Kahramanlık dizelerinin en önemli kavramı atlardır. Köroğlu, Dadaloğlu ve Karacaoğlan kahramanlık hikayelerini mısralarına yansıtırken "ata olan ilgilerini" her defasında dile getirmişlerdir.
Türk edebiyatının önemli isimleri de yaşamlarında ata ilgilerini gizlemezken mısralarında da sıkça yer vermişler hatta bu durum bağımlılık halini bile almıştır...
Yarış atına Ümit Yaşar Oğuzcan'ın adı verilince...
Edebiyatımızın önemli isimlerinden Ümit Yaşar Oğuzcan şiirlerinde atlardan ve çok sık ziyaret ettiği Veliefendi Hipodromu'ndan bahsetmektedir. Oğuzcan, atçılık ve yarışçılık camiası tarafından son derece sevilip ve sayılmaktadır. Merhum TJK Başkanı Sadun Atığ ile arası çok iyi olan Oğuzcan başkanın çiftliğine giderek tayları sever ve uzun atçılık sohbetlerine katılır atlar için yazdığı şiirlerini seslendirirdi.
1969'da merhum başkan ile onun İzmit'teki çiftliğine giden şairden, Sadun Atığ taylara isim koymasını ister. Son kalan taya da yine başkanın ricasıyla kendi adının verilmesini ister. Dönerken aklına gelir ve kendi kendine Eyvah! der “Sadun Atığ'ın Ümit Yaşar'ı 56 kg ve binicisi Ekrem Kurt” denecek….
Necip Fazıl ve nal sesleri
Necip Fazıl Kısakürek; her zaman yarışlara ve atlara özel ilgi gösterenlerden. At'a Senfoni adlı kitabıyla, Atçılık Camiası'nda da tanınmıştüır. Kitap 1958 senesinde yazılmış ve ilk defa Türkiye Jokey Kulübü tarafından bastırılmıştır.
Necip Fazıl, bahise girmeyi ve oyun oynamayı sevmekle birlikte, atların koşarken çıkardığı nal seslerini şiirin mısralarına benzetmiştir. At'a olan sevgisini, “dokuz yaşında ata bindim ve yalan olmasın, bir daha inmedim.” diye belirten Necip Fazıl, belki de sahasında başka bir örneği bulunmayan eserinde, tarihi, felsefesi ve bütün estetiğiyle At'ı anlatmıştır.
İşte Türk edebiyatında "atı" konu edinen önemli şairler ve ilgili mısraları:
Sezai Karakoç:
“Bir kaza kurşunu bulur her yerde
Süvarisiz şaha kalkan atları...”
Bir başka şiirinde Karakoç: “Kuş yumurtasından çıkan insanlar / Ahırda bir ata eyer vuruyor” diyor.
Artık ben gideceğim, ata eyer vuruyorlar.
Hatıralarımı birer birer yakacağım.
Faruk Nafiz Çamlıbel:
“Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?”
“Ben ömrümü harcadım bu yollar tükenmedi...”
“Atları hızlı sür ki köye pek geç varmasın,
Nişanlımın gözleri yollarda kararmasın...”
Fazıl Hüsnü Dağlarca:
Büyüdüm Konya ovalarında,
Haylaz.
Erkence çifte koşuldum,
Tez yaşta indim şehre
Etmedim kimseye naz.”
Orhan Veli:
“Kır At'a nal mı dayanır?
Dağlar uykudan uyanır,
Yer gök kızıla boyanır.”
Enis Behiç Koryürek:
“İşte biz ki, tâ ezelden beri atlıyız.
Asırların göklerinde biz kanatlıyız.
Kanımızın ateşinde şimşek yarattık;
Bu şimşekle küheylana bir kırbaç attık.”
Arif Nihat Asya:
“O zafer getiren atlıların
Nalları altındanmış;
Gidişleri akına,
Gelişleri akındanmış.”
Cahit Zarifoğlu:
karışık bir iç deniz bunalımı
zafersiz bir kalyonda
ölümün her anki hatırasından uzak
insanı her halinden tanıyan
sakat bir ölü atlar alıcısı
Necip Fazıl Kısakürek:
işaret bekliyorum, yağız atım eyerli;
yanarım sorarlarsa ne getirdin değerli?
Köroğlu:
“Budur Kır atın durağı
Bilmez yakını ırağı
Ab-ı Kevserdir sulağı
İçip çekip gidelim.”
Dadaloğlu:
“Kalktı göç eyledi Avşar illeri,
Ağır ağır giden iller bizimdir.
Arap atlar yakın eyler ırağı,
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.”
Karacaoğlan:
“Arzularım kaldı bir arap atta;
Koyma kadir mevlam, gamda, firkatta!”