Aslında Sol'un Sansürlediği, Uzak Durduğu Bir İsim: Sabahattin Ali
Edebiyatçı-yazar Kamil Yeşil, “Aslında Sol'un Sansürlediği, Uzak Durduğu Bir İsim: Sabahattin Ali” başlıklı yazısında, sol kesimin uzun yıllar Sabahattin Ali’ye uyguladığı sansürü yazdı.

Oluşturma Tarihi: 2017-10-06 22:38:54

Güncelleme Tarihi: 2017-10-06 22:38:54

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Edebiyatçı-yazar Kamil Yeşil, "baskıcı ve sansürcü" olarak sağ kesimin bilinmesine rağmen uzun yıllar sol kesimin ve sol hükümetlerin Milli Eğitim Bakanlıklarınca komünist yazar Sabahattin Ali'ye sansür uygulandığını yazdı. Dunyabulteni sitesinde yayımlanan yazıda Yeşil, Sabahattin Ali'nin vefatı sonrası serencamını anlattı. İşte o yazı:

 

2016 Ekim'inin ortalarında bir özel televizyon programında, Madonna karışıklığı yaşandı. Konu, bir kadın oyuncunun, Sabahattin Ali'nin ‘Kürk Mantolu Madonna' kitabının uyarlaması olan bir filmde rol alacak olması idi. Eserin ismi zikredilince, program sunucusu, kitapta anlatılan karakteri müzisyen Amerikalı Madonna zanneder ve şu mealde konuşur: “Kitaplar filme uyarlanınca ben sevmiyorum. Ama burada Madonna'nın hayatı da enteresan olabilir bizim için. Yani aşkları, ilişkileri filan.”

Bu sırada diğer bir konuk araya girerek kitabın 1943 yılında basıldığını hatırlatır. Kürk Mantolu Madonna'yı şarkıcı Madonna zanneden programcı şaşırarak “Aa, Madonna var mıydı o yıllarda?” diye sorar.

O ay içinde, bu olay internette en çok tartışılan konulardan biri oldu. Sunucunun bilgisizliği eleştirildi. Popüler bir televizyon programcısının bir yanlışlığından Türk kamuoyu şöyle bir sonuca vardı: “Birçok ünlü kişi, sadece fiziki özellikleri ile toplumda markalaşıyor ve saygınlık kazanıyor. Şöhret; bir makyaj, bir maske. Makyaj silindiğinde, maske çıkarıldığında bilgisizlik, ilgisizlik diz boyu kendini gösteriyor. Bu husus mankenler, sinema sanatçıları, futbolcular, şarkıcılar, türkücülerle sınırlı değil; önemli siyasi mevkileri işgal edenler, köşe yazarları, üniversiteyi temsil edenler içinde de bu bağlamda adı anılacak çok insan var.”

Bahse konu olan programcı, daha sonraki bir açıklamasında Sabahattin Ali'nin eserlerini okuduğunu, aradan kırk yıla yakın bir zaman geçtiği için unuttuğunu söyledi. Okumamış da olabilirdi. Bu bir suç değil. Çeşitliliğin çoğaldığı günümüzde, edebiyat dünyasında da birçok kişi, birçok ünlü ve de önemli yazarı, şairi okumamış olabilir.

DERS KİTABIMIZDA BİR HİKÂYESİ YOKTU

Soru şu: Sabahattin Ali'yi kırk yıl önce okuyan kişiler, acaba bu isme nasıl vakıf olmuş da eserini okumuşlardır?

Bu sorunun cevabı değişkendir ve yaklaşık olarak şöyledir:

Bir kişi tavsiye etmiştir.

Birinin elinde görmüştür.

Basında tartışılmış, eser yasaklanmıştır. Yasak da kışkırtıcı olduğundan insanlar kitabı bulup okumuştur.

İdeolojik yakınlık vardır.

Edebiyat dünyasına yakın ve yatkın kişileri bu bağlamda saymıyoruz.

Dikkat edilirse bir tesadüfilik söz konusu. Oysa en azından ortaokul, lise ve hatta üniversite tahsili almış kişilerin şöyle bir cevap vermesi beklenir: “Ders kitabımızda bir hikayesi, romanından bir bölüm, bir şiiri veya yazısı vardı. İsmi oradan aklımda kaldı. Diğer eserlerini merak ettim. Öğretmenimiz tavsiye etti. Sınıf kitaplığında, kütüphanede eserleri vardı. Alıp okudum.”

Böyle bir cevap verilemez ve bizler de bu tür bir cevap duymayız. Çünkü, 2004 yılı 100 Temel Eser listesi ve 2005 Türk Edebiyatı programına kadar Sabahattin Ali resmî olarak tavsiye edilen, metinleri ders kitaplarında yer alan bir yazar değildir.

DERS KİTAPLARINDA YER VERİLMEDİĞİ GİBİ SINAVLARDA DA SORULMADI

Bu yazıyı yazmazdan önce yaklaşık kırk (40) tane Türkçe ders kitabı ve elli (50) küsur Türk Dili ve Edebiyatı ders kitabı inceledim. Erol Öz, Sevim Öz, Saffet Aykun, İlhan İleri, Abdullah Birkan, Recep Gökyayla, Kadir Özdamar, Mehmet Kara, Mustafa Kurt, Mustafa İsen, Leyla Karahan, Kâmil Akarsu, H. Fethi Gözler, Sevgi Gökdemir, Ayvaz Gökdemir, Beşir Göğüş, Haydar Ediskun, Ali Çiçekli, Emin Özdemir, Kemal Demiray, Mehmet Ali Külekçi, Hamit Kemal, Cemal Kurnaz, Alaattin Karaca, Nurettin Albayrak, Mahir Ünlü, Ömer Özcan, Özdemir Sarıca, Melahat Koyuncu, Mustafa Koyuncu, Sabiha Sönmez, Mehmet İlter, Abdurrahman Nisari (Cevdet Kudret), Osman Çeviksoy, Ethem Baran, Sakin Öner, Faruk Öztürk, Mustafa Nihat Özön, Celal Demir, A. Fuat Bilkan, Musa Çiftçi, Himmet Biray, Ali Torun, İhsan Yaşar Balkır, Rasim Şimşek, Raif Özben, Asım Bezirci, Nalan Göker, Şerif Aktaş, Osman Gündüz, Yakup Çelik, Kemal Yavuz, Nurer Uğurlu, Kemal Garipoğlu, Mehmet Kaplan gibi yazarlar ve akademisyenler tarafından kaleme alınan bu kitaplarda Sabahattin Ali'den herhangi bir öykü, romanından bir bölüm, şiirinden bir örnek olmadığı gibi; Sabahattin Ali'nin adı bile geçmiyor.

Ders kitaplarında yer almayan bir yazar, doğal olarak devlet tarafından yapılan sınavlarda da yer almayacaktır. Nitekim yer almamıştır.

2008'DE MÜFREDATA GİRDİ

Ta ki 2008 yılına gelinceye kadar. Şerif Aktaş, Sevilay Keleş, Serap Saydım, Mustafa Karaşahin ve Kâmil Yeşil'den oluşan komisyon tarafından hazırlanan ve 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Edebiyatı Programına göre MEB bir komisyon oluşturmuş ve bu komisyon, tarihte ilk kez Sabahattin Ali'nin “Asfalt Yol” hikâyesini 12. Sınıf Türk Edebiyatı ders kitabına almıştır. 2008'den bu yana Sabahattin Ali, müfredat gereği okutulan bir yazar olduğu gibi kimseleri memnun etmeyen “100 Temel Eser” listesinde Kuyucaklı Yusuf ile öğrencilere tavsiye edilen bir yazardır.

SABAHATTİN ALİ'NİN ESERLERİNDEN ÇOK FİKİRLERİNİN TARTIŞILMIŞ OLMASI

Acaba Sabahattin Ali'nin üzerindeki bu ölü toprağının sebebi nedir diye sorduğumuzda karşımıza onun komünist oluşu ve bu bağlamda Nihal Atsız'a açtığı hakaret davası çıkıyor. Bilindiği gibi Sabahattin Ali, 1945'te Maarif Bakanlığının emrine alınır ve bu olay Nihal Atsız tarafından Hasan Âli Yücel'in komünistleri himaye etmesi olarak ilan edilir. Bu yazıda Atsız, Sabahattin Ali'ye “vatan haini” damgası vurur. Atsız, daha önce Ali'nin eserlerini tenkit etmişse de Sabahattin Ali bu tenkitleri hakaret olarak görmemiştir. Ancak söz vatan hainliğine gelince hem kendisi hem de komünistleri himaye ettiği iddia edilen siyaset adamı Yücel, bunu mahkemeye taşır.

Hasan Âli Yücel tarafından yayımlanan edebiyat ve düşünce dünyamız için ayrı; hukuk tarihimiz için ise apayrı bir kıymeti haiz olan bu süreç, Yücel tarafından “Dâvam” ve “Dâvalar ve Neticeleri” ile kayda geçirilmiştir ki bu günlerde bu eserlere edebiyat tarihi, düşünce tarihi, hukuk tarihi bakımından tekrar bakılsa iyi olur. Sabahattin Ali'nin eserlerinden çok fikirlerinin tartışılmış olması, onu edebiyat dünyasından çıkarıp siyaset dünyasına mal etmişe benziyor ki onun eserlerinin üzerindeki ölü toprağı buna bağlanabilir. Bu, sadece sağ-muhafazakâr hükûmetler zamanında değil, solun tek başına ve koalisyon olarak iktidar olduğu dönemlerde de devam etmiş bir “yasak”, bir duyarsızlık, bir uzak duruştur.

Bu ilgisizliği, yazarın komünistliği ile açıklamak kolaycılık olur. Eğer yazarın komünistliğine takılırsak; yetmişli yılların dili ile “muhafazakâr-sağcı-milliyetçi” kimlik ile etiketlenen Mustafa Kutlu'nun Sabahattin Ali hakkında müstakil bir çalışma yapıp yayımlamasını izah edemeyiz. Yine diyelim ki sağ ve muhafazakâr kesim, Sabahattin Ali “komünist” olduğu için; Kemalist devlet yöneticileri tarafından da resmi ideolojinin kurucusu M. Kemal'e hakaret eden bir şiir yazdığı için affedilmedi. (S. Ali, Hikmet Bayur'a “eski düşüncelerinden vazgeçtiğini göstermek amacıyla” “Benim Aşkım” adlı bir şiir yazmış ve Varlık dergisinde yayımlamıştır.) Diyelim ki S. Ali'nin öldürülmesinde, zamanın CHP'sinin dahli olduğu kanaati de bunda etkili oldu. Pekiyi, Türk öyküsü ve romanını esas alan ve yakın dönemde yazılıp yayımlanmış aşağıdaki eserlerde de Sabahattin Ali'den neden bahis yok?

Doğan Hızlan, Yazılı İlişkiler; Yaşar Nabi, Edebiyat Dünyamız; Oktay Akbal, Konumuz Edebiyat; Atilla Özkırımlı, Öykülerle Romanlarda Yaşamak; Selim İleri, Çağdaşlık Sorunları; Emin Özdemir, Okuma Sanatı; Şara Sayın, Metinlerle Söyleşi; Abdullah Kaygı, Edebiyat ve Varlık; Akşit Göktürk, Okuma Uğraşı; Hilmi Yavuz, Roman Kuramı ve Türk Romanı; Seyit Kemal Karaalioğlu, Özetli ve Örnekli Türk Romanları; Haldun Taner, Portreler.

Solun her türlüsü (Kemalist sol, liberal sol, sosyalist sol) niçin bu mesafeyi kapatmamıştır? Hem de kültürel iktidar olmalarına rağmen?

ASLINDA SOLUN SANSÜRLEDİĞİ, ÖNEMSEMEDİĞİ, UZAK DURDUĞU BİR YAZAR

‘Sabahattin Ali, Türk dili ve edebiyatı kitabına alınamazdı, çünkü programda yoktu' denilebilir. Ancak Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı ile ilgili bilgi sayfalarında ismi geçebilirdi; özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nı elinde bulunduran “sol hükûmetler” zamanında Türkçe ders kitaplarına Serbest Okuma Parçası olarak bir metni alınabilirdi ve kimse de bir şey diyemezdi. Görüyoruz ki Sabahattin Ali aslında sağın değil; solun sansürlediği, önemsemediği, uzak durduğu bir yazardır. Birçok ansiklopedide, seçkide, romanımız ve hikâyemizi konu olan birçok kitapta Sabahattin Ali'ye özel olarak yer verilmemiştir ki yukarıda bunlardan bazılarını örnekledik. Burada, Sabahattin Ali'den bahseden sol eserlerde onun hikâye ve romanlarının zayıf bulunduğunu da hatırlatmak gerekir.

Bir hakkı teslim etmek bakımından burada hatırlatmalıyız ki Sabahattin Ali'yi gündemde tutan ve ona zihinlerde bir yer açan etkinlik, müzikten gelmiştir. Şairliği zayıf bulunsa da müzisyenler Sabahattin Ali'den seçerek besteledikleri ve etkileyici sesleri ile havalandırdıkları “Benim meskenim dağlardır”, “Leylim Ley” ve “Aldırma Gönül” olarak bilinen şarkılarla ona hayat vermişlerdir. Bu bağlamda İslami kesimin hâlâ bu açığı kapatamadığı da belirtilmelidir.

AK PARTİ İKTİDARI TEŞEKKÜRÜ HAK ETTİ AMA…

Genel kanı şudur: Sağ tutucudur, sanat ve kültürden uzaktır, kendilerinden başka yazar, şair ve sanatçılara yasak koyar, sansürcü bir zihniyettir.

Sol kesimin uydurduğu, sonra da kendilerinin inandığı bir şehir efsanesidir bu.

O Sabahattin Ali ki üstad Necip Fazıl'ın çıkardığı Ağaç dergisinin yazarlarındandır. O Sabahattin Ali ki Hareket dergisi yazarlarından Mustafa Kutlu tarafından İslami kesime önemli bir hikâyeci olarak takdim edilmiştir.

Başta Nazım Hikmet olmak üzere Sabahattin Ali, Sadri Ertem, Rıfat Ilgaz, Kemal Tahir gibi öncü komünist yazarlar ve 1960 sonrasının Marksistleri için ders kitaplarına giriş 2005 yılına kadar mümkün olmamıştır. Ne zaman ki Ak Parti iktidar olmuş ve öğretim programları yenilenmiş; bu isimlere ait metinler, teorik bilgilerle orta öğretim öğrencilerinin huzuruna getirilmiştir. Artık günümüz öğrencileri için “okulda duymadım, ders kitabımızda yoktu” gibi bir mazeret yok.

Sabahattin Ali'nin yakınları, edebiyat kamusu, sol ve Ali'nin önemli bir yazar olduğu kanısında olanlar, meseleye ideolojik olarak bakıyor olmalılar ki Ak Parti iktidarı bu kapsayıcı programı hazırlamakla teşekkürü hak etmiş ve fakat bu borç hâlâ ödenmemiştir.