muhalefetin politikalarını gözden geçirmesi gerektiğini belirtti. "Tarih akıyor, Türkiye bunun dışında kaldıkça fatura daha ağır oluyor." diye konuşan Demirtaş, Cumhurbaşkanı'nın kişisel tutumunun da gelinen noktada etkili olduğunu söyledi:

"Cumhurbaşkanı bir güvensizlik psikolojisi durumu yaşıyor. Yakın zamana kadar yakın koruma müdürleri ve koruma ekibi dahil olmak üzere etrafındaki danışman ekibi ile hepsi ile bir güven krizi ve bunalımı yaşadı. Tamamını gizli bir örgüt, paralel devlet ve kendisini çepeçevre saran, yok etmeye çalışan bir örgüt olduğunu düşündü ve hepsini düşman olarak gördü. Oysa uzun yıllardır kendisini koruyan, en büyük desteği sunan grup Gülen Cemaati idi. Buradan bir güvensizlik içine girdi. Yakın çalışma arkadaşları, partiyi birlikte kurduğu arkadaşlarıyla güven sorunu yaşamaya başladı. Yıllardır birlikte mücadele ettiği yol arkadaşlarına güvensizlik duyan bir şahsiyet bize nasıl güvenecek?"

Bölgenin en büyük güçlerinden biri olarak nitelediği Türkiye'nin Kürtleri tehdit olarak gören anlayışının aşılması zor bir konu olarak tarif eden Selahattin Demirtaş, yeniden barış sürecine dönülmesini istedi.

“Türkiye'de barış süreci başlarsa bu Suriye'deki gelişmeleri olumlu etkiler, mülteci krizine kadar domino etkisi yapar. Aklı başında bir devlet PYD'nin ve Kürt örgütlü yapılarının Cenevre'de olmasını ister. Üstelik Türkiye PYD'yi masada tam da kendi yanına oturtmalı.” dedi.

AVRUPA'YA ELEŞTİRİ ORTAK VURGU OLDU

Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler konferansı Avrupa Parlamentosu'nda 12 yıldır düzenleniyor. Bu yıl “Eski kriz, yeni çözümler” başlığıyla düzenlenen konferansa katılım çözüm sürecinin devam ettiği önceki yıllara göre büyük fark taşıyor. Daha önce ılımlı ve hükümete yakın isimlerin de katıldığı konferansta bu yıl katılımcılar ağırlıkla HDP milletvekilleri ve yabancı isimlerden oluştu. Konferansta PKK'nın saldırıları ve yaşanan şehir çatışmaları ile ilgili eleştirel bir bakış açısı dile getirilmedi. Tüm konuşmacıların Türkiye hükümetine yönelik eleştirilerin yanısıra ortak vurgusu Avrupa ülkelerine yöneltilen “Mülteci politikası ile ilgili çıkarları doğrultusunda Türkiye'de olanları görmezden geldiği eleştirileri” oldu.