Gerek atasözleri gerekse deyimlerimizde sık sık mekan isimleri geçmekte. Belli bir bölgeyi anlatırken günlük hayatımızın içine girerek çok farklı boyutta anlamlar kazanan bu sözlerin derlenmesi ve değerlendirmesine yönelik akademik çalışmalar da devam ediyor. Genellikle üniversitelerin kültürel bölümlerinde bu tarz çalışmaların neticesinin bir kitap veya bülten kanalıyla halkla paylaşılması da halkın aydılanması adına önemli bir adım teşkil ediyor.
Türkiye sınırlarını da aşan deyimler
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi akademik çalışmalarına göre yer adlarının geçtiği atasözü ve deyimler, kaynaklarda verilen açıklama ve anlamlarıyla birlikte alfabetik olarak düzenlendi. Atasözleri ve deyimlerimizde madde başlarına göre 255 yer adı geçtiği tespit edilmiştir. Bunlardan 184'ü bugün Türkiye sınırları içerisinde; 71'i de bugün Türkiye sınırları dışında bulunmaktadır. Bunların 202'si yerleşim yeri; 53'ü de coğrafya adları.
Belli başla bölge isimlerine ait
çok kullanılan deyim ve anlamları
Aşığa Bağdat sorulmaz: Bir şeye çok istekli olan kimsenin, o şeyi elde etmedeki zorlukları hiçe saydığını anlatansöz.
Aydın çukuru, altın çukuru: Aydın ilinde arazinin çok değerli olduğunu vurgulamak için kullanılan bir söz.
Aydın yaylası, incir deryası: Aydın ilinde çok ve güzel incir yetiştiğini vurgulamak için kullanılır.
Erzurum'un soğuğu “gelin beni Gerede'de bulun.” demiş: Türkiye'nin en soğuk illerinden biri Erzurum olmakla beraber, Gerede'nin de Erzurum kadar soğuk olduğunu belirtmek için kullanılan söz.
Gez dünyayı gör Konya'yı: Dünyayı gezmiş olsa bile Konya'yı görmemiş bir kişinin eksik kalacağını anlatan söz.
Herkes gider Mersin'e ben giderim tersine: Bir işin göz göre göre ters yapıldığını, yolunda yapılmadığını anlatır.
Amasya'nın bir dağı, biri olmazsa bir dağı: Amasya'da çevrede bulunan dağların çokluğunu anlatmak için kullanılır.
Kişi ve ünvanlar kanalıyla
hayatımıza giren sözler
Kişiler ve unvanlar atasözlerimiz ve deyimlerimizde sıkça karşımıza çıkıyor ve hepsinin de birer hikayesi bulunmaktadır İşte bunlaradan günlük hayatımızda en sok rastlananlar
Yolcudur Abbas : Bu adın sahibinin abbas molla veya abbas hoca adında bir halk şairi olduğu ileri sürülmektedir. ülke ülke gezip hoş sobetiyle çok sevilen bu zata gittiği yerlerde biraz daha kalması için ısrar edilince "yok efendiler, yolcudur abbas, bağlasan da durmaz" der ve yola çıkarmış.
Koyunun olmadığı yerde keçi Abdurrahman Çelebi : (orjinalinde;koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler) abdurrahman çelebi olarak kimden bahsedildiği çok açık değil. ancak önemli din büyüklerinden bazılarının adlarının abdurrahman olması bu atasözünün ortaya çıkmasında etkili olmuş olmalıdır. 15. yy'da fatih sultan mehmet devrinde yaşamış tasavvuf büyüklerinden birinin, ondan daha sonra istanbul kadılığı ve müderrislik yapan bir zatın, beyazıd-i bestami külliyesinde kabri bulunan kişilerden birinin adının da abdurrahman çelebi olduğu görülüyor. bu ismin olgun, dindar, üstün insanlar için ortak bir kullanım kazandığı anlaşılmaktadır.
Anlat derdini Marko paşaya : Marko paşa rum asıllı bir osmanlı hekimidir. kendisi hastalarını uzun uzun, sabırla dinleyen, onlara yardım etmeye çalışan biridir.
Sarı çizmeli mehmet ağa :İzmir eşrafından biri alacak defterine borçlunun ismini mehmet ağa olarak kaydeder. borcun ödeme vaktinde uşağını gönderip mehmet efendi'yi bulmasını ister. aranan mehmet'in sarı çizmesi vardır. uşak, mehmet efendi adında sarı çizmeli birini bulup getirir ancak borcu olan bu mehmet efendi çıkmaz.
Altından çapanoğlu çıkmak : Çapanoğlu, 18-19. yüzyıllarda bozok merkez olmak üzere orta anadoluda hakimiyet kuran, osmanlı yönetiminde söz sahibi olan ve bu sebeple kendilerinden çekinilen çapanoğlu sülalesidir. hattatlıkla uğraşan çapanoğlu beylerinden biri de abdest aldığında elindeki mürekkep suya karışıp suyun rengini değiştirdiğinden çapanoğlunun abdest suyu deyimi ortaya çıkmış.
Sivrisinek neferimiz, Davutpaşa seferimiz : Osmanlı zamanında sefere çıkan askerlerin toplandığı ve davutpaşa sahrası olarak anılan yerin planını yapan zat 2. bayezit'in veziriazamı koca davut paşadır.
Dingonun Ahırı : istanbul'da atlı tramvayların ilk yıllarında tramvay idaresinin çeşitli semtlerde ahırları, beygir tavlaları varmış. atlar tramvayda çalıştırıldıktan sonra bu ahırlara teslim edilirmiş. tatavla semindeki bir tavlaya dingo lakaplı sarhoş bir rum kahya vermişler. dingo ahırda durmaz, ikide bir yakındaki meyhaneye gidermiş. tramvay sürücüleri yorgun atları bırakır, ahırda dingo'yu bulamayınca kafalarına göre at alır giderlermiş. yorgun atların da götürüldüğü olurmuş.
Kırk yıllık kani olur mu yani : Tokatlı kâni'nin hristiyan bir kıza aşık olması, kızın ondan hristiyanlığı kabul etmesini istemesi üzerine söylendiği meşhurdur. yani ise yaygın bir hristiyan ismidir.