Kolaj çalışmalarından oluşan "Parça" sergisini sanatseverlerle buluşturan fotoğraf sanatçısı, yapımcı ve yönetmen Mehmet Turgut, "(Yaşar Kemal çalışmasında) Eski bir kurşun kalem ve bir eldiven var. Yaşar Kemal, eliyle yazarmış, daktilo kullanmazmış. O kadar soğukmuş ki eldiven giyip yazmak zorunda kalmış İnce Memed'i. Küçük bir kaset var, her şeyi kaydedermiş. Yani Yaşar Kemal'i biraz araştırıp analiz ettiğiniz zaman, bu parçaları bir araya getirebiliyorsunuz." dedi.
Turgut'un, sanat ve edebiyat alanındaki 18 ünlü ismin fotoğraflarıyla, kişiye özel objelerden kolajladığı çalışmalarına yer verdiği Galeri Kambur Arnavutköy'deki sergisi yoğun ilgi gördü.
Fotoğrafa ilgisini AA muhabirine anlatan Turgut, 1977'de Ankara'da doğduğunu, dedesi, babaannesi ve babasının ardından, ailesindeki üçüncü nesil fotoğrafçı olduğunu, fotoğrafın kendisi için "aile geleneği" olduğunu belirtti.
Mehmet Turgut, 20'li yaşların başındayken tüm derdini fotoğrafla anlatmak istediğine karar verdiğini söyleyerek, "Ben 20'li yaşların başlarındayken sadece Türkiye'de değil dünyada analogdan dijital fotoğrafa geçiş oldu. Analog fotoğraftan başlayıp dijitale geçiş yapan ilk fotoğrafçılardan biri olduğum için bunu avantaj haline getirdim kendim için. Herkesin yaptığından farklı bir şeyler yaparak, insanları farklı göstererek ve farklı konseptler oluşturarak (fotoğraf) çektim." ifadelerini kullandı.
Sosyal medyayı ilk aktif kullananlardan biri olduğunun altını çizen Turgut, böylece yurtdışında da ilgi gördüğünü aktardı.
"Daha öncekilerden farklı bir sergi oldu"
Turgut, Ankara'dan İstanbul'a taşındıktan sonra önemli isimlerin fotoğraflarını çekmeye başladığını vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"İstanbul'daki rock müzisyenleri, edebiyatçılar, yazarlar ve çizerler beni fark ettiler ve onlarla bir şeyler çekmeye başladım. Yüksek Ses Dergisi diye bir rock müzik dergisi vardı. Daha Ankara'dayken onun kapaklarını çekmeye başladım. Sonra İstanbul'a geldim ve İstanbul'da devam ettim. Ardından Karakalem diye bir yer altı edebiyat dergisine ortak oldum, birkaç sayı o çıktı. Akabinde kendi dergim, kültür sanat fotoğraf dergisi 46'yı çıkarttım. Dokuz sene ona devam ettim. Dergi yetmedi bu sefer televizyon programı yapayım dedim. On bölüm deneme çekelim dedik. Falan Filan'ı 120 bölüm çektik."
Daha önce açtığı sergilerden farklı bir kolaj sergi hazırladığını dile getiren Turgut, "Bugüne kadar kolaj sergiler yaptım ama hep masa başında, bilgisayarda yaptığım kolajlardı onlar. Bu sefer gerçekten kolaj yaptım ve burada gördüğünüz 18 işin hepsini basıp tek tek elimle kestim." diye konuştu.
"Çıkış noktam Yaşar Kemal oldu"
Sergideki çalışmalarına ilişkin de bilgi veren Turgut, şunları kaydetti:
"İlk çıkış noktası Yaşar Kemal'di. Yaşar ağabey, çok değerli bir yazarımızdı. Bu sergide seçtiğim bütün isimlerle daha önce iletişimimin olmasına ve onların fotoğrafını çekmiş olmaya dikkat ettim. Zaten gördüğünüz fotoğrafların kimi on senelik kimi beş kimi bir senelik. Hepsi benim çektiğim fotoğraflar. Mesela Yaşar Kemal ile ilgili bir Yaşar Kemal analizi yaptım. Aynısını Teoman'a da Erkin Koray'a da Erol Büyükburç'a da yaptım. Bir kolajla Yaşar Kemal'i anlatmak için hangi parçalar gerekirdi? Mesela Yaşar Kemal'in tek gözü kördü. Bunun sebebi neydi? Mesela doğuştan mıydı yoksa bir hastalık mıydı? Araştırdığınızda görüyorsunuzki küçük yaşlarında, amcası kurban keserken bıçak elinden kayıyor ve Yaşar Kemal'in gözüne batıyor. Öyle kör oluyor. Ondan sonra hayatında hep bıçak var. Babası bir Cuma namazındayken arkasından bıçaklanarak öldürülüyor. O yüzden o bıçak imgesini kullanmak zorundaydım. Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal için, 'O Çukurova'nın üzerinde uçan bir kartaldır.' der hep. O kartal kanatları oradan geliyor. Eski bir kurşun kalem ve bir eldiven var. Yaşar Kemal, eliyle yazarmış, daktilo kullanmazmış. O kadar soğukmuş ki eldiven giyip yazmak zorunda kalmış İnce Memed'i. Küçük bir kaset var, her şeyi kaydedermiş. Yani Yaşar Kemal'i biraz araştırıp analiz ettiğiniz zaman, bu parçaları bir araya getirebiliyorsunuz. İşlerin içinde böyle gizli kodlar var. Aslında gelip iyice inceleyip, 'O parça niye var?' diye araştırdığınız zaman hepsinin hikayesi ortaya çıkabiliyor."
Ankara'da 31 Mart'a kadar ziyaret edilebilecek
Sergide yer alan Ayşen Gruda işine de değinen Turgut, "Ayşen abla çok sevdiğim bir ablamdı. Zaten sahneye koyduğu en son oyunların bütün tiyatro afişlerini ben çektim. 46 Dergisi için onu büyücü yapmıştım. Dergide kullanmadığım bir kareyi kullandım. Bazı oyuncuların hünerleri vardır. Her şeyi çözerler. Hepimizin aklında onunla ilgili gulyabani sahnesi vardır. Ben gulyabaniyi küçük bir heykel yaptırıp onun parmaklarına koydum. Hiçbir zaman ölmeyecek hiçbir zaman unutulmayacak iki objeyi bir araya getirdim." değerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Turgut, her çalışmasının kendi içinde bir hikayesi olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Mazhar Alanson'un kolajındaki şapka ve gitar kılıfı Leonard Cohen'in gitar kılıfı ve şapkası. Aslında bu işi söküp parçalasak, o gitar kılıfının üzerinde Leonard Cohen yazıyor ama görünmüyor. Mazhar ağabeyin Leonard Cohen hayranlığını, benzer taraflarını imgesel olarak birleştirmeye gayret gösterdim. Ara Gürel işinde ise çok fazla bir şey yapmaya gerek yoktu. Ara hocanın zaten çok fazla fotoğrafını çektim rahmetlinin vefatından önce. O da bir kez beni çekmişti. Onu çektiğim doğal olan karelerinden daha kübik ve onu sade anlatan bir çalışma oldu."
İstanbul'da sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılanan sergi, 31 Mart'a kadar Ankara' Çayyolu'nda Hilmi Güner Mimarlık'ta ziyarete açık olacak.