Osmanlı Makinalı Tüfek Kolordusu el Şeria Gazze Hattı; 1917
Habertürk yazarı tarihçi Murat Bardakçı'nın yazısı;
GAZZE'DEKİ İLK TÜNELLERİ İNGİLİZLERE KARŞI SAVAŞAN MEHMETÇİK AÇMIŞTIR
Gazze'de büyük dram devam ederken, haber siteleri HAMAS milislerinin bir İsrail tankını imha görüntülerini verdiler: Bölgenin altında örümcek ağlarını andıran ve kilometreler boyu uzanan tünellerden çıkan milisler, birkaç yüz metre ilerlerinde duran bir İsrail tankını roketatarlar ile havaya uçuruyorlardı...
İsrail'in Gazze'de masum halkın da hedef olacağı bir kara operasyonu başlatmasının önündeki en büyük engellerden birini teşkil eden tünellerin ilk defa Birinci Dünya Savaşı sırasında askerlerimiz tarafından ve İngiliz birlikleri ile mücadele maksadıyla açıldığını bilir misiniz?
Falih Rıfkı Atay, kaleme aldığı ve Ortadoğu'yu kaybedişimizin hazin hikâyesini en mükemmel şekilde nakleden eser olan “Zeytindağı”nın Gazze Muharebeleri'ni anlattığı bölümünde, üzerinde türbelerin bulunduğu bir tepeden bahseder ve askerimizin mezarların altına sekiz adet tünel açtığını, subayların top atışlarını bu tünellerden geçerek idare ettiklerini yazar. Sonra, İngiliz bombardımanının tünellerin ağzını kapatması üzerine Mehmetçik'in toprağı nasıl tırnakları ile kazdığını hikâye eder!
Zeytindağı'nda anlatılan ve Türk askerlerinin “Mantartepe” dedikleri yerde Şeyh Ali Mantar ile Gazze'nin bazı önde gelenlerinin mezarları vardır ve altında tünellerin yeraldığı arazi, şimdi hemen hergün İsrail bombalarının can üstüne can aldığı “Şucâiyye” mahallesidir!
HEPSİ ŞEHİD DÜŞTÜ!
Şimdi, Mantartepe ile altndaki tünellerin hikâyesini “Zeytindağı”ndan, Falih Rıfkı'nın nefis Türkçesi ile aynen naklediyorum:
“…Önümüzde, Gazze'nin bütün kısa dağlarına ve düşmanın cephesine hâkim, külâha benzer bir küçük tepe var. Bu tepede Şeyh Ali Mantar'ın çıplak türbesiyle iki ölü ağaç duruyor, Gazzeliler kıymetli adamlarını da Şeyh Ali Mantar'ın mukaddes toprağı etrafına gömmüşler.
Kısaca, ‘Mantartepe' denen bu toprak çıkıntısı, Gazze Muharebeleri'nde unutulmaz bir isim bıraktı. Cephemizle karşı cephe arasında en elverişli tarassut yeri burası idi, Arap mezarlarının altında sekiz tünel deldik, cesur tarassut zabitleri bu tünellerden geçip top ateşlerini idare ediyorlar.
İkinci Gazze Taarruzu'nda İngilizler karadan ve denizden en ağır toplariyle üç gün Şeyh Ali Mantar'ın tepesini dövdüler. Korkunç bir gürültü ile toprağı karıştıran mermiler altında ufak tepenin irtifaı birkaç metre azalmış, ateş altında bir yanardağa benziyen tepe toz, toprak, sarı ve siyah dumanlar içinde boğulmuş idi. Kaç defa türbe, mezar, ağaç ve taş parçaları ve senelerden beri ılık mezarlarının içinde uyuyan ölülerin kemikleri bize kadar geldi.
Bir topçu zabitiyle bir telefoncu nefer, arasıra kopan bir telefon teliyle canlılara bağlıydı. Bazen yıkılan toprak tünel ağızlarını kapıyor, zabitle nefer nefeslerini boğan bu dar kanalın içinde menfezleri yeniden tırnaklariyle açıyordu. Bir tarassut mevkii büsbütün yıkıldığı zaman toprakların altında saatlerce el ve vücutla uğraşıp diğer mevkie geçmek lâzımdı. Onlar hiçbir gün bu cehenneme isyan etmediler. Dünyanın en büyük itidâliyle üç gün üç gece İkinci Gazze Harbi'nin batarya ateşlerini idare ettiler.
Mantartepe, İngilizler'e o kadar şüphe verdi, ki biz terkettikten sonra da üstündeki bir taşın hareketine karşı yüzlerce mermi attılar.
Şeyh Ali Mantar'ın tepesi altında sebat eden tarassut zabitleriyle neferler, Gazze günlerinin hakikaten en büyük kahramanıdırlar.
…Biliyor musun, bu kadar tazyik hangi kuvvet önüne toplandı?
32. Alay'ın 11. Bölüğü cephesine!
…Tarih böyle kahramanların isimlerini yazmaz fakat İkinci Gazze Muharebesi'nin son gününü görenler 11. Bölüğün ismini unutamazlar”.
PAŞALARA ÇOK ZAHMET OLACAK AMA...
İsrail bombalarının çoluk-çocuk, kadın-erkek demeden hemen hergün canlar aldığı Şucaiyye'yi yahut bizdeki ismi ile Mantartepe'yi biz 1917 Kasım'ında 32 Alay'ın 11. Bölüğü'nün son neferinin de yıkılmasından sonra işte böyle kaybettik...
İsrail'in şimdi masum Gazzeliler'e yaşattıklarını gördükçe kahrolup lânetliyoruz fakat, meselenin bizi alâkadar eden bir başka önemli tarafı var:
Gazze'de yaşananlar haftalardır televizyonlarda ilk haber oluyor ve Filistin meselesini bilenler ile bilmeyenler hep birarada, geceleri saatler boyu ekranlarda Gazze'den bahsediyorlar...
Konuşmasına konuşuyorlar da, bundan 106 sene önce bir kan ve gözyaşı tufanı içerisinde terketmeye mecbur kaldığımız Gazze'de canlarını veren ve şimdi çoğunun mezarı bile kalmamış olan binlerce askerimizin bahsetmek kimsenin hatırına gelmiyor...
Basımızın hâli ve programlara beraberce çıktıkları uzmanlar arasında binbir afra-tafra ile başına geçtikleri haritadan Kudüs'ü bir bakışta bulamayıp arayıp duran allâmelerin bilgi seviyeleri zaten malûm...
Ama, hemen her programa artık emekli paşalar da katılıyor ve verdikleri askerî malûmat ile dinleyenleri irşâd buyuruyorlar...
Paşalarımız, İsrail'in şimdi can pazarına çevirdiği Gazze'de bir zamanlar onbinlerce Mehmetçik'in de can vermiş olduğunu millete hatırlatmayı düşünseler acaba çok büyük zahmete mi girmiş olurlar?