Atatürk'ü ölümden kurtaran saatin markası
'Atatürk, göğsüne kuvvetle bir şeyin çarptığını duymuş, vücuduna bir kurşun veya şarapnel misketi isabet ettiğini anlamış fakat genç süvari mülazimine söylediği düşünceyle askerlerini şevkini bozmamak için aldırmamıştı...'

Oluşturma Tarihi: 2021-03-18 21:06:37

Güncelleme Tarihi: 2021-03-18 21:06:37

Çanakkale Muharebeleri'nin Mustafa Kemal Paşa'nın askeri kariyerinde önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Buna ilaveten Çanakkale, tarihte, Atatürk'ün yaralandığı yer olarak da iz bırakmıştır. Atatürk'ün 10 Ağustos 1915 günü Conkbayırı'ndaki çarpışmalarda bir şarapnel parçasıyla yaralanmasını bir cep saati önlemiştir. Bu saat, Atatürk tarafından Çanakkale'de birlikte görev yaptığı Alman Generali Liman von Sanders'e hediye edilmiştir. Bu saatin akıbeti konusunda tam ve sağlıklı bilgiye sahip değiliz. Von Sanders'in 1929'da ölümünden sonra saatin kime ve nasıl geçtiği tam olarak bilinmemektedir.

Mevlüt Çelebi'nin Belgi Dergisi'nde “Conkbayırı'nda Atatürk'ün Hayatını Kurtaran Saat” çalışmasında da saatin çalındığı ya da bir Amerikalıya satıldığı görüşleri kesin değildir.

Göğsünün sağ tarafına isabet ediyor

Yaralanma olayına Atatürk'ün dışında tanık olanların anlatımlarından da söz etmek gerekiyor. Mustafa Kemal Paşa'nın yaralanmasına tanıklık eden Nuri Conker de şöyle
anlatır:
“10 Ağustos (1915) günü, Atatürk, muharebeyi Conkbayırı tepesinin hemen gerisinde bulunan 8. Fırka karargâhından takip ve idare ediyordu…8. Fırka karargâhının bulunduğu yerde, yıkık bir topçu gözetleme yeri vardı. Bu gözetleme yeri, şöyle böyle bir sığınak teşkil ediyordu ama Atatürk ile maiyeti erkânından kimsenin oraya girmek aklına bile gelmiyordu. Halbuki o mevzi şiddetli bir topçu ateşine mâruzdu… Bu arada, bir şarapnel misketi Atatürk'ün göğsünün sağ tarafına isabet ederek küçük bir delik açmıştı. Yanında
bulunan emir zabiti süvari mülazimi Saim (Polatkan) bir emir telakki ederken bu küçük deliği görmüş; kumandanına:
- Vuruldunuz efendim, demişti.
Genç zabit, o vakit şu cevabı almıştı:
- Sus. Benim yaralandığım duyulursa kuvve-i maneviyenin bozulması ihtimali vardır.
Atatürk, göğsüne kuvvetle bir şeyin çarptığını duymuş, vücuduna bir kurşun veya şarapnel misketi isabet ettiğini anlamış fakat genç süvari mülazimine söylediği düşünceyle askerlerini şevkini bozmamak için aldırmamıştı. Biraz sonra, saatine bakmak istediği zaman, şarapnel misketinin saatine isabet ederek parçaladığını görmüştü. (Abidin Daver, “Nuri Conker ve Conkbayırı Muharebeleri 5”)


"Eliyle sus işareti yaptı"

Conkbayırı'nda Mustafa Kemal Bey'in yaralanmasına şahit olan 64. Alay Kumandanı Yarbay Servet Bey (Yurdatapan) olayı şöyle anlatır:
“Süngü hücumu esnasında, Conkbayırı tepesinde onun yanındaydım. Düşmanın şiddetli topçu ateşi başladıktan biraz sonra, elini birden göğsüne götürdüğünü gördüm. Heyecanımı sezen o metin asker, parmağını ağzına götürerek, başını, kaşlarını kaldırarak, bana sükût ve sükun işaret etti.” (Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam)
Türk görgü tanıklarının yanı sıra Alman kaynakları da Mustafa Kemal Bey'in yaralandığı hakkında bilgiler vermektedir. Çanakkale kara savaşlarında 9. Tümen Komutanı olarak görev yapan Hans Kannengiesser, Anafartalar Grup Kumandanı Albay Mustafa Kemal'in bizzat silaha sarıldığı çatışmalarda “göğsüne isabet eden bir şarapnel parçası, cep saatini parçaladı fakat Conkbayırı'nı temizlemede başarılı oldu” ifadesini kullanmaktadır.

Tam kalbine mi denk gelmişti?

1931'de Liseler için yazılan Tarih kitabının dördüncü cildinde şarapnel parçasının Atatürk'ü yaralaması hakkında şu bilgi verilmiştir: “Conkbayırı Muharebesinden bir
mermi parçası bu Türk kahramanının tam kalbinin üzerine gelmişti. Fakat cebindeki saate çarptığından saat parçalanmış, Türkün müstakbel hayat tarihi için büyük vazifeleri hâmil
olan Büyük Adam kurtulmuştu.”

Saati Atatürk'e kim verdi ve markası neydi?

O günün koşullarında maddi değeri büyük olan söz konusu saatin Atatürk'e kim tarafından verildiği hakkında bir mutabakat bulunmamaktadır. Atatürk ve olaya tanık
olanlar bu konuyu aydınlatacak bilgi vermemişlerdir. Mustafa Kemal Paşa ile yaptığı mülakatında Ruşen Eşref, “Paşa'nın kırılan saati Mekteb-i Harbiye'den beri sakladığı Omega
markalı kuvvetlice bir talebe saati imiş” ifadesini kullanıyor.

Bu saati bulmaya çalışan Omega firmasının yetkilisi Fazlı Balkan, saatten “ana yadigarı”
olarak bahsetmektedir. Atatürk'ün hep yanında yer alan Afetinan ise, “babasından kalma” olarak söz eder. Atatürk için manevi değeri olan bu saati kendisine kimin hediye
ettiğinden ya da miras kaldığından söz etmeyişi de dikkat çekici. Çocukluğuna ait hatıralarını fırsat buldukça yakınındakilere anlatmaktan zevk alan Atatürk, saat hakkında
herhangi bir bilgi vermemiştir. Babasına ait son derece kıymetli olacak böyle bir hatırayı, bir Alman subayına hediye etmesi de bize uzak bir ihtimal olarak görünmektedir. Bütün
bu varsayımlar bir yana, Ruşen Eşref'in verdiği bilgiyi en sağlıklı bilgi olarak kabul edecek olursak, en az 10 yıldır kullanmakta olduğu saatini Liman von Sanders'e hatıra olarak vermesi gerçeğiyle karşı karşıyayız.(dergipark.org.tr)

Peki saat nerede?

“Çanakkale'de Atatürk'ün Hayatını Kurtaran Saat. Bir fabrika saati 250 bin Frank'a almak istiyor. İzmir 15. İsviçre'deki maruf saat fabrikası, İzmir'deki mümessiline gönderdiği bir telgrafnamede, Conkbayırı'nda Atatürk'ün hayatını kurtaran saatin aslının veyafotoğrafının kimde bulunduğunu bildirene 1000 İsviçre Frank'ı vereceğini, saati de 250 binFrank'a satın alacağını bildirmiştir. Saati,General Leyman'ın ölümünden sonra bir Amerikalı almıştı.” (Son Posta, 16 Ocak 1939)

Omega'nın reklam çabası

Saati bulma çabasından sonuç alamadığı anlaşılan İsviçreli saat firması Omega, 10 Kasım 1966'da, Atatürk'ün ölüm yıldönümünde gazetelere, tepkiyle karşılanan şu ilanı
verdi:“Bir Kahramanın Hayatını Kurtaran Saat.Çanakkale'de Conkbayırı'ndaki korkunç savaşlarda yaralanan Anafartalar Cephesi Kumandanı Mustafa Kemal'in ölümden kurtulduğunu hemen herkes bilir.Fakat bir çok kimsenin bilmediği nokta bu saatin bir Omega olduğudur.”