Gönül Dağı dizisinin senaristi Çiftci: Yazmak kendini tanımaktır
Gönül Dağı dizisinin senaristi Mustafa Çiftci, “Kendinizi tanımak adına günlük/defter tutmak muhteşem bir imkân. İnsan kendini tanırsa Rabbini de biliyor, tabiatı, insanları, eşyayı, zamanı ve mekânı da yorumlayabiliyor. Kendimizi tanımak için defterli yaşamak önemli” dedi.

Oluşturma Tarihi: 2021-06-29 14:02:06

Güncelleme Tarihi: 2021-06-29 14:02:06

Hikâyeci yazar Mustafa Çiftci, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Youtube kanalından canlı yayınlanan Edebiyat Sohbetleri'ne konuk oldu. TDED Yozgat Şube Başkanı Mehmet Fatih Başkal'ın sunduğu programda “Edebiyat ve Gönül Dağı” konuşuldu.

EDEBİYAT HİSSİYATI GELİŞTİRİR

TRT1'de yayınlanan Gönül Dağı dizisinin senaristliğini sürdüren Mustafa Çiftci, babasının kütüphanesi ve annesinin edebiyat merakı sayesinde hikâyeye ilgi duyduğunu belirtti.

Günlük tutarak yazmaya başladığını, çocukluğunda etrafındaki insanların hikâyelerine merak duyduğunu ifade ederek okuma ve yazı yolculuğuna dair şunları söyledi:
“Okunan bir evde ve iyi öğretmenlerle büyüdüm. Hissiyatınızın gelişmesi için yaptığınız okumalar profesyonel gelişim için değil, daha hassas ve daha dikkat sahibi olmak içindir. Hissiyat okumasında en verimli okumalar edebiyat alanındadır. Edebiyatın bütün türleri hissiyatı geliştirir, sizi rikkat sahibi, ince bir insan yapar. Kalbi bu kadar hassasiyete sahip insanların da iyi bir kul olma ihtimali de artıyor. Dolayısıyla edebiyatın dünya ve ahirete böyle bir faydasından söz edebiliriz. Hissiyat okuması, iyi yetişebileceğiniz toprağı hazırlıyor, eser verebilme kabiliyetinizi körüklüyor. Olumsuz içerikli popüler edebiyat ürünleri, bu bakımdan edebiyat değil. Edebiyat daha kaliteli bir alan. Günlük tutmak, bir yaşama şekli. Gündelik olayları yazmak rutini yazmak deniyor. Oysa rutine de sahip çıkmak başlı başına bir mesele. Herkes rutin bir hayata sahip olamıyor. Yazmanın iyi tarafı da yazanın kendini gözlem altına almasıdır. Bunu yapan kişinin, eksiğiyle fazlasıyla kendini görebilme ihtimali artıyor. Kendinizi tanımak adına günlük/defter tutmak muhteşem bir imkân. İnsan kendini tanırsa Rabbini de biliyor, tabiatı, insanları, eşyayı, zamanı ve mekânı da yorumlayabiliyor. Kendimizi tanımak için defterli yaşamak önemli. Defterinize yıllar sonra baktığınızda kişisel tarihinizle ilgili önemli bir arşiv elde ettiğinizi görüyor, kendinizi muhakeme etme imkânına kavuşuyorsunuz.”

"CİRİTCİ ABDULLAH ANADOLU
İRFANININ BİR YANSIMASI"

Yoksulluk ve sevdanın toplum olarak belimizi büktüğünü ifade eden Mustafa Çiftci, büyük harplerin, kıtlık, göç ve darbelerin toplumsal yapımızı son derece sarstığını, bu olayların toplumumuzu yoksulluğa karşı daha dirayetli kıldığını, bu yoksulluğun tasarruf tedbirleri, edebiyat ve türkülerle nesilden nesile aktarıldığını belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tanpınar'ın dediği gibi, meselelerle baş edebilme kabiliyeti de bir medeniyet mirasıdır. Her millet bununla ilgili kendi imkânlarını geliştirmiş ve gelecek nesillerine aktarmıştır. Bütün bunlardan dolayı yokluğun ve sevdanın üzerimde önemli tesiri oldu. Yoksulluğa karşı dirayetliyiz ama sevda bizi perişan ediyor. Küllenmiş sevdayı, için için yanmayı ve bunu muhatabına söyleyememeyi sanki tercih ettiğimiz aşklar yaşıyoruz. Gönül Dağı'nda da böyle bir durum var. Mümkün olduğunca böyle sevdaları anlatmaya çalışıyorum. Allah'ın sanatçıya verdiği kabiliyeti sanatçının iyi kullanması lazım, yoksa bunu kendisinden her an alabilir. Bu Allah'tan bir emanettir ve bu kabiliyet mekanizmasının nasıl çalıştığının sahipleri de bilmiyor. Beslenme kaynağı bazen bir anekdot, bazen bir metin, bazen seyrettiğini bir manzara olabilir ve bunların hangisinin ne zaman size lazım olacağını kestirmeniz zordur. Bizim tarihsel olarak yaşadığımız dönüm noktalarında adresini kaybettiğimiz Anadolu irfanı, derin akışlarda devam ediyor ve dönem dönem kendine çıkış noktaları buluyor. Gönül Dağı'ndaki Ciritçi Abdullah da böyle biri. Onun söyledikleri, anne babalardan veya etrafımızdaki büyük ruhlu insanlardan duyulan nasihatler, hikmetli sözler ve bir hayat tarzı. O kendince bir tercih yapmış ve o tercihe göre müstağni olmayı, yani kimseden bir şey istememeyi düstur edinmiş. Bu kibir değil, insanları taleplerinle rahatsız etmemek, kendine çizgi çekmek, o istikamette devam edebilmek için Allah'tan yardım dilemek demek. İnsan bunu Allah'tan yardım istemeden yaparsa kibre kapılabilir. Ciritçi Abdullah, hepimizin hayatında az veya çok yer alan ama var olan, akışını derinden sürdüren Anadolu irfanının yansımalarından biri.”