Atatürk'ün ağız bakımına çok önem verdiği hatta cephede de diş fırçası bulundurduğu belgelerle kanıtlanmış durumda. Kurtuluş mücadelesinde yurdun dört yanında cepheden cepheye dolaşan Atatürk dişlerinden de az çekmemiş....
Atatürk, Birinci Dünya Savaşı'ndan tutun Kurtuluş Savaşı'nın hemen her cephesinde bağımsızlık mücadelese verirken elbette sağlığını da çok etkiledi. Trablusgarp sürecinde ciddi derecede gözünü kaybetme tehlikesi atlatan Atatürk'ün dişleri de bu süreçte elbette bazı sorunlar yaşadı.
Atatürk, cepheden cepheye koşarken dişleriyle ilgilenemedi. Cumhuriyetin ilanı tartışılırken bütün dişleri apseli ve ağrılıydı. Bu nedenle protez yaptırması gündeme gelmiş ve böyle bir çözüm üretilmişti.
Onuncu Yıl Nutku sırasında yeni dişleriyle
1933 yılında Onuncu yıl nutkunu hazırlarken o günleri Afet İnan'a şöyle anlatıyor: "On yıl önce bu günlerde Cumhuriyet'in ilanı konusunda partide ve mecliste tartışmalar cereyan ederken beni de davet ettiler. O heyecanlı oturumlarda söz söylemek benim aradığım işti, fakat uzun söz söyleyemedim. Cumhurbaşkanı seçildiğim vakit söylediğim nutuk da en kısa beyanlarımdan birisidir. Çünkü dişlerimi yeni çektirmiştim. Yeni yapılan dişlerim tecrübe devresinde idi. Söz söylemeye başladığım vakit ıslık gibi bir ses çıkıyor veyahut da ağzımdan düşüyordu.Bu sırada yapacak başka hiçbir şey yoktu.Bu tabii hadise,siyasi hayatımın en mühim safhasına,böylece bir mani teşkil etti.Kim bilir,uzun söylemediğim belki de isabetli olmuştur''
Beyoğlu'nda muayeneye gitti
Atatürk'ün dişlerini Beyoğlu'nda muayenehanesi olan Sami Günzberg tedavi ederdi.Atatürk ilk kez hasta olarak kendisine geldiğinde,titreyerek bir dişini çekmiş ve korkusundan elindeki aletleri yere atarak banyoya kaçmıştı.Bundan sonra hem devamlı hastası hem de dostu olan Atatürke özel bir oda ayırmıştı.
Diğer hastaların randevusunu iptal edilirdi
Atatürk geldiği zaman bütün diğer hastalarının randevularını iptal ederdi. Atatürk'ün altın varak kaplamalı üst total protezini muayenehanesindeki bir camekanda sergiliyordu.Günzberg gerektiğinde Dolmabahçe Sarayı'na,Florya köşküne,Savanora yatına ve Yalova'ya giderdi.Dolmabahçe sarayı'nda bir dişçi koltuğu vardı.2 Mayıs ve 22 Haziran 1937 tarihlerinde Ankara'da köşkte Atatürk'ü ziyaret etmişti.Ayrıca Ziya Cemal Büyükaksoy bir dişini çekmiş,Kantorowicz de alt sol küçük azılarından birinde bulunan büyük bir granülom sonucu oluşan ağrı ve infiltrasyona müdehale etmişti.
Diş eti kanaması artınca...
Son hastalığı sırasında 11 Ağustos 1938 günü,Dolmabahçe Sarayı'nda yaptığı ziyarette Atatürk'ün diş etlerindeki iltihabi uzantılardan şikayet etmesi üzerine,kendisini bunlardan kurtarabileceğini söyler. Bir makas ister ve yakarak dezenfekte eder. O sırada sarayda Atatürk'ün müdavi doktorları bulunmasına rağmen onlara danışma ihtiyacını hissetmeden üst dudağın freninin sağ tarafındaki burjonu makasla keser fakat kanama durmayınca düşüp bayılır.
Karaciğer hastalığı ve tesiri
Bir hizmetli koşarak o sırada Mabeyn dairesinde oturan Dr.Neşet Ömer İrdelp ile Dr.Asım Arar'a haber verir.Dr.Mim Kemal Öke kan durdurucu ilaçlarla saraya çağrılır.Karaciğer yetmezliği nedeniyle pıhtılaşmadığı için dinmeyen kanama perklorür dö fer eriyiği ile durdurulur. Bu hadiseden sonra ziyaret yasağı sıkı bir şekilde denetlenir ve Sami Günzberg'in keyfi müdahalelerine fırsat verilmez.
İşte en kısa konuşmasından...
1923'de Cumhuriyet ilan edilir. Atatürk cumhurbaşkanı seçilir. Kürsüye çıkar. Konuşması çok kısadır. Çünkü dişlerinde sorun vardır. Bu konuşma belki de Atatürk'ün tarihteki en kısa konuşmasıdır. Sözlerini şöyle tamamlar: “Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”