Dünyadan bir âlim geçti: Okudu, öğrendi, yazarak ve konuşarak bildiklerini paylaştı.. Güzel bir insandı…
Gazeteci ve yazar Fehmi Koru, Van’ın Erciş ilçesinde geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun hakkında kaleme aldığı yazıda, “Dünyadan bir âlim geçti: Okudu, öğrendi, yazarak ve konuşarak bildiklerini paylaştı.. Güzel bir insandı…” dedi.

Oluşturma Tarihi: 2019-08-25 12:24:31

Güncelleme Tarihi: 2019-08-25 12:24:31

Gazeteci ve yazar Fehmi Koru, görevi gereği gittiği Malazgirt'ten dönerken Van'ın Erciş ilçesinde geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun hakkında kaleme aldığı yazıda, “Dünyadan bir âlim geçti: Okudu, öğrendi, yazarak ve konuşarak bildiklerini paylaştı.. Güzel bir insandı…” dedi.

İnsanlar doğal olarak nerede doğduklarını bilir; bilmeyenin de hayatıyla ilgili bu önemli ayrıntıyı öğrenmesi zor olmasa gerek. Ancak kimse nerede ve nasıl öleceğini bilemez.

Haluk Dursun Hereke'de doğdu (1957), hayatı görevi gereği gittiği Malazgirt'ten dönerken Van'ın Erciş ilçesinde geçirdiği bir trafik kazasında sona erdi.

Türk tarihi profesörüydü, ilgi alanında çeşitli eserler verdi. Bir dönem Ayasofya Müzesi'nde ve Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptı; son görevi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda bakan yardımcılığıydı.

Vefatından sonra hakkında neden az sayıda kendisini tanıtıcı yazı çıktığını anlamakta zorlanıyorum. Arkadaş canlısı biriydi çünkü ve kadirşinaslığıyla tanınıyordu.

Altbaşlığı ‘Hareke'den Çıktım Yola' olan ‘İncir Çekirdeği' adlı kitabını (Timaş Yayınları, 2014)

ilk okuduğumda apayrı yerlerden hayata başladığımız, farklı eğitimler aldığımız ve yolumuz da pek az kesiştiği halde ne kadar benzer bir serüvenin tarafları olduğumuzu hayretle fark etmiştim.

Çöplerden gazete-dergi toplayacak kadar okumaya düşkün bir çocuk. Demokrat Partili ailede Son Havadis, Tercüman alınıyor, ama bir yerlerden bulunup Hürriyet'ten Cumhuriyet'e kadar başka gazeteler de ihmal edilmiyor. Bu arada Ten Ten'den Tom Miks'e abur cuburlar da elden düşürülmüyor. Hayat ve Hayat Tarih mecmuaları da ısrarla takip ediliyor…
Tıpkı benim gibi…

Onun okuma merakının çöpten yazılı kağıt toplamaya kadar vardığını gören bir çift kendisine hikaye kitapları hediye etmiş; benim de kitap aşkımı bilen bir aile dostumuz, birkaç ayda bir elimden tutarak götürdüğü Yavuz Kitabevi'nden (İzmir) istediğim bir kitap ile bir dergiyi alıp okumamı sağlardı.

[Kitabında, "Bizim de ‘vakt-i merhun'u gelip Hereke Camii'nde selamız okunduktan sonra, baki olan bu kubbede bir hoş sadamız kalsın” cümlesi de var.]

Köfteye de bayıldığı anlaşılıyor. Türkiye'nin dört bir tarafında ve bu arada gezdiği gördüğü pek çok ülkede -vaktiyle dedesinin kendisine sevdirdiği türle mukayese ettiği ve hayal kırıklığına uğradığı- çeşitli köfteler tatmış. [Beni yakından tanıyanlar köfte merakımı bilirler; yıllardır süren aileden bana "Evet” diyecek biriyle ortak köfteci dükkanı açma projem de var. İlgi duyan hiç çıkmadı.

Ortak noktalarımız burada sona eriyor. Haluk Hoca'nın (onun en sevdiği unvanı bu) ilgi alanı daha geniş, dağarcığındaki bilgiler de benden çok daha fazla. Tuttuğu takımın (Galatasaray) oyuncularını ezbere biliyor sözgelimi. Meyveler, otlar, hatta hayvanlar konusunda bilmediği yok.

İncir Çekirdeği okuru, neyin en iyisinin nerede bulunacağına dair eşsiz bir yol haritasına sahip oluyor.

Vasiyeti anlamına da gelebilecek ‘Gençlere Öğütler' başlığıyla sosyal medya üzerinden paylaştığı 20 maddede özetlenmiş şu görüşlerini de okumanızı isterim.

Gençlere öğütleri:

“Sevgili Gençler,
Gözümüzün Bebeği, Geleceğimiz Gençler,
Ne olur:
1- Meraklı insan olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın. Merak etmeye kendinizi alıştırın. Öğrenmenin başı merak etmektir.
Üzerinize vazife olmayan şeyleri de merak edin. Başta, tabiatı merak edin. Mesela, barajlardaki su seviyesini, buğday rekoltesini, fındık taban fiyatlarını, bu sene gelen turist sayısını, en çok hangi filmin izlendiğini, en fazla hangi kitabın sattığını, hangi müzenin gezildiğini, arkeolojik kazılarda neler bulunduğunu, nerenin nesinin meşhur olduğunu merak edin.

2- Bir merakınız olsun. Güzel sanatlarla ilgili bir merakınız olsun. Şiir yazamasanız bile ezberleyin.
Koleksiyoner bir ruha sahip olun. Ayrıca gezmeye, görmeye, öğrenmeye meraklı olun.

3- Soru sorma alışkanlığı edinin. Doğru adama, doğru soruyu sorun! Bizim millet ‘Bilmiyorum' demez…
Takipçi olun; konularınızı, işlerinizi takip edin

4- Öğrenmeye doymayın. İşi, konuyu sadece ehlinden dinleyin, uzman görüşüne önem verin. Kesin karar vermeden önce şüphe edin.

5- Takipçi olun. Konularınızı, işlerinizi takip edin; kendi haline bırakmayın. Hele, kendi işinizi başkasına hiç bırakmayın.
Eloğlu, elâlemin eşeğini ıslık çalarak ararmış.
Kurda ‘Niçin ensen kalın?' demişler, ‘Kendi işimi kendim görürüm' demiş.

6- İşlerinizi önem sırasına göre sıralamayı bilin. En önemsiz işine en önemli iş gibi bakarak nice hayati gündemini atlayan insan gördüm. Başarılı insanlar, en önemli işi öne alan, önce onu bitirenler oldu hep. Çok iş yapar gibi gözüküp, devamlı bir faaliyet içinde olduğu görüntüsü verip hiçbir şey üretmeyen insanlardan olmayın.
Aman avare kasnak gibi boşa dönmeyin. Boşa koşturmayın, sonuç alıcı işler yapın. Üzerinize çok yük yükleyip de çok yıpranmayın, zorda kalıp kayış da attırmayın.

7- Danışın. Önce aklınıza; sonra gönlünüze; en sonunda da sizi hesapsız, kitapsız, menfaatsiz, gönülden seven büyüklerinize danışın. Sizden daha tecrübesiz, dünya görmemiş, bir iş bitirmemiş, bir başarı göstermemiş insanlara danışmayın. Ama mutlaka şuna da dikkat edin ki, danışacağınız kişinin soracağınız işle ilgili doğrudan bir menfaati olmasın. Size göre değil, kendi çıkarına göre tavsiyede bulunmasın.
Verdiğiniz sözü yerine getirin.

8- Zamanlama konusunda dikkatli olun. Planlı-programlı, zamanlı çalışmak kadar iyi zamanlama yapmak da çok önemlidir. Bir işe erken başlamak, sabah erken kalkmak, yola erken çıkmak mutlaka önemlidir; ama çok daha mühim olanı, neticeye ulaşmaktır. Erken kalkıp oyalanmak, erken başlayıp eğlenmek, ağırkanlı hareket etmek, sizi hep başarısızlığa götürür.

9- Dikkatli olun. Öncelikle ağzınızdan çıkan söze, lafa dikkat edin. Laf olsun diye düşünmeden konuşmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.

10- Hafızanıza güvenmeyin. Devamlı not alın; kayıt tutun, arşiv yapın.
11- Randevulara vaktinde gidin. Verdiğiniz sözü yerine getirin. Bizim milletin bahane üretme kabiliyeti sınırsızdır. O yeteneğinizi fazla zorlamayın.

12- Bilgi sahibi olmadan yorum yapmayın. Yine bizim millete Allah, yorum yapma kabiliyeti vermiştir. Halbuki en büyük fazilet ‘Bilmiyorum' diyebilmektir. Öğrenme, bilmediğini bildiğin anda ve yerde başlar.

13- İleri görüşlü olun. Yapacağınız projenin, başlayacağınız bir işin birkaç hamle sonrasını da düşünün, hesaplayın. Alternatifli çalışın. İşin sonunu düşünmeden, yeterli analiz yapmadan ortaya atılmayın; yola çıkmayın. Sonra yolda kalmasanız bile yaya kalırsınız! Gerçi yine bizim millet ‘Kervan yolda düzülür' demiş; besmele çekip yola koyulmuş. Ama siz kervanı önceden düzün.
En önemlisi, ‘Çala çala bir havaya dönecek' demeyin. Akıntıya kürek çekmeyin.

14- Gözlem ruhuna sahip olun. Bakan kör olmayın, can kulağıyla dinleyin, can gözüyle bakın.

15- Çözüm odaklı olun. Kafanızın yazılımını ‘bir iş nasıl olmaz' diye uyarlamayın; nasıl olabileceğini düşünecek, arayıp bulabilecek bir kafa yapınız olsun.
İşin olumsuz yanlarına takılıp kalmayın. İntikam hırsıyla yanmayın. Hep ileriye, geleceğe bakın. Küçük şeylerden de zevk alın. Acı bir kahve, demli bir çay, güzel bir pasta, bir parça çikolata, bir külah dondurma sizi mutlu etmeye yetsin.

16- İnsan kıymeti bilin. Büyüklerinizin bir gün yanınızda olamayacağını, sevdiklerinize uzak düşebileceğinizi, onlardan ayrılabileceğinizi düşünerek elinizdekilerin kıymetini bilin.
Fakirlere, gariplere, muhtaçlara el uzatın.
Veren el, alan elden hayırlıdır.
Ne verirsen elinle, o da gider seninle.
İyi ve kötü günde sevdiklerinizin yanında olun. Gidemeseniz bile mutlaka telefonla arayın; mesajla, maille oyalanmayın.
Allah'a şükrü, insanlara teşekkürü unutmayın.

17- Günlük politikalar, kısır siyasal çekişmeler sizi esir almasın.
Başkalarının yapamadıklarını konuşmak yerine kiminle ne yapabileceğinizi araştırın.

18- Eleştiri ve tenkide açık olun. En önemlisi de bir büyüğünüz sizi yetersiz görebilir, eleştirebilir; hatta zaman zaman size sinirlenip kızabilir. Ama bu sizi sevmediği anlamına gelmez. Tam tersine o, sizi sevdiği, ilgilenmeye değer bulduğu için tepki gösteriyordur.

19- Şükrü ihmal etmeyin. Allah'a şükredin, insanlara teşekkür edin. Kalbinizi temiz tutun. Ameller niyetlere göredir. Aklınız, kalbiniz ve zevkiniz selim olsun.

20- En son olarak da öğrenmeye ve öğretmeye doymayın…
Aman ne olacaksanız olun sakın; ‘sıradan ve sürüden' olmayın!…”
Allah size rahmet etsin Haluk Hocam…