Türklerin yurt edindiği Anadolu topraklarında yerleşim çok eski döneme dayanıyor. Ekonomik, sosyal ve kültürel yönden farklı gelişimler gösteren milletler yaşam kalıplarını bölgeye taşırken insanlık adına eserler de ortaya koymuşlardır.
Anadolu'ya ilk yerleşimler ise medeniyetin hangi bölgelerde ve ne şekilde sirayet ettiğinin göstergesi:
Çatalhöyük: Daha çok Anadolu'nun güneyinde yoğunlaşmış bulunan Erken Neolitik Çağ höyüklerinden en ünlüsü Konya sınırları içindeki Çatalhöyük'tür. Çatalhöyük 450 x 275 m boyutlarında ve 17 m yüksekliğinde olup birbirini takip eden 14 yapı katından oluşmaktadır. Yapılan kıyaslamalara göre, M.Ö. 7024-6449 yılları arasına tarihlenen Çatalhöyük'ün binden fazla
konuta sahip olduğu ve 5-10 bin kişilik bir nüfus barındırdığı hesaplanmıştır.
Prof. Dr Abdulhaluk Mehmet Çay'ın "Türklerden Önce Anadolu" isimli çalışmasında önemli bilgiler yer alıyor. Buna göre; Çatalhöyük'ün ilk sakinleri, eski mağara döneminin avcılarına benzer şekilde, avcılık ve bereketle ilgili olarak yaşadıkları mekânların iç duvarlarına resimler yapmaktaydılar.Elde edilen bulgulara göre Çatalhöyük'te önceleri pişmiş topraktan çanak, çömlek ve eşya yapımı tespit edilememiştir. Kaplar daha çok ahşaptan yapılmış ya da sazlardan sepetler
örülmüş olup sayıları çok az olan taş kaplar lüks eşya niteliğindedir. Çatalhöyük'te X. yapı katından itibaren bakır ve kurşundan, boncuk, yüzük, iğne ve bız yapımı tespit edilebilmiştir. Bakır ve kurşun madenleri bilinmekte ve kullanılmaktadır.
Bitişik konutlu yerleşim düzeni
Aşıklıhöyük: Aksaray'ın 25 km güneydoğusunda ve Melendiz Çayı'nın kıyısında yer alan Aşıklıhöyük yaklaşık 230 m çapında ve 8 m yüksekliğindedir.Burada yapılan kazılar sonucu elde edilen bilgilere göre bu höyükteki konutlar genelde bitişik
düzenlidir. Aralarında bazen avluların da yer aldığı mahalleler şeklinde oluşmuştur. Tamamen kerpiçten oluşan bir, iki veya üç odalı dörtgen mekânlı yapılar, düz damlıdır olup kapıları yoktur. Evlere damda bırakılan bir açıklıkta girilmekte, avlular ve damlar ise günlük işlerde kullanılmaktadır.
Aşıklıhöyük'ün ilk sakinlerinin gıdalarının büyük bir bölümünü koyun ve keçi ile o dönemde henüz evcilleştirilmemiş olan sığır ve domuz eti teşkil etmektedir. Tarımı henüz bilmeyen bu toplum genelde yabanî yemişleri ve bitkisel yiyecekleri toplama suretiyle elde edebilmekte idiler
9 kent üst üste kurulmuş
Truva (Troia): Çanakkale'nin yaklaşık 25 km güneybatısındaki Hisarlık Tepesi üzerine kurulmuş olan höyük 20 m yüksekliğinde, 200 x 150 m boyutlarında olup 46 yapı katından oluşan 9 kentin üst üste kurulmasıyla oluşmuştur.
Truva'nın kuruluşu M.Ö. 3000 yıllarına kadar indirilmektedir. Şehirde taş temelli, kerpiç duvarlı, salonu olan evler ortaya çıkarılmıştır. Evlerde mergaron adı verilen ocaklar bulunmakta idi. Ayrıca kırmızı ve siyah boyalı vazolar, tunç ve altından yapılmış süs eşyaları da bulunmuştur.
Asurlu tüccarların pazar yeri
Boğazköy: Hitit başkenti Hattuşa (Boğazköy) Çorum ilinin Boğazkale ilçesindedir. Kentin tarihsel geçmişi M.Ö. VI. binyıla kadar uzanır. Sürekli yerleşim ise M.Ö. III. binyılın sonlarından itibaren başlamıştır. M.Ö. XIX. yüzyılda Hattuş adıyla, içinde Asurlu tüccarların da yaşadığı bir pazar yeri ve beylik merkeziydi. M.Ö. XVII. yüzyılın ortalarına doğru yakılıp yıkılan bu kent çok geçmeden Hattuşa adıyla yeniden kuruldu ise de M.Ö. 1180 yıllarından sonra
önemini tamamen yitirdi. M.Ö. XII/XI. yüzyılda Büyükkaya'da küçük bir Demir Çağ yerleşmesi kuruldu ve burası M.Ö. IX.-VIII. yüzyıllarda giderek büyüyerek bir Frig kalesine dönüşmüştür.
Hitit mimarlığında resmî yapıların duvarlarında çoğu kez kesme taş bloklardan yararlanılmıştı. Birbirine son derece usta geçmelerle kenetlenen bu bloklar üzerinde de, güneşte kurutulmuş kerpiçler, sıralar hâlinde yerleştiriliyordu.