Devlete ayak bağı kapitülasyonlar
Osmanlı döneminde uluslararası alanda yabancılara tanınan bazı haklar vardı ki; bu haklar zamanla ülkede haksız uygulamaların taşlarını oluşturdu. Bunlardan en önemlisi kapitülasyonlardı.

Oluşturma Tarihi: 2020-04-25 12:29:54

Güncelleme Tarihi: 2020-04-25 12:29:54

Ekonomik ve ticari anlamda kapitülasyonlar, bir devletin uyruklarının haklarını diğer devletlerin toprakları üzerinde düzenleyen ve onlara ayrıcalıklar tanıyan anlaşmalardır. Bu anlama uygun olarak kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti'nde ‘imtiyazat-ı ecnebiyye' yani ‘yabancılara tanınan ayrıcalıklar' olarak adlandırılmışlardır.

İlk kapitülasyon hakkı

Osmanlı Devleti'nde yabancı bir ülkeye tanınan ilk kapitülasyon hakkı, I. Murat (Hüdavendigar) zamanındadır. Bu kapitülasyon, 500 düka tutarında bir vergi ödemeleri karşılığında, bugünkü Dubrovnik kenti üzerinde kurulmuş olan Raguse Cumhuriyeti'ne verilmiştir. Bu kapitülasyon ile Raguse Cumhuriyetine ait gemilerin; Marmara, Ege ve Akdeniz'de serbestçe seyredip ticaret yapabilmelerine izin verilmiştir.

Ardı arkası kesilmedi

Bu ilk kapitülasyonun ardından kapitülasyonların ardı arkası kesilmemiştir. Fatih Sultan Mehmet‘in Venediklilere; Kanuni Sultan Süleyman'ın ise Fransızlara verdiği kapitülasyonlar en bilinen örneklerdir. İmparatorluğun son dönemlerine doğru ise kapitülasyonlar neredeyse bütün devletlere kadar yayılmıştır.

Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi isimli kitabında bu durumu şöyle açıklamıştır:

“İthalat, pazarda mal bolluğu sağlamak açısından yararlı görülüyordu. Bu zihniyet çerçevesinde Osmanlılar, ticaret imtiyazlarını, yani kapitülasyonları imparatorluk için yararlı saymakta; imparatorluğun çıkarına olduğu gerekçesiyle bu tür imtiyazları merkantilist Avrupa ülkelerine seve seve tanımaktaydılar.”

Ticaretin gelişimine engel

Osmanlı Devleti Kapitülasyonların kendi yerli sanayisinin ve ticaretinin gelişmesinin önünde çok büyük bir engel teşkil ettiğini ancak son dönemlerine doğru anlamaya başlamıştır. Ancak bu dönemde kapitülasyonların kaldırılmasına ilişkin birçok girişimde bulunmuş olsa da başarı sağlayamamıştır.

Ancak Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devletine Kapitülasyonları kaldırması için gerekli olan fırsatı vermiştir. Bu fırsatı değerlendiren Osmanlı Devleti, 7 Eylül 1914 tarihinde yayınladığı bir irade-i seniye ile kapitülasyonların kaldırıldığını tüm yabancı devlet temsilcilerine duyurdu. Batılı devletlerin bu girişime tepkisi oldukça sert olmasına rağmen Osmanlı Devleti geri adım atmadı.

Ancak Osmanlı savaşı kaybedince; Batılı Devletler, Sevr Antlaşması'na koydukları hükümlerle kapitülasyonları tekrar canlandırmaya çalıştılar. Ancak milli mücadelenin başarıya ulaşması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması onların bu çabalarını boşa çıkardı. Bunda Milli Mücadelemizin lideri ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kapitülasyonlar hakkındaki net ve kararlı tutumu etkili oldu.

Lozan süreci
Lozan Barış Konferansında en tartışmalı ve yoğun bölümler, kapitülasyonların tartışıldığı sıralarda yaşandı. Batılı devletler kapitülasyonların devam ettirilmesinde, Türk tarafı ise kaldırılmasını ısrar etti. Bu nedenle görüşmeler zaman zaman kesintiye uğradı. Hatta bu konuda anlaşma sağlanamaması üzerine İsmet İnönü başkanlığındaki Türk heyeti toplantıları terk ederek Lozan'dan ayrıldı.

 Mustafa Kemal'in orduya savaşa devam edileceği talimatı vermesi üzerine Batılı devletlerin davetiyle, görüşmeler yaklaşık 2,5 ay sonra yeniden başladı. Nihayetinde Türkiye, kapitülasyonlar konusundaki tezini batılı devletlere kabul ettirmeyi başardı ve kapitülasyonlar kesin olarak yürürlükten kaldırıldı.

Osmanlı Devleti'nin 1365 yılından başlayarak 560 yıla yakın süreyle uyguladığı kapitülasyonların Lozan Antlaşması sonucunda kaldırılmasıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir yükten kurtulmuş oldu.