Cebriyye nedir?
Cebriyye veya Cehmilik Cehm bin Safvan'ın görüşleri tarafından oluşturulmuş itikadi bir mezhep ya da İslami bir akım olarak kabul edilir.

Oluşturma Tarihi: 2017-11-10 11:36:14

Güncelleme Tarihi: 2017-11-10 11:36:14

Cebriyye İslam'ın ilk yıllarında ortaya çıkmış ve kader, irade gibi konularda iyi ve kötünün doğrudan doğruya Allah'tan geldiğine olayların ortaya çıkışının in­sanın iradesine bağlı olmadığını. her şeyin Allah tarafından önceden belirlenmiş olduğunu savunan itikadi mezheptir.  Cehmiyye yerine zaman zaman Cebriyye diye adlandırılmasının nedeni insan eliyle gerçekleşen fiillerin gerçekte Allah'a ait olduğu ve insanın işlediği fiili yapmaya ve mahkum olduğu görüşünden ileri gelir. 

Cebriyye'ye göre insanın ya da kulun seçme özgürlüğü ol­madığı için, iyi ve kötü işlerin Allah'tan geldiğine inanılır. Bu itikadi yolun içinde de ikikırılma mevcuttur. Cehm bin Sahva'nın öncülüğünü yaptığı ve tam cebriler olarak bilinen Cebriye-i halisa olarak adlandırılan birinci gruba göre, insanlarda irade bulunmamaktadır ve in­sanla cansız varlıklar arasında bu bakımdan hiçbir fark yoktur. Buna karşın, daha ılımlı bir yazgıcılığı savunan, Cebriye-i mutavassita diye adlandırılan ikinci gruba göre ise, kulun yaptığı işler Allah tarafından takdir edilmekle birlikte, kulun işin yapılması için, belli bir çaba ve güç harcadığı yadsınmaz.

Cebriyye her ne kadar en çok "kader ve kaza" konusundaki görüşleri ile ses duyurmuş olsa da birçok farklı konuda da ehl-i sünnet mezheplerinden farklılık gösteriri. Bunlardan bazıları: Allah'ın kelamının hadis (yaratılmış) olması, Cennet ve Cehennemin de Dünya gibi fani oluşu, ve Ahirette Allah'ın gözlerle görülemeyeceğidir.

CEBRİYYE'NİN KADER VE İNSAN AKLINA YAKLAŞIMI

Cebriyye kişinin kader ve fiileri konusunda söz sahibi olmadığı, hür iradenin var olmadığını, ve her türlü fiili yaratan ve yaptıranın Tanrı'nın kendisi olduğunu ileri sürerler. Cebriyye'ye göre insan, aynen rüzgarın emrindeki kuru bir yaprak gibidir, yaptığı işleri mecburen yapar. Bu görüş, Mütezile ve Kaderiyye'nin "fiili işleyen ve yaratan kişinin kendisidir - kişi fiili Tanrı'nın ona bağışladığı bir yaratma kudretiyle kendisi yaratır, fiillerin yaratılmasında ve olmasında Tanrı'nın hiçbir müdahalesi yoktur" görüşünün tam tersidir.

İslam aleminde kader konusunu tartisma gündemine getiren ilk sahsin Ma'bed b. Halid el-Cüheni (öl. 85/704) oldugu nakledilir. Onu Geylan ed-Dimaski takip etmis ve kaderle ilgili görüslerini daha da gelistirmistir. Ma'bed, Allah tarafindan önceden tayin edilmis bir kaderin bulunmadigini, insanin fiil ve tavirlarinda tamamen serbest oldugunu savunmustur.

Ma'bed b. Halid el-Cüheni Emevilerin zulüm ve haksizliklarina karsi kaderci bir tevekküle saplanmis kimselere bakarak, Emevi zulmünün bir kader olmadigini söylemekle ise baslamis ve nihayet kaderi inkar etmeye kadar varmistir. Nitekim Emevi iktidarina muhalefeti sebebiyle Haccac tarafindan öldürülmüstür.  Onun kaderi tamamen olumsuz bir hale sokmasına tepki olarak Cehm b. Safvan (öl. 128/745) da cebr akidesini, yani insanin yaptigi islerde bir ihtiyarinin olmadigi; yaptigi isleri zorunlu olarak yaptigi görüsünü ileri sürmüstür.  

Kader ve irade konusunda Kaderiye firkasinin tam aksine görüsler ileri süren Cebriyye'nin akidesine göre kulun ihtiyari kudreti yoktur, yaptığından başkasını yapmaya asla gücü olmaz. Onun için insanın yaptığı işleri Allah takdir etmiştir. Allah geleceği bildiğinden, meydana gelecek olayları da tamamen ve önceden kendi iradesine göre tespit etmiştir. Allah, cansız bitkinin hareketlerini yarattığı gibi, insanın fiillerini de yaratır. Yukarıya fırlatılan bir taş nasıl düşmeye mahkûmsa, insan da yaptığını yapmaya mahkûmdur. Kul ibadeti de günahı da, elinde olmaksızın işler

Batı düşünce sisteminde bu mezhebin görüşlerine yakın olan akım fatalizmdir.

CEBRİYYE'DE İMAN 

Cebriyye'ye göre iman kalbin marifetidir. Burada marifet ile kasıt "bilgi"dir; yani Cebriyye kulun Allah'ın varlığını tasdik edip etmesine önem vermez. Bu mezhebe göre kalbin Allah'ı, birliğini, peygamberlerini ve peygamberlerinin haber verdiği şeyleri bilmesi imandır. Bu diğer itikad mezheplerinin iman görüşünden oldukça farklıdır zira diğer bütün iman anlayışlarında kalb ile tasdik şarttır. Mezhebin bu görüşü çoğu kelamcı tarafından tenkit edilmiştir. İmam Matüridi bu iman anlayışını şöyle tenkit eder: Marifet cehaletin zıddıdır, oysa imanın zıddı küfürdür, eğer iman marifet olsaydı her cahil kafir sayılırdı İbn Hazm ise Cebriyye'nin iman görüşünü "Eğer iman marifet olsaydı Allah'ı bilen şeytanı da iman etmiş olarak kabul edebilirdik." diyerek  tenkit etmiştir.

 CEBRİYYE'NİN KELAMİ GÖRÜŞLERİ 

 1- İman Allahı bilmek, küfür ise onu bilmemektir, buna göre iman, ilim ve marifetten ibarettir,

2- Allahın zati sıfatlarından başka sıfatları yoktur, Kuran'da adı geçen semi, basar gibi sıfatları gerçekte zahir değildirler, bu yüzden onlar te'vil edilip yorumlanırlar. Allahı yarattıklarının sıfatıyla nitelemek doğru değildir.

3- Allahın kelam sıfatıda kadim değil, hadistir. Bu yüzden Kuran-ı Kerim mahluktur, yani yaratılmıştır.

4- Allahın ilmide ezeli değildir, hadistir. Bu yüzden Allah bir şeyi meydana gelmeden önce bilmez.

5- Cennet ve cehennem geçicidir ebedi değildir. Çünkü hiçbir şey ebedi olarak kalmayacaktır, Kuran-ı Kerim'de bazı ayetlerde geçen ebedilikten maksat uzun süre kalmaktır.

6- Ahirette Allahı görmek, mümkün değildir,

7- Kabir azabı yoktur.

8- Ahirette şefaat söz konusu değildir,

√ cehmiyye diğer adıyla cebriyye denmesinin asıl nedeni, insan eliyle gerçekleşen fiillerin gerçekte Allaha ait olduğu ve insanın işlediği fiili yapmaya ve mahkum olduğu görüşüdür.