Cumhuriyetin nasıl bir müzik anlayışı vardı?
Müzik alanında da, tıpkı Dil ve Harf İnkılâbı’nda olduğu gibi, bizzat Atatürk’ün kendisi ve kurmayları tarafından belirlenmiş amaçlar doğrultusunda çalışmalara başlanmıştır.

Oluşturma Tarihi: 2021-10-29 21:40:25

Güncelleme Tarihi: 2021-10-29 21:40:25

Müzik kültürü ait olduğu toplumun müziksel yaşam biçimi olarak tanımlanabilir. Çağlar ardından günümüze dek uzanan Türk kültür mirasının önemli halkalarından biri olan Türk müzik kültürü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte geçen yüzyılda yeni değişim ve yenilikler yaşamıştır.

Çağdaş ve çok seslilik adımları

Ünüşan Kuloğlu'nun "Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Müzik Kültürü" çalışmasında şu değerlendirmelere yer veriliyor:
Bu yeniliklerin temelini, yeni kurulan devletin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel amaçları oluşturmaktadır. İçerik açısından ele alınacak olursa, müzik kültürünün sonraki nesillere aktarılması biçiminde tanımlanabilecek müzik eğitiminin de, bundan etkilenmiş olduğu görülmektedir. “Çağdaş Türk Müziği” veya “Çoksesli Müzik”, Türk
İnkılâbının, uluslaşma ve çağdaşlaşma amaçları doğrultusunda müzik kültüründe yeni bir anlayışın geliştirilmesini öngören çalışmalar sonucunda oluşan ulusal müzik türüdür denilebilir.

Ziya Gökalp'in felsefi etkisi

Bu türün oluşma ve gelişme sürecinde izlenecek yöntemin temelleri, Ziya Gökalp'in “Türkçülüğün Esasları” adlı eserinde öne sürdüğü düşüncelerden yola çıkılarak belirlenmiştir. Ziya Gökalp yeni ve orijinal bir buluşla kültür ile medeniyetin birbirinden farklı olduğunu ileri sürerek “Medeniyet beynelmileldir fakat kültür millidir. Türkiye modernleşebilir ve pekâlâ Avrupa'dan farklı bir millet olarak kalabilir, hüviyetini kaybetmez.” Fikrini savunmuştur. Bu türün oluşma ve gelişme süreci, bizzat Atatürk tarafından yönlendirilmiş ve denetlenmiştir. Zaman içerisinde farklı gelişim süreçlerinden geçen bu tür, günümüzde “Çoksesli Müzik” olarak da tanımlanmaktadır.

Atatürk'ün beklentisi

Kültür politikaları bir anlamda, toplumun kültür hayatının düzenlenmesinde, yaygınlaştırılmasında ve
korunmasındaki genel yaklaşımları temsil eder. Toplumun kültür hayatı çeşitli özel alanlardan oluşur. Bu alanlardan birisi de sanattır. Bu bağlamda, kültür politikaları içerisinde sanatın desteklenme biçimi ayrı bir konum ve önem taşır. Araştırma alanı olan müzik de bu konum içinde değerlendirilmektedir. Kültür ve devlet arasındaki ilişkinin yoğun olarak yaşandığı alanların başında sanatın desteklenme biçimi gelmektedir. Atatürk'ün müzik alanında gerçekleştirmek istediği en büyük değişim ve yenilik, yeni toplum düzenine ve değerlerine
uygun, çağdaş ve ulusal nitelikte yeni bir müzik anlayışı oluşturabilmekti.

Müzik ve devrim süreci

Bu müzik anlayışı kendi sözleriyle, toplumun, yüksek duygularının, yaşam ve anılarının anlatımını gerçekleştirebilecek, müzikten öteki yüksek ve duyarlı toplumların beklediği hizmeti
almalarını sağlayabilecek özelliklere sahip olmalıydı. Müzik alanında da, tıpkı Dil ve Harf İnkılâbı'nda olduğu gibi, bizzat Atatürk'ün kendisi ve kurmayları tarafından belirlenmiş amaçlar doğrultusunda ve ilgili uzmanların katkılarıyla hazırlanmış bir plan çizgisinde, toplumun o alana dair alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştirmeye ve yenilerini kazandırmaya yönelik keskin ve köklü bir dönüşüm hareketinin, diğer bir deyişle, “Müzik İnkılâbı”nın gerekliliği belirtilmiş ve bu doğrultuda çalışmalara başlanmıştır.