Sonuçları itibariyle 7 Haziran seçimleri siyaset arenasında yeni arayışlara vesile oldu. HDP'nin barajı geçmesiyle değişen meclis aritmetiği, ülkemizde konuşulması unutulan tozlu koalisyon dönemini raflardan indirerek konuşulur hale getirdi.
Sonuçlardan en çok etkilenen parti şüphesiz Ak Parti. Ak Parti bu süreçte kendini revize etmeye, analiz etmeye ve 9 puanlık kaybın sebebini bulmaya önem vermeli, orası tamam. Ama kendisini en çok hesaba çekmesi gereken partiler aslında diğerleri. Çok partili hayata geçildikten bu yana Ak Partinin aldığı %41'lik oyu 1957 ve 1977 seçimleri olmak üzere iki kez yakalayabilmiş olan CHP, o tarihten bu yana yani 40 yıldır %20'lik bandı aşamadı.
Bu cihetten bakıldığında CHP, 7 seçimdir %24'ün üzerine neden çıkamadığını; MHP, 9 seçimdir %17'yi neden aşamadığını; HDP ise, barajı aşmak için “doğal” oylara değil de neden “emanet” ve “sentetik” oylara muhtaç olduğu konusunu masaya yatırmalı, bir iç muhasebe yapmalı ve gerçeklerle yüz yüze gelebilmelidir.
Bu gerçeklerle yüzyüze gelindiğinde görülecektir ki halk ;
- Türk ve Kürt milliyetçiliğini “kırmızı çizgi” ile çembere aldı ve her iki etnik harekete de eşit bir şekilde 80'er milletvekili vererek: “siz kardeşsiniz ve eşitsiniz” mesajı verdi. Bu mesajı iyi okumak gerekir.
- Ak Parti'ye: “kendini düzelterek yoluna devam et” dedi.
- CHP ye ise: “sen ne değişirsin ne de değiştirirsin, bari yerinde otur” diyerek tokat attı ve 3 puanını geri aldı.
Bu sonuçlar çerçevesinde seçmen partilere şu net mesajı vermiş oldu: “Hatalarınızı düzeltin, şımarmayın, halka hizmetin önünde engel olmayın”…
Ak Parti seçim sonuçlarına göre galip, seçim sistemine göre mağdur konumda. Neden mi? Çünkü Dünyada bir partinin %41 oranında oy alıp da tek başına iktidar olamadığı ikinci bir örnek yok. O nedenle Erdoğan'ın vurgusunu yaptığı “Başkanlık Sistemi”nin “Türkiye'ye özgü” versiyonu ve beraberinde getireceği yeni seçim sisteminin, bu ülkeye ne denli gerekli olduğu sonucu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Millet olarak çukura düşmeyene kadar çukuru kapatmayız. Maharet düşmeden kapatabilmekte…
Koalisyon meselesine gelince…
Evet taban olarak Ak Parti ile MHP tabanları diğer partilere nazaran birbirine daha yakın. Ancak bu iş için sadece “taban uyumluluğu” değil “tavan uyumluluğu” da gerekli. Tavanda daha ilk günden Bahçeli'nin koalisyona kapalı net tavrı, Ak Parti ile olası bir koalisyonun önünü tıkamış oldu.
Görünen o ki koalisyon zor iş. Erken ve gereken bir tarihte seçim şart görünüyor. Olması gereken de o. Koalisyonlarla bir ülke yönetilemez. Yanı başımızdaki İtalya koalisyonları kanunla yasaklarken; askeri ve emperyal vesayet, paralel yapı ve terör ile mücadele ederken batmış bir ekonomiyi canlandırma çabası içinde olan bir iktidardan sonra “koalisyon” demek; tüm bu kazanımların bir anda heba olması demektir.
O nedenle Türkiye'nin siyasi yapısı artık koalisyonlarla doku uyuşmazlığı yaşayan bir yapı halini almış durumda. Koalisyon olsa bile ömrü kısa ve yan etkileri uzun hasarlar oluşturacak bir süreç olmuş olacak. Mesele erken seçim değil, erken seçime partilerin nasıl girileceği konusudur.
Bu süreçte kullanılacak siyasi dil ve üslup gergin değil ergin bir üslup olmalı.
Liderlerin meydanlarda halka anlatacakları haklı bir şeyleri olmalı.
Mağdur ve mağrur bir psikoloji içinde olunmamalı.
Elinden şekeri alınan çocuğun psikolojisi ile değil, şekerini başka kardeşleri ile paylaşan çocuğun sosyolojisi ile halkın önüne çıkılmalı.
@hamityaz
Seçim sonucuna göre 'galip', seçim sistemine göre 'mağdur'
10 Yıl Önce Güncellendi
2015-07-02 16:41:08
SON VİDEO HABER
Haber Ara