Dünya Dr. Ceren Kabukçu'nun keşfini konuşuyor
İngiltere merkezli Liverpool Üniversitesi’nde araştırmalarına devam eden Türk bilim insanı Dr. Ceren Kabukçu ve ekibi, tarihteki en eski pişirilmiş yemek kalıntılarını keşfetti.

Oluşturma Tarihi: 2022-11-26 15:58:49

Güncelleme Tarihi: 2022-11-26 15:58:49

Keşif, dünya basınının manşetlerinde yer alırken Dr. Ceren Kabukçu, yaklaşık 70 bin yıllık örneklerin keşif sürecini anlattı.
Dr. Kabukçu “Bulgularımız çok çeşitli bitki tohumunun bir arada ve bir tarif gibi çok basamaklı bir işlemden geçtiğine işaret ediyor” diyerek beslenmenin sadece biyolojik bir vaka olmadığını ortaya koydu.

YUNANİSTAN VE IRAK'TAKİ MAĞARALAR

Liverpool Üniversitesi Arkeoloji bölümünde çalışmalarına devam eden Dr. Ceren Kabukçu, elde ettikleri 70 bin yıllık örneklerin keşif sürecini anlattı;

“Elde ettiğimiz sonuçlar iki ayrı mağaradan geliyor. Bunlardan birisi Yunanistan'da bulunan Franchthi Mağarası diğeri ise Kuzey Irak'ta bulunan Shanidar Mağarası. Franchthi mağarasında bulduğumuz örnekler yaklaşık 13-11 bin yıl öncesi Homo sapiens (anatomik modern insan) avcı-toplayıcılarının yerleşimine denk geliyor. Shanidar örnekleri ise iki ana dönemde kullanılmış, daha geç dönemde Homo sapiens (yaklaşık 40 bin yıl), daha erken dönemdeyse Neanderthal (yaklaşık 70 bin yıl) evrelerinden örnek edindik.”

‘BESLENME VE YEME-İÇME SADECE BİR BİYOLOJİK İHTİYAÇ DEĞİLDİR'

Kazı alanlarından elde edilen örneklerin kömürleşmiş (karbonize olmuş) oldukları için çürümeye dayanıklı olduğunu ifade eden Kabukçu, böylece örneklerin binlerce yıl toprakta korunduğunu ifade etti. Elde edilen her örnek, Kabukçu ve ekibi tarafından laboratuvar ortamında elektron mikroskobuyla detaylı incelendi ve hücre yapılarından yiyeceklerin tanımlanması yapıldı.
Dr. Kabukçu sonuçların kendilerini şaşırttığını ifade ederek “Bulgularımız çok çeşitli bitki tohumunun bir arada ve bir tarif gibi çok basamaklı bir işlemden geçtiğine işaret ediyor. Bu nedenle bitki kullanımının bu dönemde de daha karmaşık ve özgün bir mutfak kültürüne ait olduğu yorumunda bulunduk. Sanırım otomatik olarak hem algıda hem de hayal gücünde geçmiş insanlar yeterince yaratıcı, kültürel, ‘insani' varlıklar olarak görülmüyor. Biz de bulduğumuz bitkilerin botanik isimlerinin ötesinde bir yorum getirdik konuya, ki beslenme ve yemek-içmek sadece bir biyolojik ihtiyaç değildir” dedi.

YEMEKLERDE BAHARAT KULLANIMI

70 bin yıl önce insanların atalarının gelişmiş bir mutfak kültürü olduğunu vurgulayan Dr. Kabukçu bu konudaki bulgularını şöyle yorumladı;

“Daha modern olarak tabir etme sebebimiz, özellikle bitkilerin baharat gibi kullanılmış olduğu tezini öne sürmemizden ve de ‘tarif' gibi çok aşamalı (örneğin baklagillerin suda ıslanması, ardından öğütülmesi veya ezilmesi ve ardından da tat verecek bir takım bitkilerin eklenmesi) gibi mutfak kültürüne dair veriler bulmuş olmamızdan. Örneğin Shanidar Homo sapiens döneme ait kalıntılarda yabani hardal, menengiç (Antep fıstığının yabanisi) gibi bitkilerin bu yiyeceklere karıştırıldığını tespit ettik.”