Belediyecilik 'Allah için' ve 'toplum yararına'
H.z Ömer tayin ettiği yetkililere 'güzel ve çirkin olan şeyleri önlemenin belediyelerin görevleri arasında yer aldığı' uyarısını yapmıştır...İlk resmi belediye teşkili ise 2. Beyazıt dönemindedir.

Oluşturma Tarihi: 2021-06-03 22:06:14

Güncelleme Tarihi: 2021-06-03 22:06:14

Dünyada ilk resmi belediyeler kanununun 2. Beyazıt döneminde çıkarıldığını belirten Prof. Dr. Ahmet Akgündüz bu kanunun ayrıca ilk tüketici haklarını koruyan kanun, ilk gıda maddeleri nizannamesi, ilk standartlar kanunu, ilk çevre nizannamesini de kapsadığını ifade etmiştir. Bu kanunlardan “Her ne kim Allah ü Te'ala yaratmıştır muhtesip (Belediye Başkanı) görüp gözetse gerektir, hükmi vardır” maddesini örnek veren Akgündüz, Osmanlı'daki belediye kanunlarının herkesi kapsayan ve önemli bir yeri olduğunu aktarmıştır.

Hz. Ömer'den ilk belediye başkanı tayini

Belediyeciliği "Allah" için toplum yararına amacını taşıdığını aktaran Akgündüz ilk belediye başkanını Hz. Ömer tarafından tayin edildiğini ifade etti. Belediyeciliğin Osmanlı'da hep bu hedef üzerinde yürütülmeyi amaç edildiğine dikkati çeken Akgündüz, güzele ve iyiye teşvik etmek, güzel ve çirkin olan şeyleri önlemenin belediyelerin görevleri arasında yer aldığı bilgisini vermiştir. Osmanlı'da belediye kanunlarında kul hakkında çok önem verildiğine dikkat çeken Akgündüz bu konuda bir çok kanun maddesi olduğunu da dile getirmiştir.

Osmanlı dönemi ve belediyecilik

Osmanlılarda 19'uncu yüzyıl öncesinde bağımsız bir belediye teşkilâtı bulunmamaktaydı.Şehirlerin belediye işlerine kadılar bakmaktaydı.Bu dönemde şehirlerin yönetiminde ahiler de önemli bir misyon üslenmektedirler. 19. yüzyılın ilk yarısında yerel yönetimlerde hareketlenme başlıyor. Bu gelişmelerin en önemlisi kadıların yetki ve görevlerinin sadece yargıçlığa indirilerek, diğer yetkilerinin başka kişi ve kurumlara bırakılmasıdır. 1826'da İhtisab Nazırlığı, 1836'da da Evkaf Nazırlığı kurularak kadıların yetkileri azaltıldı. İhtisab Nazırlığı, vergilerin toplanması, güvenliğin sağlanması ve şehir hayatının düzeninin korunması hizmetlerini yapmaktaydı.

İlk belediyecilik etkinlikleri

Osmanlı Devleti'nde hemen hemen her yenilik hareketinin uygulandığı, hatta pilot uygulama yapıldığı ilk yer başkent İstanbul olmuştur. Çağdaş eğitim kurumları, çağdaş sağlık kurumları, darülacezeler, daruleytamlar, vs. hep ilk olarak başkentte açılmıştır.Vilayetlerdeki belediye idarelerinin kurulmasının başlangıcı 1864 Vilâyet Nizamnâmesi ile atılmıştır.Vilayetlerde belediye teşkilatlarının kurulması 1864 yılında başladı. Bazı önemli liman ve ticaret merkezlerinde hemen belediye daireleri oluşturuldu. İlk kurulan şehir ise İzmir oldu. Sonra Rusçuk, Varna gibi Tuna Vilayeti'ndeki bazı şehirlerde kuruldu. Daha sonra Edirne, Bağdat, Adana'da kurulmuştur. 1871'den sonra da ülke genelinde yaygınlaşmıştır.

Modernleşme dönemine doğru

Devletin kurucusu Osman Gazinin ilk koyduğu vergi de belediye ile ilgili pazar resmi olan bac denilen bir vergidir.İstanbul'da 1854 yılında, devam etmekte olan Osmanlı-Rus savayşında müttefiklerinin askeri yığınlarının belediye hizmetlerinde yaşanan tıkanıklıklar, yeni bir yerel hizmetlerin sağlanmasını zorunlu kılmıştır. Osmanlı-Türk Modernleşmesinin önemli bir yönünü oluşturan resepsiyon, bu alanda da Avrupa'dan mevzuat ithal etmek suretiyle işlerliğini sürdürdü.1580 Sayılı Belediye Kanunu, Türk Aydınlanmasının belediyecilik konusunda yasal-kurumsal çatısını oluşturmuştur. Belediye organlarının demokratik bir usulle seçiminin yarattığı, yönetime katılma olgusu merkezi düzeydeki yöneten-yönetilen ilişkisindeki demokratikleşmeye de kaynaklık teşkil etmiştir.

Kurtuluş mücadelesi ve devamı

1919 yılında başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasında, 1920'de Ankara'da Büyük Millet Meclisinin kurulmasıyla yeni bir devletin temeli atılmış oldu. 24 Nisan 1921'de Teşkilatı Esasiye Kanununda mahalli idarelerden bahsedilmektedir. (Mad. 11, 12, 13,14) Ancak lafzı olarak belediyeden bahsedilmemektedir.Bu dönemde Ankara, Türkiye'nin başkenti olmuş, 1924 tarihli ve 417 sayılı kanunla da şehrin adı ‘'Ankara Şehremanetine'' çevrilmiştir. Bu düzenleme ile Cumhuriyet yönetimi de, başkent belediye yönetiminin diğer belediyelerden ayrılması ve ayrı kanunla düzenlenmesi prensibine devam etmiştir.

Belediyeler kanunu ve yabancı imtiyaz

Belediyeler Bankasının kurulması (1933), İstanbul'a geçmişte yabancı kuruluşlara imtiyaz usulü ile yapım ve işletilmesi verilmiş içme suyu sağlanması, şehir içi ulaşımının belediye veya bağlı kuruluşlara aktarılması gibi, belediyeleri güçlendirici bazı tasarruflarda bulunuldu ise de, kaynak yetersizliği nedeniyle ilgili kuruluşlar, görevlerini yeterince yerine getirmediğinden , bu görevler zamanla merkezi idarece üstlenilmiştir. Böylece belediyelerin görev ve yetkilerinde bir gerileme oldu. İkinci Dünya Savaşı'nın getirdiği sıkıntılar bu gerilemeyi artırdı. 1948 yılında 5237 sayılı kanunla yenilenen belediye gelirlerinin sabit rakamlardan oluşması da belediye idarelerini iş görmez hale getirmiştir.

1961 sürecine doğru

1961 Anayasasının mahalli idareleri il, belediye ve köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve genel karar organları, Anayasanın 55. maddesindeki esasa uygun olarak, halk tarafından seçilen, kamu tüzel kişileri olarak tanımlayarak, aynı zamanda bu idareler görevleri ile orantılı olarak gelir kaynakları sağlanmasını öngördü.

1980'lerdeki şekillenme

12 Eylül 1980 ihtilali ile büyük kentlerin yakınındaki belediyelerin, halka hizmet götüremedikleri gerekçesiyle, Sıkıyönetim Komutanlarının koordinesinde ve onların emredecekleri şekilde ana belediyelere bağlanması öngörülmüştür.1982 Anayasası dönemi; belediyeler açısından yeni düzenlemelerin olduğu bir dönemdir. İlk önce Anayasanın 127. maddesiyle bu konu düzenlenmiştir. Buna göre mahalli idareler; il, belediye ve köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuştur.