TIMETURK | HABER MERKEZİ
Yeni Şafak gazetesi yazarı Ersin Çelik, dijital platform Netflix'in eşcinselliği yayıcı bir etkisinin olduğunu belirterek “Sadece Netflix tek başına yeterli. Bu platformun izlendiği ve özellikle de genç neslin büyük tüketicisi olduğu tüm toplumlar eşcinsellik emperyalizmine teslim olma aşamasına geldiler” dedi.
“Eşcinsellik emperyalizmine karşı yürüyüş nereye varacak?” başlıklı bugünkü yazısında geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen LGBTİ ideolojisi karşıtı yürüyüşe yönelik değerlendirmelerini aktaran Çelik, yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti:
NETFLİX İZLEYEN ÇOCUKLARINIZLA MAKUL DİLLE KONUŞUN
Bu yürüyüş de işte tam olarak; dozajı her etkinlikte, dizde, filmde ve akademik çalışmalarda gittikçe artan baskıya karşı yapıldı. Aslında harekete geçildi. Sık sık vurgulamaktan vazgeçmeyeceğim. Yakın zamana dek “bana bir zararları yok” diyerek normal karşılayanların hatta sempati duyanların da artık kabul ettiği büyük bir dalga geliyor. Ben adına artık “eşcinsellik emperyalizmi” diyorum. Bunun arkasında da mücadele edilmeden teslim olunan “kültürel işgal” var. Sadece Netflix tek başına yeterli. Bu platformun izlendiği ve özellikle de genç neslin büyük tüketicisi olduğu tüm toplumlar eşcinsellik emperyalizmine teslim olma aşamasına geldiler. Ne demek istediğimi, bağımlılık seviyesinde Netflix izleyen çocuklarınızla makul bir dille konuşunca anlayabilirsiniz.
ANTİ LGBT SEKTÖR OLUŞACAK
Saraçhane'deki yürüyüş ‘nefret söylemi' değil, bir semboldü. Yeni nesli çocukluktan başlayarak eşcinsel olmaya zorlayacak kültürel işgale bugünden itiraz edenler güçlü bir ses verdi. Bu yürüyüş geleceğe yönelikti. Birileri ısmarlama cümlelerle, “nefret söylemi” diyerek olası provokasyonların “işaretlerini” bırakıyorlar. Yürüyüşe katılan sorumluluk sahibi anne-babaları, sivil toplum kuruluşlarını bir çeşit fişliyorlar. Bu yürüyüşü İstanbul'da durduramadılar. Şimdi de Anadolu'ya yayılmasını önlemeye çalışıyorlar. Asıl önemlisi de Türkiye sınırlarının dışına çıkmasını, özellikle de Arap coğrafyasında ses getirmesinden çekiniyorlar. Oluşan halk tepkisi daha da büyür ve sermaye sahiplerinin gündemine girerse; eşcinsellik ideolojisinden arındırılmış dizi, film platformları, sosyal medya mecraları, çizgi filmler, çeşitli yayınlar ve kitaplar gelecek. “Anti LGBT sektör” oluşacak. Bir iletişimci olarak öngörümü ifade etmiş olayım. Adım adım da olsa kararlı ve duyarlı bir yürüyüş başladı…