FİKRET MUALLA
'RENKLERDE KAYBOLAN HAYAT'Fikret Mualla’nın yaşamı üzerine Metin Güngör’ün filmi

Oluşturma Tarihi: 2020-02-18 14:09:25

Güncelleme Tarihi: 2020-02-18 14:09:25

SerkanGüzel/Timeturk

Yönetmen Metin Güngör'ün ünlü bohem ressam Fikret Mualla Üzerine yaptığı ve çekimi ve bitirilmesi yıllara yayılan “Renklerde Kaybolan Hayat” filminin galası 18 Şubat Salı günü  akşam  TORUN CENTER CİNE TEHC MECİDİYEKÖY'DE Kokteyl  20'da başlarken, film gösterimi saat 21:00'de başlayacak.

Filmde oynayan birçok ünlü aktörün de hazır bulunacağı film gösterimine İstanbul'un sanat sinema ve entelektüel kesiminden önemli bir katılım olacak.  Metin Güngör yönetmeni ve yapımcısı olduğu ve nihayet Galası yapılacak ve ardından 21 Şubat'ta vizyona girecek filmi hakkında şunları söyledi:

“Türkiye'nin dünya çapında üne sahip sanatçılarından biri olan ressam büyük usta Fikret Mualla'nın hayatının ele alınarak, sanatçımızın yaşam hikâyesini, ülkesinden uzakta çektiği zorlukları, vatanına duyduğu sevgi ve özlemi Türk halkına ve dünyaya hak ettiği şeklide yansıtılmasını amaçlayan bir sinema filmi çektim. Bir dönem filmi olan “RENKLERDE KAYBOLAN HAYAT” Türk ressamı Fikret Mualla Saygı'nın hayatını gerçekçi bir şekilde yakın arkadaşı, ünlü yazarımız edebiyatçı, gazeteci-yazar Hıfzı Topuz'un aktarımları ve Fikret Mualla hakkında şahsen yapmış olduğum yıllar süren araştırmalara dayanmaktadır.

Ben bir Türk sanatçısı olarak Fikret Mualla'ya olan görevimi yerine getirdigimi sanıyorum. Şu ana kadar Devlet'ten ya da herhangi bir kuruluştan bir destek almadan sadece kendi çabalarımla ve projeye maddi karşılık beklemeden katkı sunan , Bedri Baykam, Okan Bayülgen, Şebnem Schaefer, Tayfun  Sav,Selen Görgüzel Alkan, Bora Gencer, Mehmet Tokat, Öznur kula, Bulent Seyran gibi daha bircok çeşitli aktör ve sanatçıların, kostümleri sağlayan by retro, sanat yönetmenimiz Hakan Vardar'ın destekleriyle yaptım, buraya kadar getirebildim. Bu film, Fikret Mualla'nın yanı sıra Cumhuriyet'in ilk kuşak önemli sanatçılarını da ele alan bir projedir. Yarım asır dan fazla süren bu dönem 1903-1967 yılları, Turkiye'de ve Avrupa'da önemli anlar yaşanmaktadır. Ve zaman zaman Türk ve Dünya sanat tarihinin unutulmaz isimleriyle karşılaşacağız. Aynı dönemdeki bu ünlü sanatçıların Fikret Mualla'nın yaşantısına nasıl yansıdığını acı ve tatlı yanlarıyla şahit olacağız. Bu önemli isimlerin bazılari, Pablo Picasso, Marlene Dietrich, Abidin Dino, Bedri Rahmi Eyuboglu, Nazım Hikmet, Semiha Berksoy, Arif Dino, Fikret Adil, Elif Naci, Hale Asaf, Neyzen Tevfik, Avni Arbas ve Hıfzı Topuz gibi birçok aydın ve sanatçıdır.

Uzun yıllardır Hollywood filmlerinde özel efektlerden aldığım deneyim ve usta film yapımcılığı anlayışıyla aslında büyük bir bütçe olması gereken bu dönem filmini, kendi sanat anlayışı içinde daha az bir bütçede halletmeyi tasarlamış ve uzun yıllar almasına ragmen yukarıda ismini zikrettiğim degerli Türk sanatçı ve oyuncuların verdiği desteklerle başarmış bulunmaktayım.

Ben uzun yıllar önce Güzel Sanatlar Fakültesi'nde okumaya başladığım tarihlerde Fikret Mualla ismini duymuştum. Araştırmaya başladım. Yurtdışında yaşamış bu renk ve desen ustasına hayran kaldım. Bu filmi yapmak istememin asıl nedeni, onun sanatını bütün dünyaya daha açık ve terredütsüz sunmak, bu ressamımızla gururla övünerek bahsetmek, ayrıca onun gibi sanatçıların ortak sorunlarını anlatmak, bu dahi insanı tarihte ve toplumsal algımızda hakettiği yere getirmektir. Fikret Mualla yaşadığı süre içinde hep yanlış anlaşılmış ve toplumdan, sanat dünyasından dışlanmıştır. Bu durum, zaten bütün sanatçıların korkulu rüyasıdır. Yanlış anlaşılmak. Ülkesini, yurdunu, milletini ve Atatürk'ünü çok seven bu insan yalnız bir şekilde ölmüş ve kimsesizler mezarlığına gömülmüştür. Bir süre sonra değerini bilen onu anlayan bazı yakın arkadaşları ve devlet adamları sayesinde mezarı (kemikleri) 1974 yılında Türkiye'ye getirilmiş, ünlü sanatçımıza ancak böyle sahip çıkılmıştır.

Ben Bir Türk sanatçısı ve vatandaşı olarak hep sorarım kendime, Bugün bütün Dünya bir Van Gogh'u bilir de, Batı da ismi ”Turkish Van Gogh”diye anılan bu Türk Ressamı Fikret Mualla'yı neden bilmez?