Animasyon filmlerinin 'tarihi çizgisi'
Animasyonun ilk örnekleri resimleri hareket ediyormuş gibi gösteren bazı oyuncaklar şeklinde 19. yüzyılın başlarında görülür. Türkiye'de canlandırma sinemasının ilk denemeleri 1948-49 yılları arasında Vedat Ar'ın yöneticiliğini yaptığı bir kursla başlar

Oluşturma Tarihi: 2021-06-06 22:09:16

Güncelleme Tarihi: 2021-06-06 22:09:16

Animasyon, yaklaşık 100-150 yıllık geçmişe sahip. Günümüz sinemasının en vazgeçilmez öğelerinden biri olan "Ani masyon" bir başka deyişle "Canlandırma Sineması"; resim ya da nesnelerin hareketli ve canlı oldukları yanılsamasını uyandıracak biçimde düzenlenmesi işlemidir. Animasyonun yaratıcılarından Norman Mc Laren, animasyonu; hareket eden çizimlerin değil, çizilenlerin hareketi sanatı olarak tanımlamıştır. Mc Larerı'e göre; her iki kare arasında ne olduğu, karenin üzerinde ne olduğundan çok daha önemlidir. Bu yüzden animasyon, "kareler arasında (yer alan) görünmeyen aralıklar oluşturma sanatıdır."

Animasyon Tarihi, Teknikleri ve Türkiye'deki Yansımaları baylıklı çalışmaya imza atan Filiz Şenler animasyonla ilgili sürece dikkati çekiyor:

Animasyonun ilk örnekleri

Animasyonun ilk örnekleri resimleri hareket ediyormuş gibi gösteren bazı oyuncaklar şeklinde 19. yüzyılın başlarında görülür. Bunlardan en eskisi, "Thaumatrope" adı verilen oldukça basit bir oyuncaktı. Bu oyuncak, iki yüzünde birer resim olan, yanlarından iplere bağlı bir diskti ve ipler parmakların arasında çevrildiği zaman bu iki resim birbirinin ardı sıra gözün önünden geçerek hareket eden tek bir resimmiş gibi görünmekteydi...1928- i938 yılları arasında çizgi film bir sinema eğlence aracı olarak olağanüstü bir gelişim gösterir.

Walt Disney öne çıkıyor

Animasyonun 1O yıl gibi kısa bir sürede sinemaya taşınarak sesli filmlerin üretilmeye başlamasıyla, Walt Disney yapımı filmler öne çıkar. Masal kahramanlarının sinemadaki yerini, animasyonlar almıştır: Bu filmler arasında 1928 "Micky Mouse", "Donald Duck", "Silly Symphonies" ve ilk sesli çizgi film "Steamboat Willie" sayılabilir. Renkli ve kısa filmler dalında Oscar kazanan ilk film "Flowers and Trees" ve ilk uzun metrajlı film olan "Snow White and the Seven Dwarfs" bu dönemin diğer filmlerindendir.

Jurassic Park örneği

Dijital animasyon cell animasyonun bir uzantısı olarak günümüzün en önemli animasyon yöntemi. Bilgisayarla canlandırmanın son derece ayrıntılı işlemleri temelde canlandırma sineması ile aynı ilkelere dayanır. Animatör her şeyden önce arzu edilen modelin bir şeklini yapar. Çizilen model genellikle bilgisayar ekranında telden bir iskeleti andıran poligon ağlarından oluşmuş üç boyutlu nesne şeklindedir. Stephen Spielberg'in "Jurassic Park"'ı ve "Death Becomes Her"ı bu yöntemin ilk örnekleridir. 1980'li yılların ortasından itibaren Walt Disney'den de aldığı destekle dijital animasyon endüstrisinin içerisine giren P.I.X.A.R. bu alanda devrim sayılabilecek projelerin altına imza atmıştır.

Türkiye'deki ilk denemeleri

Türkiye'de canlandırma sinemasının ilk denemeleri 1948-49 yılları arasında Vedat Ar'ın yöneticiliğini yaptığı bir kursla başlar. Kursa, Semih Balcıoğlu ve Eflatun Nuri'de katılılır. Fakat kurs bazı nedenlerle film yapımına geçilemeden dağılır. Aynı yıllarda Yüksel Ünsal'ın yönetiminde "Evvel Zaman İçinde" ve "Nasrettin Hoca" filmleri yapılır. Ancak ne yazık ki filmlerin bazı kısımları Iabaratuar işlemleri için gönderildiği ABD'de kaybolur Daha sonra Vedat Ar "Filmar'' adlı bir stüdyo kurmuş ve buradabir yandan 2-3 dakikalık canlandırma filmleri üretirken, diğer yandan da değişik biçim araştırmaları yapmıştır.

Evliya Çeyebi ve Karagöz tiplemeleri

Canlandırma filmi üretimine katkıda bulunmuş diğer kuruluşlar arasında Radar Reklam ve Kare Reklam sayılabilir. Kare Reklam'ı Ali Ulvi başta olmak üzere çeşitli karikatüristler bir araya gelerek kurmuşlar fakat bu stüdyo daha sonra dağılmıştır. Karikatür Reklam ise yerini bir takım değişikliklerle Stüdyo Çizgi'ye bırakır. Stüdyo Çizgi'de; Yalçın Çetin "Evliya Çelebi" ve "Karagöz" gibi tiplerini gerçekleştirmiştir.

1960'lı yıllara doğru
Türkiye'de canlandırma filmi yapan ve aynı zamanda belli bir düzeyin üstünde ürün vermiş, tanınmış sanatçılarımızdan Oğuz Aral 1960'lı yılların başında çizgi film çalışmalarına başlar. O yıllarda çok sayıda karikatür çizeri
işsiz kalır. Fakat reklam ve sinema endüstrisi büyük bir canlılık yaşar. O dönemde henüz emekleme aşamasında olan reklam sektöründe çizgi film (canlandırma sineması), izleyicilerin ilgisini çekeceği düşüncesiyle önemsenrnektedir ama bu işi profesyonelolarak bilen yoktu. Oğuz Aral, Tekin Aral. Yalçın Çetin ve Erim Gözen gibi sanatçılar çizgi film tekniği konusunda hiçbir deneyimleri olmamasına rağmen, kısa sürede sinema için hazırladılar. Oğuz Aral "Çizgide Mizah" döneminde iyiden iyiye sessizleşen ve sözün asla yer almadığı katon biçimine; söz, ses ve hareketi getirdi.