Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Tekrar seçim

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-07-10 16:16:16

Tekrar seçim

Türkiye bir seçim yaşadı, hiçbir parti tek başına iktidar olamadı, daha açık bir tabirle AKP(AK Parti) tek başına iktidar olmaktan uzaklaştırıldı, çünkü AKP dışındaki partiler açısından seçim propagandası birbirine bağlı iki ana konu üzerinde yürütüldü; biri başkanlık sistemine geçilmemesi diğeri AKP'nin tek başına iktidar olmamasıydı. Şu an ikisi de gerçekleşmiş durumda.

Muhalefetin isteği; bundan sonra mümkün olabilirse AKP 'siz bir koalisyon kurmak, bu da olmazsa AKP'nin başlattığı kalkınma hamlelerin bir kısmını engellemek, dış siyasette güttüğü atak siyaseti durdurmak…

İslam dünyasıyla başlattığı iletişimi ve irtibatları yeniden beynelmilel güçlerin isteği doğrultuda dizayn etmek. Türkiye'yi İslam coğrafyasından tekrar koparmak, İslam dünyasını batılıların- buna Rusya, Çin vs. de dahildir- inisiyatifine terk etmektir.

Bu seçim sonuçlarından sadece AKP'nin değil herkesin ders çıkarması mecburidir, aksi halde daha büyük sıkıntılara meydana gelebilir. Bu meyanda seçimi biraz irdelemekte fayda var.

AKP açısından;

AKP'nin süreci iyi okuyamadığı ortaya çıktı, kurmayları acemi birer siyasetçi değillerdi, dünyanın nasıl yönetildiğini ve hangi güçlere dayandığını iyi bilmeleri gerekirdi, tarihi tecrübeleri iyi tahlil ederek oradan bir siyaset çıkarmaları beklenirdi. Ahmet Davutoğlu'nun akademik kariyeri, bilgi birikimi de bu siyasi tecrübeye ilave edilerek daha uygulanabilir bir siyaset güdülebilirdi.

Ayrıca iç dinamikler ve ülkenin hassasiyetleri biraz hafife alındı. Seçim değerlendirmeler inde de suçu dışarıda arama gibi bir tarz var, halk yanlış yaptı, yaptığımız hizmetlerin bedelini alamadık.

Siyasette halk şimdiki zamanı esas alır, geçmiş geçmişte kalmış gözüyle değerlendiriliyo r, fakat geçmişteki iyi işleri de hesaba katıyor, bunun payı çok belirleyici değil. AKP oylarının çoğu da geçmişteki iyi hallerinden dolayı idi, lakin yetmedi, bunun farkına varamayan siyasiler aynı tutumlarını sürdürürlerse sonuç hüsran olabilir.

Ayrıca üç dönem meselesini de çözüme kavuşturmaları lazım, üç dönemliklerin bu seçimde çalışmadıkları belki yer yer engellemede bile bulundukları arazide gözlemlenen hususlardır.

AKP'nin en bariz yanlışı halka aracılarla ulaşmaya çalışması oldu. Arazide oy getirecek ve canla başla çalışacak insanları ikinci plana itti, halka genelde medya üzerinden veya mitinglerle irtibat kurmaya ve yönlendirmeye, anlamaya çalıştı, anlaşılan bunlar da yanılttı. Yahut sivil toplum kuruluşları, cemaatleri kendine çekerek halka daha rahat ulaşabileceğini sandı, onlar da AKP'yi yanlış yönlendirdiler, hem güçlerini abarttılar hem de vekil seçiminde kıyasıya yarışa girdiler ve bu hususta parti yetkililerini baskı altına aldılar. Listelerin oluşmasında kendilerine yakın olanları veya ileride kendilerine engel olamayanları tercih ettirdiler. Cemaatlerin bir kısmı da AKP'yi kendi yan kuruluşu gibi görüp çarşaf çarşaf listeler sundular bunlar da olmayınca küstüler ve seçimde aleyhte konuştular veya çalışmadılar.

***

Ayrıca HDP hakkında da yanlış bir kanı var, sanki tüm oyları baskı ile almış algısı oluşturuluyor. Bunun kötü iki sonucu oldu ve böyle giderse de olmaya devam edecek;

Birincisi; devlet Doğu ve Güneydoğuda aciz, vatandaşını koruyamıyor, öyle ise orada yaşayanlar mecburi HDP'ye oy verecek, bu algı oluşturuldu ve neticesi HDP'ye yaradı. Devlet/hükümet şikayet etme mevkiinde değildir çare bulmak ve güvenliği sağlamak zorundadır, HDP ve diğer güçleri bundan istifade ederek gittikçe mevzii kazanıyorlar ve alan genişletiyor bu ahvalde seçime gidilse alanı daha da genişletecekler, Elazığ, Konya… gibi yerlerde de vekil çıkarabilecek seviyeye gelecekler. Çare olarak sandıkları şehir merkezlerine taşıma gündemde bu hiç akıl işi değil, köyün sandığını şehre taşıyorsun, köylü tekrar köyüne dönecek, eğer PKK hesap sorabiliyorsa ki sorabiliyor gene hesap soracak, devlet köyde herkesin ikamet ettiği yerde güvenliği sağlamakla yükümlüdür, bu yükümlülüğünü başka yerlere sandık kurarak telafi edemez. Kaldı ki, devletin imkanlarıyla köyden şehire getirilenlere yolda da propaganda yapılacak böylelikle HDP'nin işini daha da kolaylaştıracak. MSP zamanında arabalarla sandığa insan taşındı, gidenler MSP'ye değil başka partiler oy verdiler 70 li yıllarda siyaset yapanlar bunları yaşamış ve iyi bilirler.

İkincisi iddia, varsayım; HDP oy kaybına uğrayacak çünkü Kürtler-Zazalar genelde Müslümandırlar Müslümanlıkların gereği de HDP'ye oy vermemeleri lazım. Bu seçimde gördük ki HDP iyi hazırlanmış ve Müslüman Kürt-Zaza halkına kendini kabul ettirmiştir. AKP Kürt-Zaza halkını ikna etme ihtiyacı duymamış, genel politikayla işi kotaracağını sanmış ve yanılmıştır. Kürt-Zaza halkına karşı gösterdiği bu anlayışı Türk halkı için uygulamamıştır, bunun farkına varılmış, HDP tarafından abartılarak anlatılmış bu da tepki toplamıştır.

AKP kendi medyasına çok güvenmiş ama netice yanlış tezahür etmiştir, umarım bundan da dersler çıkarmış olsunlar.

Halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ile halk tarafından seçilen parlamento ilişkileri hukuki bir zemine oturtulamamış ve bu iki başlılık AKP'ye puan kaybettirmiş, bu durumu elan düzeltecek imkan da yoktur, eğer bu belirsiz hal düzeltilmeden seçime girilse oy kaybına vesile olabilir.

AKP'nin bir kısmı ve akıldaneler, tekrar seçim istiyorlar. Onlara göre millet AKP'yi biraz ikaz etmek istemiş ama bu biraz aşırıya gitmiş, eğer hemen yeni seçim olursa, giden oyların bir kısmı geri gelir ve AKP tek başına rahatlıkla iktidar olur. Bu anlayış tahlil sonucu yapılan bir değerlendirme değil bir varsayım belki de yanlış bir teselli…

Şimdi AKP, eğer kendini yeniden kurabilirse, halkla diyaloğunu eski devirlerde olduğu gibi birinci elden sağlarsa(bunu rahatlıkla yapabilir, ancak teşkilatlarda bazı değişiklikler gerekir), küskünleri ikna edebilirse, çözüm sürecindeki işleyişi kendi kontrolü altına alabilirse, kendisine atfedilen yolsuzluklar üzerine giderse, tekebbürü ve üstten bakmayı bırakır ilk dönemlerdeki tevazua dönerse, … belki.

Dış Siyaset Açısından Seçim

Bunlar iç siyasetle alakalı hususların bir kısmıdır, asıl üzerinde durulması gereken dış siyasettir, yani AKP hükümetinin dış siyasetidir. Dünya sistemi tarafından AKP'nin -kendinden, geçmişinden kalkarak- yürüttüğü atak dış siyaseti uygun görülmedi, peki Türkiye dünyaya rağmen atak dış siyaseti sürdürebilir mi? Oldukça zor. Ama yeni bir hamle ile hem Türkiye'nin yalnızlığını giderecek hem de İslam coğrafyasındaki bu yakınlaşmayı sekteye uğratmayacak bir yeni siyaset belirleyebilir. Devlet - millet topyekun buna yönelirse bir çıkış yolu bulunabilir. Tabii bu Ali Bulaç aklıyla, Fethullah Gülen'in rüya ve kerametleriyle, İslam dünyasını yok sayan ve küçümseyen mustağriplerle, ırkçılığa saplanmış donuk kafalarla, iki metre sonrasını göremeyen zeki ve akıl yoksunu zevatla, tüm derdi bir yer kapmak olan yalakalarla, gösteriş budalalarıyla olacak şeyler değildir, İslamcı bir bakış ve kalkışla, İslam coğrafyasını detaylı bir analizle ve bütün İslam coğrafyasının maddi- manevi imkan ve zaaflarıyla hesaplanarak yapılabilen bir çalışma olursa işi yarar.

***

Bu ahvalde parlamento hükümet kurmak için koalisyon çalışmaları yapmak zorundadır, birinci aktör de AKP'dir. Hükümeti kurmakla görevlendirilen Davutoğlu'nu bekleyen tehlikeler var, beklentiler var.

Koalisyon çalışmaları nasıl gider bilemeyiz, ama AKP tabanı MHP ile kurma taraftarı; bunun psikolojik sebepleri var, AKP, PKK-HDP… karşısında ciddi bir varlık gösteremedi, onları şımarttı öyle ise bir ders verilmelidir, bu da MHP'yi iktidar ortağı yaparak üzerlerine gidilmesiyle olabilir. Bu, ülkeye içeride ve uluslararasında nelere mal olacağı pek hesaplanamayan bir bakış açısıdır.

Eğer MHP ile koalisyon olursa HDP sokağa inecek ve ülkeyi karıştıracak, şimdiden Demirtaş “savaş hükümeti diyor” bu ben savaş çıkaracağım demektir.

CHP ile koalisyonun da kendine göre sıkıntıları var; burada bazı meseleler öne çıkar;

Dış siyasette, Türkiye eski pasif haline dönecek, bilhassa İslam coğrafyasındaki aktifliğini yitirecek, hangi ülkede kim iktidar olursa olsun fark etmez, ister diktatör, faşist, zalim, batı uşşağı olsun, bizi ilgilendirmez kim iktidar olursa onunla iş tutarız. Yeter ki İslami referansları olmasın İhvan gibi. İsrail ile arayı bozmasın, bizi hür dünyadan koparmasın, onlarla arayı bozmasın, CHP Türkiye'yi İslam aleminin bir parçası olarak görmek istemiyor.

CHP ayrıca kadrolaşmak isteyecek, belli bakanlıkları almakta ısrar edecek, bu da AKP kadrolarında rahatsızlık doğuracak.

Eğer CHP ile koalisyon olursa HDP Türkiye genelinde ana muhalefet gibi davranacak ve dünyadan da destek görecek.

AKP birinci parti oldu ama iktidardan düşerek birinci parti oldu, bunu itiraf etmesi lazım, ortada bir zafer yok bir yenilgi var ve bunun bedelini birileri ödemesi lazım, birinci derecede sorumlu en yetkili olanlardır, ilgililerin faturayı halka kesme temayülünden vaz geçmesi lazım.

AKP'nin kendini yenilemesi lazım eski söylem ve eylem planıyla yeni durumu düzeltemez, yeni hal yeni siyaset, yeni söylem, yeni ataklar belki de yeni ittifaklar kurmak zorunluluğu doğacak, bunların hepsine hazır olması lazım. Bunlar sadece içeride değil dış dünyada da böyledir, AB, ABD, Çin, İran, Suud, Pakistan, Rusya ile ilişkilerini gözden geçirmesi elzemdir. Dünya siyaseti yeniden şekilleniyor, artık 2000 li yılların siyaseti yetmiyor. Türkiye güçlendikçe düşmanları çoğalıyor, kim bilir belki de müttefikleri de değişebilir.

Türkiye iç işleyişini de yeni ahvale göre düzenleme yoluna gitmelidir, AKP fırsat elde iken bunu yapmadı veya yapamadı, şimdi ise artık tek başına bunları yapamaz onun için gelecek nesillere vefa borcunu ödemesi lazım; o da iyileşmiş olan hallerin hukuki zemine oturtulmasıdır.

SON VİDEO HABER

Yolcu treninin otomobile çarpma anı görüntüleri ortaya çıktı

Haber Ara