Sahada boşluk sevmeyen ABD, 1999 yılının Şubat'ında Öcalan'ı verdi, Mart'ında Gülen'i aldı. Bu taktikle Türkiye'de yeni bir cephe ve süreç başlatarak kirli planlarına yeni bir boyut kazandırdı .
Bu “üç harfli” devlet, bir ülkedeki etnik ve dini topluluğu doğrudan hedef almıyor. Tercih ettiğini yapı kıvamına getirerek besleyip geliştiriyor, zamanı gelince bölgesel çıkarları için kullanıyor, son kullanma tarihi gelince de atıyor.
Türkiye vasatına uygun etnik ve dini damarlar üzerinden iki yapı oluşturdu; milliyetçilik damarından girerek PKK'yı, GDO'sunu değiştirerek dini damardan da FETÖ'yü...
İnsan sabrının tam tersine devlet sabrıyla devlet mekanizmalarına yapışan kanserli FETÖ hücreleri ile PKK'nın ortak gizli ajandaları 15 Temmuz'da aleni bir şekilde resmiyet kazandı.
ABD/FETÖ/PKK konsorsiyumu…
Gelelim “Devlet yaptı” algısı oluşturarak devlete mal ettikleri pis işlerin 15 Temmuz sonrasına...
“Asker Apoletli” FETÖ, Roboski ile hükümeti halk ve batı nezdinde katliamcı göstermek, Türkiye'nin ABD'ye karşı Rusya'ya, NATO'ya karşı Şangay'a kayan taktiksel rotasına engel olmak için çalışırken; “Polis Apoletl”i FETÖ ise, güneyde “Rojava” adıyla oluşturulmak istenen kantonel bölge ve algı malzemesi “Kobani” üzerinden genel hedefli yerel bir kalkışma olan 6-8 Ekim'i icra ettiler.
Rus uçağının düşürülmesi olayı da aynı sistematik içerisinde yapıldı.
Kısacası, Roboski'den 6-8 Ekim'e, Rus uçağının düşürülmesinden hükümetin içerideki ve dışarıdaki itibarını “Devlet yaptı” algısıyla zedeleyecek tüm girişimlerin failleri, ABD ana kumanda merkezli ABD/FETÖ/PKK konsorsiyumu…
Yani Yasin'in katili de ABD, Roboski'deki 38 canın katili de...
Ayni şekilde ABD'nin İslam coğrafyasındaki “demokrasi” ve “darbe” pratiğine bakıldığında 15 Temmuz mekaniği ile biçim ve yöntem açısından birebir aynı olduğu görülüyor. Yani fail yine aynı...
Maksat, Türkiye'ye doğudan bakınca “otoriter”, batıdan bakınca “totaliter” bir algı kazandırarak meşru yönetimi gayri meşru göstermek; yaftalamak ve Ortadoğu'ya getirdikleri demokrasinin(!) bir benzerini Türkiye'ye kazandırmak.
Ama Dünya, halka rağmen bir devrim olamayacağının dersini aldı bu milletten.
Bu “üç harfli” devlet, deşifre olan yapıların yerine yeni yapılar kurmaya çalışacak, boş durmayacaktır.
Ama Deve Kuşu misali başını saklasa da gövdesi dışarda...
Artık yeni bir kalkışma demek milletten yenecek yeni bir tokattan başka bir anlam taşımayacaktır. Milletin liderine ve dinine ne denli sahip çıktığının ispatıdır 15 temmuz...
“Tekrar Darbe” planlayacaklarsa eğer, evvela parti, asker ve örgütlerle nasıl anlaşacaklarına değil; tank paletlerinin altına korkusuzca bedenini yatıran bir milletle nasıl baş edeceklerini düşünseler iyi ederler... "