Abdülaziz'i kim öldürdü?
Osmanlı Devleti 32. hükümdarı Sultan Abdülaziz'in tahttan indirildikten birkaç gün sonra odasında ölü olarak bulunması ve ardından akıllarda oluşan 'intihar mı cinayet mi?' soruları Osmanlı tarihinin üzeri örtülmüş sır olaylarından biri.

Oluşturma Tarihi: 2017-12-01 22:48:05

Güncelleme Tarihi: 2017-12-01 22:48:05

Kardeşi Abdülmecid'in ölümü üzerine, 31 yaşında iken tahta geçen Sultan Abdülaziz 1876 yılında bir darbe ile tahttan indirilmiş, 4 gün sonra ise gözaltında tutulduğu yerde ölü olarak bulunmuştu.

ABDÜLAZİZ NASIL "HAL" EDİLDİ

Hüseyin Avni, Mithat, Rüştü ve Süleyman Paşalar tarafından bu darbenin 30 Mayıs 1876 Salı sabah saat 4.30 civarlarında yapılması kararlaştırılmıştı.

Hüseyin Avni Paşa önceden, talim için Suriye'den getirttiği askerlerin, kışlalarda yer açılana kadar saray bahçesinde kalması için sultandan izin almıştı. Süleyman Paşa, hal' gecesi bu askerler ile 300 Harbiye talebesine, padişaha bir suikast yapılmak istendiğini, yarın bu hususta erkenden tedbir alınacağını, verilecek emirlere aynen riâyet etmeleri gerektiğini, kimsenin giriş-çıkışına müsaade etmemelerini ve bunun padişahın emri olduğunu söylemişti.

İşte bu askerler gece saat dört civarında uyandırıldılar ve Harbiye talebeleri ile birlikte sarayı kuşattılar. Dünyanın en büyük ve modern harp gemileri ve zırhlılarından oluşan donanma, zaten geceleyin Dolmabahçe açıklarına demirlemişti.

Hal'in esas tertipçileri de geceden beri Kuzguncuk'ta Hüseyin Avni Paşa'nın yalısında, dürbünlerle sarayı gözetlerken Sultan Abdülaziz Han bu sırada ibadet ve istirahattaydı…

Her şey planlanmış ve saray karadan ve denizden ablukaya alınmış, hal‘ kararı Dârüssaâde Ağası Cevher Ağa vasıtasıyla Pertevniyal Vâlide Sultan'a bildirilmişti.

Vâlide Sultan, derhal oğlunun odasına çıkıp onu uyandırdı. Ama hal'i oğluna doğrudan söylemeye cesaret edemiyordu. Tam bu esnada top sesleri duyulmaya başlamıştı. Sultan Abdülaziz Han, büyük bir teessürle:

“Bunlar Sultan Murad'ın cülûs toplarıdır vâlide. Beni amcam Sultan Selim Han'a döndürdüler ve bu işi Avni Paşa yapmıştır. Zannederim Rüştü ile Ahmed Paşa da bu işte birliktir. Cenâb-ı Hakk'ın takdiri böyle imiş” diyerek hızla giyindi.

Sultan Abdülaziz Han ve yakınları hemen sarayın rıhtımına indirildiler ve Topkapı'ya götürülmek üzere burada kendilerini bekleyen kayıklara bindirildiler.

DARBEDE VE ABDÜLAZİZ'İN ÖLÜMÜNDE İNGİLİZ MASONLARININ PARMAĞI 

İstanbul'daki Prodos Mason Locası üzerinden uluslararası bir boyutu da bulunmaktadır. Meşruti bir monarşi ve anayasaya dayalı parlamenter bir sistemi arzulayan cuntacıların bu emellerini İngiltere kendi çıkarları açısından daha avantajlı gördüğü için Sultan Abdülaziz'in muhaliflerine destek verdi. Bunun yanında Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'nın Rusya'ya yakınlığı da İngilizleri rahatsız eden unsurlardan biriydi. Bu sebeple İmparatorluğun yönetimini kontrol edebilmek amacıyla İngiltere ve Mason locaları meşrutiyet taraftarlarını desteklemiş, hatta Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesi ve öldürülmesinde doğrudan rol oynamışlardı.

CİNAYET GECESİ

Ortaköy'de Çırağan Sarayı yanında bulunan Fer'iye Sarayı'nda gayet sıkı bir şekilde gözaltına alınan Abdülaziz'in  hizmetine Cezâyirli Mustafa Pehlivan, Yozgatlı Mustafa Çavuş ve Boyabatlı Hacı Mehmed  adlarında üç hizmetçinin tayin edildi.

Bu üçü, cinayet günü sabah erkenden Fahri Bey tarafından gizlice saraya sokulmuşlardı. Binbaşı Necib ve Binbaşı Ali Beyler de gelmişti. Reyhan ve Rakım Ağalar odanın kapısı önünde, kimsenin sokulmaması için nöbetçi bırakıldılar. Böylece katil heyeti sekiz kişi oldu. Bu altı kişi, sessizce Sultan Abdülaziz Han'ın odasının önüne geldiler ve içeri girdiler. Çok hızlı hareket eden kâtiller, Sultan Abdülaziz Han'ın üzerine atıldılar. Bir mücadele yaşandı. Bu mücadelede padişah zaman zaman ellerinden kurtulmayı başardı. Fakat daha sonra padişahı ellerine geçirdiler ve bilek damarlarını kestiler. Sultan tamamen bitkinleşince de olduğu gibi bırakıp her biri bir yere savuştular.

Ardından da önceden ayarlandığı gibi, hizmetçi ve küçük memurlardan birkaçı hemen feryada başladılar. Bu feryadlar üzerine odanın kapısı kırıldı ve Sultan Abdülaziz Han, bir şilteye sarılarak çok hızlı bir şekilde karakola götürüldü. Bu acelenin asıl sebebi, padişahı katlettikleri sırada yaşanan boğuşma izlerini göstermemek ve muhtemel delilleri ortadan kaldırmaktı.

Sultan Abdülaziz Han'ın katli esnasında, sarayda bulunan şehzâdeler ve diğer saray erkânının kapılarına nöbetçiler dikilmiş, odalarından çıkmalarına asla müsaade edilmemişti.

Karakola nakledilen padişah hâlâ hayattayken muayene ve rapor için gelen doktorlardan bazıları padişahın vücudunu etraflıca incelemek istedikleri vakit, Hüseyin Avni Paşa: “Bu, bir padişahın cesedidir. Onun için size her tarafını açıp gösteremem” diyerek isteklerine mâni oldu. Sultan Abdülaziz'in intihar ettiğinin duyurulmasına ve resmi kaynaklara da bu şekilde geçmesine  rağmen küçük bir makasla iki bileğini birden kesmesinin imkansız olacağı fikri cinayete kurban gideceği dedikodularını da beraberinde getirdi.

SUİKAST SONRASI SARAYIN YAĞMALANMASI 

Cunta cinayetin ardından Abdülaziz'in mal varlığı dışında padişahın annesi, eşleri ve bütün harem halkının mücevherleri ve kıymetli eşyalarına da el koydu. Paraların hazineye devrine dair komisyon tarafından bir karar alındı. Elde edilen servet de V. Murad'ın borçları için kullanıldı. Mücevherler ise, satılmak üzere, Hiristaki isminde bir Rum sarrafa teslim edilmiş ve Paris'te daha pahalı satılır diyerek oraya gönderilmiş ancak, Hiristaki Efendi bir daha geri dönmemiştir.