Eğitimci yazar Ahmet Tâlib Çelen, Gazzelilerin dikkatlerden kaçmayan ifade berraklığının sebeplerine dair detaylı bilgiler paylaştı...
KONUŞMA GÜZELLİĞİ, HİTABET KESKİNLİĞİ
Gazzeli kardeşlerimizin 7'den 70'e konuşma ve hitâbetlerinin keskinliği ve güzelliği dikkat çekmeyecek gibi değil. Başta Kassam Tugayları'nın sözcüsü Ebû Ubeyde olmak üzere, tepelerine bombalar düşmüş, beton yığını hâline gelmiş evinde çocuklarının parçalanmış cesetleri karşısında kalmış bu insanların, vaziyetin vehâmetini anlatmadaki muvaffakiyetleri olağanüstü. Bu konuşma güzelliği ve hitâbet keskinliğinin altında neler var?
"DERT SÖYLETİR"
Bir defa “Dert söyletir” atasözünün ehemmiyeti çok büyük burada. Ufacık bir kara parçasına sıkışmış iki buçuk milyon insan yıllardan beri İsrail zulmü altında inliyor. Hiçbir hürriyetleri yok. Kendilerini insan bile saymayan zâlim bir düşmanın keyfine tâbî olarak yaşamanın her türlü acısını yaşayan bir topluluk bu. 7 Ekim'den bu tarafa da bombaların, füzelerin, yakıp kül eden fosfor bombalarının altında 30 bine yakın insanını kaybetmiş bir millet. Bunların ekseriyeti de müdâfaasız kadın ve çocuklar... Bu zulüm ve soykırımın biteceğine dâir de henüz bir ışık görünmüyor. Şu anda dünyâda daha dertli bir milletin olmadığı açık bir gerçek. Dert söyletir sözü doğruysa Gazzeli-Filistinliden daha güzel ve tesîrli konuşacak birisi de olmamalıdır dünyâda.
PEYGAMBERLER YURDU GAZZE-FİLİSTİN
Bir de Filistin ve Gazze târîh boyunca tevhîd inancının ve ilmin mühim merkezlerinden olmuştur. Dolayısıyla bura insanlarının güzel konuşmalarından ve tesîrli hitâp gücüne sâhip olmalarından daha tabiî bir şey yoktur. Başta Hz. İbrahim olmak üzere birçok peygamberin yerleştiği, gelip geçtiği bir yurttur Filistin-Gazze.
“Hz. İbrahim (a.s.)'ın Filistin'e gelişi (M.Ö. 1900) bu topraklar açısından parlak bir andı. Peygamberlerin atası olan Hz. İbrahim (a.s.) tevhid inancının yayılmasında önemli bir rol oynamış ve bölge halkı (Filistinliler) Hz. İbrahim'e itiraz etmemişlerdir. Bundan dolayı Hz. İbrahim (a.s.) da bölgeyi terk etmemiş, rahatça hareket etmiş ve nihayetinde kendi ismini taşıyan El-Halil'de vefat etmiştir.”
Hz. Yakup, Hz. Yuşa, Hz. Davut, Hz. Süleyman Filistinlidir. Filistin; Asur, Roma, Pers ve Grek hakimiyetlerini de görmüştür. Hz. Ömer zamanında Ebû Ubeyde Bin Cerrâh ve Hâlid Bin Velid kumandasında İslâm hâkimiyetine girmiştir. Birçok sahâbe bu harplerde şehîd olmuştur. Selâhaddîn Eyyûbî'nin Filistin'le alâkası herkesçe bilinir. Mezhep kurucu âlim İmâm Şafiî Gazzelidir. Doğum yerinin Askalan (şimdi herkes Aşkelon diye duyuyor) olduğu rivâyeti vardır. Ünlü hadîs âlimi İbn Hacer el-Askalani'nin ailesi de Gazze-Askalanlıdır.
KASSAM TUGAYLARI'NIN ASKERLİK ŞARTI
Şu anda İsrail'i titreten Hamas'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin de Gazze-Askalan'ın el-Cura köyündendir. Böyle bir memlekette yaşayan insanların ilim ve irfanla münâsebetini tahmîn etmek zor değildir. Böyle bir memlekette yaşayan ümmîlerin bile dillerine güzel konuşma ve hitâbet hârikaları çıkaracak kelimelerin ve cümle kalıplarının sinmemesi mümkün değildir.
İşte Kassam Tugayları… HAMAS'ın askerî kanadına katılabilmenin şartlarından birisi hâfız olmak ve üzerinde kazâ namazı bulunmamak. Son zamanlarda ilerde hıfzını tamamlamak şartıyla da asker almaya başlamışlar. Bu insanların konuşmada selâset ve tesîr gücünün kaynakları biraz daha anlaşılıyor.
Bir de elbette İslâm coğrafyasının birçok bölgesinde artık çok azalmış bulunan îmân gücü ve salâbeti… Îmân kuvveti de hakkı her şart altında haykırabilmenin temellerinden biridir. Bu gücü de şu anda kalbinde en çok muhâfaza eden halk Filistin-Gazze halkı.
EBU UBEYDE ÖRNEĞİ
Ebû Ubeyde'nin konuşmalarından birkaç örnek:
Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları cezâlandırsın, onları rezîl etsin, sizi onlara gâlip kılsın ve inanan toplumun kalplerini ferahlandırsın. (Tevbe, 14) Âlemlerin Rabbi olan Allah'a şükürler olsun. “Allah yazdı, takdîr etti ki andolsun, ben ve Peygamberim üstün geleceğiz; şüphe yok ki Allah pek kuvvetlidir; üstündür.” (Mücadele, 21) Salât ve selâm mücâhid Resûlullâh'a, âilesine, ashâbına, cihâd edenlerin üzerine olsun. Ey kavmimizin murâbıt evlatları, ey Arap ve İslâm milletimiz, selâmünaleyküm ve rahmetullâhi ve berakêtühû. Aksâ Tûfânı'nın başlamasından 27 gün sonra nefret dolu siyonist düşmanın ilan ettiği savaşta insafsız ve zâlim güçler tarafından desteklenmesine ve ön saflarda Amerikan yönetimi olmasına rağmen halkımız bilsin ki mücâhidler siyonistlerin kara saldırısının ön saflarında yer almaya devâm ediyor. (…) Mücâhidlerin gücü karşısında, Allah'ın yönlendirme ve yardımı ile. Ey zulme ve ihânete direnen büyük milletimizin evlatları, binlerce insanımızın kaybı ve şehitliğinden gelen acı, bu faşist düşmanın yaptığı ve hâlen de yapmaya devâm ettiği katliâm ve soykırımlarda bütün bunlar bizi daha güçlü daha kuvvetli ve daha sert yapacak. Askerliğine ve liderliğine ağır bir bedel ödeteceğiz. Kendi topraklarımızda savaşıyoruz. (…) Gazze'yi bu siyonist varlığın târîhî lâneti hâline getireceğiz. Biz şeref ve gurur duyuyoruz. (…)
Başka bir konuşmasından:
Savaşı ekranlardan seyreden Arap ve İslâm dünyâsına savaşın kalbinden sesleniyorum. Gazze'deki İslâm'ın çocuklarını savunmak için harekete geçmenizi beklemiyoruz. Ordularınızı ve tanklarınızı -Allah korusun- hareket ettirmenizi beklemiyoruz. Mukaddes mescidlerimiz için de gelmenizi beklemiyoruz. Siyonistler bütün sınırları ihlâl ediyor ve saldırıyorlar. Mahallelerden çıkmak yasaklandı. Peygamberimize lânet edildiği için de öfkelenmeyin. Onun kalbinde mîrâca ve semâya giden bu yol için de gelmeyin. Bunları savunmanızı istemiyoruz. Hepsini kendimiz üstlendik. Sâdece şunu soruyoruz: Sınır kapısında bekleyen yardımları hareket ettiremeyecek kadar mı âcizsiniz?