Halid bin Velid, 590 senesinde dünyaya geldi. Annesinin adı Lübabe, babasının adı Mahzum kabilesinden Velid bin Muğire'dir. Ailesi askeri konularda uzmanlaşmış, imtiyazlı bir Kureyş kabilesidir. Velid iyi bir askeri eğitim almıştır.
Bedir Savaşı'na katılmayan Halid bin Velid, Uhud Savaşı'nda ilk kez Müslümanlara karşı savaşmıştır. Bu savaşta emrindeki süvarileri Müslümanlara arkadan saldırabilecek şekilde konumlandırmıştır.
Buna karşılık Hz. Muhammed bu atlıların yolunu savunmaları için elli okçuyu görevlendirmiştir. Savaşın başında Müslümanların üstün gelmeleri ile okçular yerlerini terk etti. Bunun üzerine Halid fırsatı değerlendirip Müslümanlara arkadan saldırdı. Bu hareketiyle Halid bin Velid savaşın seyrini değiştirmiş ve Müslümanlar ağır kayıplar vermiştir.
Ancak savaşta galip bir taraf yoktur. Bu savaştan sonra Hendek Savaşı'nda son defa Müslümanlara karşı savaşmıştır. Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra daha önceden Müslüman olan kardeşi Velid aracılığıyla İslam'ı kabul etmiştir.
Hz. Muhammed, Gassanid yönetimindeki Suriye'ye bir elçi göndermişti. Elçi Bizans imparatoruna İslamiyet çağrısı yapan bir mektup taşıyordu. Fakat Mute yakınlarında elçinin yolu kesildi ve elçi katledildi. Haber Medine'ye ulaştığında Halid bin Velid oldukça sinirlendi. Gassanid'in bu hareketine karşı bir sefer düzenlemek istedi. Hz. Muhammed, Zeyd bin Harise'yi ordunun başına atamıştı. Zeyd ölürse, komuta Cafer bin Ebu Talip'e ve eğer o da ölürse, komuta Abdullah bin Ebu Revaha'ya geçecekti. Eğer üç komutan da ölürse aralarından seçecekleri kişi komutan olacaktı.
Bir sene sonra 630 yılında, Müslümanlar Medine'den ilerleyerek Mekke üzerine doğru yola çıktı. Halid bin Velid, ordu ile şehre girerek fethi tamamladı. Sonraki senelerde Huneyn ve Taif kuşatmalarına katıldı.
Hz. Muhammed, onun hakkında "Hâlid Allah'ın Kılıcıdır" buyurmuştur. Yine Halid hakkında: "Halid bin Velid'e gelince, o her şeyini sizin için vermiştir, nesi var nesi yok harplerde Allah yolunda sarfetmiştir." demiştir.(Ebû Dâvûd, Sünen, I, 163).
Hz. Muhammed'in ölümünden sonra halife seçilen Ebu Bekir, yeni doğan dinde başlayan dönme ve isyan hareketlerinin önüne geçebilmek için Halid Bin Velid'i çeşitli seferlere göndermiştir.
Ridde Savaşları olarak geçen bu seferde aldığı başarı ve galibiyetlerden sonra Ebu Bekir, "Analar Halid gibisini doğurmakta acizdir." sözüyle Halid'in ne kadar kahraman olduğunu açıklamaktadır.
Arabistan yarımadasında sakinliğin sağlanmasından sonra Ebu Bekir, Hz. Muhammed'in İslamiyeti yaymak için gösterdiği gayreti devam ettirerek Halid Bin Velid'i oluşturacağı 18.000 kişilik bir ordunun başında, Sasanilerin denetimi altındaki Mezopotamyaya sefere gönderir.
Halid, 633 senesinde bu bölgede Sasani ve Hristiyan Araplarla yaptığı Zincirler Muharebesi, Walaja Muharebesi ve Ullais Muharebesi'nden galibiyetle ayrılmış, el-Hira'daki (şimdiki Necef) kaleyi fethetmiş, bölgeyi İslamiyet'i getirmiştir.
Ordusunu Haziran ayında dinlendirdikten sonra Anbar Kalesini kuşatmış, şiddetli direnişle karşılaşmışsa da Temmuz ayında kaleyi teslim almıştır. Sonrasında Sasanilerin vasalı olan göçebe Arap kabileleriyle yapmış olduğu Ayn el-Tamr Muharebesiyle onları geri püskürtmüştür.
Halid Bin Velid göstermiş olduğu başarılarla Mezopotamya'nın büyük bir bölümünü kontrol altına almıştır. Halid'in bu başarılardan memnun olmayan Sasani hükümdarı III. Yezdigirt, bölgeye takviye kuvvetler göndererek Müslümanları durdurmayı amaçlamıştı.
Sasani ordusu Fırat nehri kıyısındaki Hanafiz, Zumail, Saniyy ve Muzayyah bölgelerinde kamp kurmuştu. Böylesine büyük bir orduyla tek seferde baş edemeyeceğini anlayan Halid, mevcut ordusuyla kamp kurmuş olan düşman birliklerine karşı gece baskını yapmaya karar vermiştir.
Koordineli saldırılarla yapmış olduğu Muzayyah Muharebesi, Saniyy Muharebesi ve son olarak Zumail Muharebesiyle Sasani ordusunu imha etmiştir.
Büyük başarılar elde eden Halid Bin Velid, Sasani İmparatorluğu'nun güney ve batısındaki ordu bakiyelerinin neredeyse tamamını yok ederek başkent Tizponu savunmasız bırakmıştır. Sasani başkentine doğru sefer düzenleyerek bu işe son noktayı koymak istiyordu.
Fakat Sasani hükümdarı Bizans İmparatoruyla anlaraşak büyük bir orduyla üzerine geldiğini öğrenince bu kararından vazgeçti. III. Yezdigirt, Heracliusa gönderdiği mektupta; baş edemediği Halid Bin Velid'e karşı birlikte hareket etmeyi önermiş, sıranın kendi İmparatorluğuna da geleceğini bildirmiş ve aralarında asırlardır devam eden düşmanlığa son vermeyi teklif etmiştir.
Heraclius bu teklifi kabul ederek Sasanilerle birleşmek üzere Suriye'den destek birlikler göndermiştir. Oluşturulan ordu Halid'in üzerine gönderilmiş ancak Firaz Muharebesinde Müslüman ordusu tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Bu son savaşla birlikte Mezopotamya'nın kontrolünü tamamen eline alan Halid, ordusunu dinlendirdikten sonra Tizpon yolu üzerinde bir kaleyi kuşatmaya gideceği esnada Ebu Bekirden aldığı mektupla, Bizans orduları üzerine yürümek için Suriye cephesine gönderilmiştir.
639 senesinde Hazreti Ömer, Halid bin Velid'i başkomutanlıktan azlettiği mektubu Yermuk'ta savaşta bulunan orduya gönderir. Mektupta Halid başkomutanlıktan azledilir, yerine Ebu Ubeyde bin Cerrah başkomutan olarak tayin edilir. Savaş sırasında mektup Ebu Ubeyde'ye ulaşır. Bu haber askerlerin moralini bozabilir endişesiyle Ebu Ubeyde mektubu saklar. Savaş bittikten sonra Ebu Ubeyde mektubu Halid'e gösterir. Halid hiç kırgınlık yaşamadan emre itaat edip Ebu Ubeyde'nin emrine girer.
Halid bin Velid, 642 senesinde Humus'ta hastalanarak yaşamını yitirdi. Hz. Muhammed tarafından Seyfullah (Allah'ın Kılıcı) ismi verilen Halid, Suriye ve İran'ı üç sene gibi bir süre içerisinde İslam devletine bağlamıştır. Yaşamı boyunca 100'ü aşkın savaşta yer almış ve hiçbirini kaybetmemiştir.