TİMETURK I HABER MERKEZİ
Karar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras, dünkü köşesinde "Cumhurbaşkanı'nın politik pozisyonunu temsil ve ifade görevini halk arasında 'trol' diye adlandırılan türdeki düşük profilli bir kadronun üstlenmiş görünüyor" diye yazdı.
Bu duruma bir de eleştiri getiren Kiras, şunları yazdı:
"Bu durum yalnızca bu makamın saygınlığını zayıflatmakla kalmaz, siyaset ve idare sahasında ihtiyaç duyulan vizyon oluşturma ve karar belirleme süreçlerinde etkisini de sınırlar."
İşte yazının ilgili bölümlerdi:
"DÜŞÜK PROFİLLİ BAŞBAKAN"
Başbakan Davutoğlu'nun ayrılma kararı sonrası konuşulmaya başlanan veya konuşulması sıklaşan konular arasında “düşük profilli başbakan” formülü de var. Elbette Davutoğlu'nun halefi olacak kişi Davutoğlu ile kıyaslandığında ister istemez daha düşük profilde olabilir ama Başbakanlık makamının etkisizleştirilmesi düşüncesi apayrı bir problem alanı açıyor önümüze.
"BAŞBAKANLIK MAKAMININ ETKİSİZLEŞTİRİLMESİ ERDOĞAN'IN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRMAYABİLİR"
Başbakanlık makamının etkisizleştirilmesi bazılarının beklediği şekilde Erdoğan'ın işini kolaylaştırmayabilir; hatta tam aksine son zamanlarda Batı'dan gelen“otoriterleşme” eleştirilerinin yaygınlık kazanmasına ve giderek AK Parti tabanının da partilerinin bu görünümünden olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
"CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMININ EN BÜYÜK SORUNU: ÇEVRESİNDE BİR KADRO YOK"
Başbakanlık makamının fiilen boşaltılması hesaplarından daha tehlikeli durum ise Cumhurbaşkanlığı makamının yakınlarında siyaset üretme, strateji oluşturma vs. hususlarında Erdoğan'a katkı verecek seviyede ve kalitede bir kadronun eksikliğidir. Öyle ki Cumhurbaşkanı'nın politik pozisyonunu temsil ve ifade görevini halk arasında “trol” diye adlandırılan türdeki düşük profilli bir kadronun üstlenmiş görünüyor olması yalnızca bu makamın saygınlığını zayıflatmakla kalmaz, siyaset ve idare sahasında ihtiyaç duyulan vizyon oluşturma ve karar belirleme süreçlerinde etkisini de sınırlar.
"TEK ADAM YÖNETİMİ, AK PARTİ İKTİDARI AÇISINDAN OLUMSUZ OLABİLİR"
Demek ki bazılarının bugünlerde galiba bazı yerlere şirin görünmek hevesiyle savundukları anlaşılan “tek adam” yönetimi veya devlette tek adam yönetimi görüntüsüne yol açacak tasarruflar 14 yıllık AK Parti iktidarı açısından olumsuz bir dönüm noktası olabilir. Bunun yerine liyakate ve yeterliğe dayanan bir kadro hareketi görüntüsü vermeye ihtiyacı var AK Parti'nin. Bütün diğer partiler gibi…
Hasıl-ı kelam AK Parti'ye tek adam değil çok adam siyaseti lazım. Yoksa lider yalnız bırakılmış olur. İşi biraz da bu tarafından düşünsün AK Parti'li dostlarımız…
"CUMHURBAŞKANI'NA YAKIN İSİMLER"
Bu bağlamda, “Cumhurbaşkanı'na yakın isimler” diye kodlanan bir grubun konuyla ilgili yaptığı açıklamaların özeti şu: Davutoğlu'nun başbakanlıktan ayrılmasında asıl mesele başkanlık konusuydu. Çünkü güçlü cumhurbaşkanı-güçlü başbakan formülü yürümüyordu. Bunun için güçlü cumhurbaşkanı-sembolik başbakan formülüne geçilmesi gerekiyordu...
"DAVUTOĞLU'NUN SUÇU NEYDİ?"
İyi de mesele buysa o zaman Davutoğlu'nun suçu neydi? Neden bir Genel Başkan partisinin MKYK'sında rencide edildi? Neden ülkenin Başbakan'ı, kendi tabiriyle“sanal şarlatan”ların acımasız saldırılarına, hakaretlerine maruz kaldı? Bu arada hiç ilgimiz olmadığı halde Karar'ın da adı karıştırılmak istenen o ahlaksızca tezvirat ve iftiraların amacı neydi?
"AK PARTİ TABANINDA CİDDİ RAHATSIZLIK VAR"
Bugünlerde AK Parti tabanında çok ciddi bir rahatsızlık, bir tatsızlık, bir burukluk hissi var. Bunu hemen herkes çevresine bakınca kolayca gözlemliyor. Bana sorarsanız AK Parti tabanındaki bu rahatsızlık ve burukluk en başta işte bu soruların zihinlerde ve gönüllerde cevapsız kalışının sonucu.