Çerkez Ethem, Kurtuluş Savaşı yıllarında yaptığı akınlar ve düşmanı gerilettiği mücadelelerle bazı kesim tarafından kahraman olarak tanımlanırken bazıları tarafından da çetebaşı ya da vatan haini sıfatıyla tanımlanmaktadır.
Çerkez Ethem hakkında bir durum var ki; O da onun ne derece kahraman olduğu ya da vatan haini olduğu değil, dönemine damga vurması, askeri mücadeleleri, iyi ve kötü yönlerinin Atatürk tarafından değerlendirildiği, kendine has yöntemiyle mücadele vermesi.... Neticede Çerkez Ethem Kurtuluş Savaşı sürecinde aktif rol alan şahsiyetlerden.
Biz bu satırlarda Çerkez Ethem hakkında güzelleme ya da karalama yapmadan dönemine dair bilgileri sizlere sunmak istedik:
Çerkes Ethem, Kurtuluş Savaşı'nda Kuva-yi Milliye döneminin aktörlerinden. Çerkes Ethem, 1885 yılında Bandırma'da doğdu. Bandırma'nın Emre köyüne yerleşmiş Sapşığ Çerkez oymağından, Ali Bey'in beş oğlunun en küçüğü.
Ağabeyleri, İlyas ve Nuri beyler, Rum eşkiyalarıyla çarpışırken ölmüş, Reşet ve Tevfik beyler de 1901 ve 1902 yıllarında Harbiye'yi bitirerek subay çıkmışlar . Reşit Bey çeşitli cephelerde çarpıştı. 1919'da Meclisi Mebusan'a Saruhan Milletvekili olarak katıldı. Oradan Birinci TBMM'ye geçti.
Çerkes Ethem, evinden kaçarak Bakırköy Süvari Küçük Zabit Mektebi'ne girdi. Balkan Savaşı'nda Bulgar cephesinde yaralandı. Kıdem zammı ve madalya aldı. I. Dünya Savaşı'nda Eşref Kuşçubaşı'nın yönettiği Pan Turanist Teşkilatı Mahsusa ile birlikte İran, Afganistan ve Irak'a yapılan akınlara katıldı. Yaralanarak savaş sonunda köyüne çekildi.
Düzenli ordunun kuruluşu döneminde, kayıt altına girmek istemeyerek hükümete başkaldırdıktan sonra, 1921 Ocak ayı ortalarında Yunanlılara sığındı.
İzmir'e, oradan da Atina'ya gönderildi. Ankara İstiklâl Mahkemesi'nin, ağabeyleri ve yakın adamlarıyla birlikte, Ethem Bey'in de gıyabında verdiği 9 Mayıs 1921 tarihli ve 573 sayılı karar ile "Müsellahan takibi hükümet cürmünü irtikap ederek", düşman tarafına firarından dolayı idama mahkum oldu.
Türkiye'den ayrıldıktan sonra, önce Berlin'e gitti. Daha sonra, bir süre Kahire'de yaşadı ve son yıllarını Ürdün ve Lübnan'da geçirdi. 1948 yılında öldü.
