Evliya Çelebi seyahatnamesini bir oturuşta yazdı
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, ünlü 17. yüzyıl seyyahı Evliya Çelebi ve Seyahatnamesi hakkında önemli ayrıntılar paylaştı

Oluşturma Tarihi: 2021-06-20 18:44:49

Güncelleme Tarihi: 2021-06-20 18:44:49

EVLİYA ÇELEBİ

178 yıl önce 13 Haziran 1843'te Türkler ilk defa ünlü seyyahlarının ciltler tutan seyahatnamesinden sadece 148 sayfalık “Müntehabât-ı Evliyâ Çelebî”, yani “Seçmeler” adlı bir eseri ele alabildiler. 1.200 adet basılan eser aslında çabuk satıldı, geleneksel biçimde kahvehanelerde dost meclislerinde okundu, dinlendi, yeniden basımı içinde uygunsuz nakiller ve elfaz (notlar) bulunduğu için toplandı, depoya kapatıldı. Sansürü aşmak için bazı tüccarlar bu kitabı Mısır'da Bulak Matbaası'nda basmışlardır. O zamandan bugüne kalan nüshalar da böyledir, Mısır'da basılanlardır.

GÖZLEMLERİ İLGİNÇ

Evliya Çelebi, Mısır'da uzunca kaldı, Girit'i iyi tetkik etti. Çok enteresan gözlemleri vardır. Bunların bugün bile ciddiye alınması gerekir. Mesela Miken halkının “Ecine” kavmi diye nitelendirilmesi Ifrıkiye'den geldiklerini söylemesi, yani Mısır aslına hamletmesi çok akla yakın görünüyor. Gerçi bilimin kesin tespitleri henüz bu noktaya ulaşamadı. “Evliya Çelebi Seyahatnamesi” ki Kafkas dillerinden bile şive örnekleri verir, zeki, mukallid ve dillere yatkın bir adamın eseridir. 17. asırda imparatorluk coğrafyasını, yani yeryüzünün önemli bir kısmını bu kadar etraflıca gezen biri yoktur. Bununla birlikte seyahatname son 20 senede geniş ölçüde basılıyor. Sadece Türkler değil Osmanlı coğrafyasının diğer halklarının uzmanları da bu eseri çeviriyor, zaten çevirip basmayı ancak onlar yapabilir. Çünkü Evliya'nın lügatini ve gördüklerini büyük imparatorluğun tek kavmi hatta ana unsuru olan Türkler bile ustalıkla tespit edemezler.

ABARTMALARI DA VAR

Evliya, Topkapı Sarayı'nda Enderun'da eğitim görmüştür ama eğitimini tamamlamadan terk eden bir asi gönüllüdür. Asıl ilginci uzun gezileri sırasında gördükleri ve yaşadıklarıdır. Buna Viyana'ya gönderilen sefaret heyeti veya Anadolu'da Celâlilerle karşılaşmak gibi ilginç gözlemler de dahildir. Evliya'nın kendine göre abartmaları da vardı. Galiba Galata Kulesi'nden uçuş yapan Hezarfen Ahmed Çelebi de böyle olmalıdır ama havai fişeklerler patlatan Lagari Hasan Efendi için aynı şeyi söyleyemeyiz, uydurduğunu ileri süremeyiz. Tarihin görmezden gelinen veya unutulan fasılları onunla yaşar. Türkiye faslında İstanbul kısmı, yani birinci cilt ve peyderpey bütün öbür kısımlar yayımlanmaya başladı. Aslında Evliya Çelebi'nin el yazma kopyaları çok geniş bir coğrafyada istifade edilen kaynaklar olmuştur.

BULUNMAZ BİR KAYNAK

Evliya Çelebi'nin naklettiği bazı hikâyelerde abartma yok ama benzetmelerinde düpedüz meddahlık yolunu seçtiği açıktır. Galiba eserini biraz da gülümseterek okumamızı istiyor. Onun Mısır gözlemlerini Almanca tercümesini okuyanlar hiç de küçümsemeden değerlendiriyorlar. Burada gördükleri gerçekten ilginç ve iki ihtimalden birini ele almalıyız ya da Mısır'da evlendi kaldı, rahmete yürüdü veyahut da Taksim Gümüşsuyu'nda eski mezarlıkta bulunan kabri imar hareketleri sırasında ortadan kalktı. Maalesef benzer akıbet Unkapanı'nda medfun olan Kâtip Çelebi'nin de başına gelmiştir. 17. asrın ünlü gezgini bildiğimiz devlet adamlarının akrabalığı, sohbet dostluğu ama bir o kadar da Osmanlı tebaasının her sınıf halkına olan ünsiyeti onun bulunulmaz bir kaynak olarak yaşamasına neden oluyor. Evliya, Osmanlı Türkiyesi'yle diliyle, âdetleriyle yaşatan, aksettiren geniş bir kaynak ve şiirdir.

KÜLTÜRÜMÜZÜN MİRASI

Evliya bu seyahatnameyi bir oturuşta tamamlamış. Dile kolay, birinci cilt İstanbul'u, toponomik açıdan bazı yanlışlar yapsa da çok önemli bilgiler içermektedir. Diğer ciltlerde Balkanlar'dan Macaristan'a bütün Osmanlı coğrafyası hatta Avusturya gibi ülkelerin tarifini bulabiliriz. İstanbul'dan sonra Bursa, Kahire ve Mekke hattının ele alınması Gürcistan ve Doğu Anadolu ve Suriye, Filistin ve İran... Bu geniş coğrafyada Evliya'nın bizzat adım attığı ve tavsif ettiği şehirler bugün tarihyazımı bakımından talihli sayılıyor ama mesela Amasra'yı çok güzel tarif etmişken Bartın'a uğramaması ve sadece mevcudiyetten bahsetmesi bu önemli Batı Karadeniz şehri için ayrı bir talihsizliktir. Her şeye rağmen Evliya, Osmanlı coğrafyasını oradaki ülkeleri ele alır ve bugünkü Türk vatanının kültürel yapısını kavramak için önemli bir mirastır.

Hürriyet