Abbasilerin 5. halifesi Harun Reşid, 20 Mart 763 yılında Tahran yakınlarındaki Rey şehrinde dünyaya geldi. Reşid'in babası Halife Mehdi-Billah, annesi Hayzüran bint Ata olup, Hazreti Peygamber'in amcası Hz. Abbas'ın da yedinci göbekten torunudur.
Harun Reşid, küçük yaştan itibaren Kur'an, hadis, şiir, müzik, hukuk, İslam tarihi konularında sarayda iyi bir eğitim gördü. İmam Malik'ten hadis ve fıkıh dersleri aldı. Reşid'in özel hocası ise aile olarak devlette uzun süre vezirlik yapan Bermeki ailesinden Yahya Bermeki'dir.
Reşid, 17-18 yaşlarında Bizanslılara karşı düzenlenen iki seferde orduyu sevk ve idare etti. Bu seferlerde Kadıköy'e kadar varan Abbasiler, Bizans'ın yüklü miktarda vergi vermesi karşılığında barış antlaşması imzaladı.
Bu başarıları dolayısıyla babası tarafından kendisine "Reşid" lakabı verildi. Kardeşi Musa el-Hadi'den sonraki veliaht ilan edilen Harun Reşid'e, Tunus, Mısır, Suriye, Azerbaycan'ın yönetimi verildi.
Harun Reşid, Mehdi Billah'ın 785'te ölümünden sonra kardeşi Musa el-Hadi'ye biat etti. Ancak kardeşi, Harun Reşid'in yerine oğlu Cafer'i veliaht tayin etmek istedi, bunu kabul etmeyen Harun Reşid'i de hapse attırdı. Gizemli bir şekilde ölen Hadi'nin hilafeti kısa sürdü ve yerine 786 yılında resmi veliaht olan Harun Reşid geçti.
20 yaşında halife olan Harun Reşid'in 23 sene kadar süren iktidarı Abbasiler'in en parlak dönemi olarak tarihe geçti.
Harun Reşid, halife olur olmaz, hocası Yahya Bermeki'yi geniş yetkilerle vezir yaptı. Yahya Bermeki, oğulları Cafer ve Fazl'la birlikte devlet içerisinde düzen, intizam ve gelişme sağladı.
Bizans'a karşı başarılı seferler
Harun Reşid, İslam devletinin en büyük rakibi olan Bizans'a seferler yaptı, donanmayı güçlendirerek 790'da Kıbrıs ve Girit'i vurdu ve Antalya açıklarında karşısına çıkan Bizans donanmasını mağlup etti.
Reşid, sık sık isyan çıkaran Magripli Berberileri kontrol etmek amacıyla bölgede iç işlerinde serbest bir valilik yönetimi kurdu.
Defalarca isyanları bastırılan Hariciler, Herat ve Sistan'a hakim olarak Fars bölgesine kadar yayıldı, kendilerine Muhammere denilen bir grup da isyanlar neticesinde Cürcan'a hakim oldu.
Halife Harun Reşid, 796 yılında oğlu Emin'i Bağdat'ta vekil bırakarak Rakka'ya gitti ve burada bir saray yaptırdı.
Harun Reşid, Bizans İmparatorluğu'na karşı 797'de bizzat yönettiği orduyla Safsaf Kalesi'ni aldı, kumandanlarından Abdülmelik bin Salih Ankara'ya kadar ilerledi. İmparatoriçe İrene barış isteğini kabul etti ancak 802 yılında 1. Nikiforos'un imparator olmasıyla antlaşma bozuldu.
Halife, 803 ve 806 yıllarında da büyük bir orduyla Bizans topraklarına girdi. Bu seferlerde Ereğli, Konya, Niğde ele geçirildi ve Nikiforos'un barış isteği, hem kendi hem de oğlu adına cizye vermesi şartıyla kabul edildi.
803 yılında iktidarında geniş yetkiler verdiği Bermeki ailesiyle arası açıldı. Cafer öldürülürken Yahya ile Fazl hapsedildi. Harun Reşid, halifeliğinin son altı yılında Bermekilerin yokluğunu hissetti, hatta Yahya el Bermeki'ye hapiste olduğu dönemde de akıl danıştı.
Horasan'da halka zulmeden vali Ali bin İsa bin Mahan'ı uyarmak için 805'te Rey şehrine kadar gitti. Halifeyi ikna eden Ali bin İsa, Reşid'in Bağdat'a dönmesinin ardından kötü muamelelerine devam etti.
Ali bin İsa'nın valiliği sırasında bölgede meydana gelen önemli bir olay da 808'de Rafi bin Leys'in isyanıdır. İsyanın son derece tehlikeli bir hal alması üzerine yanına iki oğlu Me'mun ve Salih'i alarak sefere çıkan halife Harun Reşid, Tus şehrine varınca hastalandı. 24 Mart 809'da vefat etti ve aynı yerde toprağa verildi.
Cömert ve alim dostu hükümdar
Mühründe "el-azametü ve'l-kudretü lillah" (Büyüklük ve kudret Allah'ındır) yazılıydı. Mütevazi bir insan olan Harun Reşid, özellikle alimlere büyük hürmet gösterdi.
Dindar bir insan olan Harun Reşid, defalarca hacca gitti. Hacca giderken 100 kadar alimi aileleriyle birlikte götürür, haccedemediği seneler ise yerine 300 kişi gönderirdi. Cömert bir insan olan halife Harun Reşid, her gün kendi malından bin dirhem sadaka verip, halkın durumuyla yakından ilgilenirdi.
Dönemin Bizans İmparatoru 6. Konstantinos'a İslam'a davet mektubu gönderdi.
Abbasi hanedanının İslam dünyası dışında en fazla tanınan siması Harun Reşid'dir. Onun döneminde Çin'den ve Avrupa'dan Bağdat'a elçiler geldi ve halife, Kudüs'te Hristiyan hacılara iyi davranılması konusunda istekte bulunan Büyük Karl'a (Charlemagne) çeşitli hediyeler gönderdi.
P. K. Hitti, bu hediyelerden şöyle bahseder:
“Charlemagne'yi şahsen tanıyan ve bazı yerlerde O'nun kâtibi olarak adı geçen bir Frenk yazarına göre, Batı'nın bu büyük hükümdarının gönderdiği bu heyetler, yurtlarına 'İran hükümdarı Harûn'dan gayet zengin ve kıymetli hediyelerle dönmüşlerdir ki bunlar arasında mamül eşyalar, baharatlı ve kokulu emtia ve bir de fil bulunuyordu. Bu bilgiler resmî devlet arşivi demek olan Annales Royales'e dayandırılmaktadır ki, bunlardan Bağdat'tan gönderilen eşyalar arasında ayrıca tuhaf ve dikkati çeken bir saatin de bulunduğu zikredilmektedir. Fakat Harûn tarafından Charlemagne'ye gönderildiği söylenen borulu org, tarihin diğer pek çok eğlendirici tarafları gibi ancak bir faraziyeden ibarettir. Batı'daki tarih kitaplarında rastlanan bu hikâye anlaşılıyor ki, “clepsydra” kelimesinin yanlış bir tercümesi üzerine inşa edilmiştir ki, bu şey gerçekte zamanı ölçmek üzere imal edilmiş bir su saatiydi ve her halde yukarıda adı geçen saate işaret etmekte idi.”
Öte yandan Avrupa'da Doğu'nun zenginliklerinin ve yaşadığı ileri düzeydeki yaşamın parıltılı anlatımı olan “Bin Bir Gece Masalları”nın da abartılı hikayeleriyle gerçeklerden uzaklaşılmıştır. Batı'da hediyelerin vasıfları o dönemin zengin Doğu algısıyla abartılarak masalsı detaylarla anlatılmış ve yaygınlaşmıştır.
Harun Reşid, devletin idari yapısında bazı yenilikler yaptı. Divan-ı Harb'e bağlı olarak Divan-ı Arz'ı kurup, böylece askeri uzmanların orduyu her zaman teftiş ederek her an savaşa hazır tutmalarını sağladı.
Onun döneminde Abbasiler, Arap coğrafyasının yanı sıra İran, Azerbaycan, Mısır, Kuzey Afrika ve Akdeniz'in belli bölgelerine hakim oldu.
Akdeniz sahili boyunca çeşitli yerlerde haberleşme teşkilatı kurdu.
İlim ve kültür hayatında önemli gelişmeler
Yine Abbasi-Türk ilişkileri Harun Reşid devrinde başladı. Saray muhafızlarının bir bölümü Türklerden oluşuyordu.
Devlet teşkilatını kurumlarıyla çok iyi işleyen bir hale getiren Harun Reşid devrinde gayrimüslimlerin menfaatlerini korumakla görevli bir daire oluşturuldu.
Halife Harun Reşid, "baş kadı" şeklinde ifade edilebilecek Kadılkudatlık müessesini kurup ilk olarak Ebu Hanife'nin en iyi talebelerinden Ebu Yusuf'u bu makama getirdi. Ebu Yusuf'la beraber Hanefi mezhebi İslam dünyasında önemli oranda yayıldı.
Harun Reşid'in hilafet yılları Abbasiler'in en zengin dönemidir ve bu dönemde devlet hazinesine giren senelik gelir yaklaşık 268 ton altın değerinde oldu.
Şahsiyetine dair
Harun Reşid mûsikiyi severdi; sohbet meclislerini Enûşirvân ve Erdeşîr'i örnek alarak belli bir düzene koymuş, sâzende ve hânendeleri derecelerine göre sınıflandırmıştı. Sohbet meclisleri sâhibü's-sitâre tarafından yönetilirdi. Şarkıları genellikle perde arkasından dinleyen Hârûnürreşîd mûsiki sanatına özel bir önem vermiştir. İbn Haldûn, Ebü'l-Ferec el-İsfahânî'ye ait el-Eġānî adlı eserin esasını, şarkıcılarının onun için seçmiş oldukları 100 melodinin oluşturduğundan söz eder. Edebiyata ilgi duyan Hârûnürreşîd beğendiği şiirleri büyük bahşişlerle ödüllendirir, şair ve âlimleri himaye ederdi. Birçok şiir ve özdeyişi ezbere bilirdi; kendisinin de güzel şiirleri vardı. Hitabeti ve ses tonu düzgündü. Karakter olarak duygulu bir yapıya sahipti. Maskarası İbn Ebû Meryem'in şaka ve nükteleriyle güler, bazen bir şiirin veya yaptığı bir hatanın etkisiyle uzun zaman mahzun olur ve ağlardı. Câhiz onun karakterini anlatırken başkalarında görülmeyecek şekilde şaka ve ciddiyeti bir arada sergilediğini söyler.
İslami ilimlerin gelişmesinin yanı sıra Süryanice, Grekçe ve Sanskritçe birçok eser Arapça'ya çevrildi. Bizans ve diğer ele geçirdiği bölgelerdeki kitapları da Arapça'ya çevirmeleri için bazı isimleri görevlendirdi.
Harun Reşid devrinde nüfusu 1 milyonu aşan Bağdat, Dicle nehrinin iki yakasına kurulmuş halifeye ve Bermekiler'e ait pek çok saray ve köşklerle dünyanın en güzel şehirlerinden biri haline geldi.
AA