Hacı Arif Bey saraydan neden atıldı?
Ünlü bestekar, yaşadığı gönül ilişkileriyle dikkati çekiyor. Pertevniyal Valide Sultan’ın nedimelerinden Nigarnik adlı kıza gönlünü kaptırınca valide sultan onları evlendiriyor ve padişahın emriyle ve 40 altın maaşla saraydan çıkarılıyor...

Oluşturma Tarihi: 2021-05-18 22:12:30

Güncelleme Tarihi: 2021-05-18 22:12:30

Türk musikisinin temelinde Hacı Arif Bey'in katkısı bulunmaktadır.Besteleri bugün dahi çalınıp söylenen eserler Türk müzikseverlerinin de kulaklarınhda nağme olarak yayılmaya devam etmekte.

Hacı Arif Bey'in müzik adamlığının şekillenmesinde ise yaşadığı dönemin damgası var.
Hacı Arif Bey, Klasik Türk Müziği'nin duayen ismi İsmâil Dede Efendi'den yarım asır sonra, 1831 yılında Eyüp'te dünyaya gelmiştir. Bu dönem, Osmanlı sarayında Batı musikisi etkilerinin belirginleştiği bir dönemdir. Hacı Ârif Bey, Türk musikisine çok önemli katkılarda bulunmuş önemli bir bestekâr. 1885 yılında hayatını kaybetmiştir.

Sesini Abdülmecid beğeniyor

Sesi küçük yaşında fark edilmiş, Zekâi Dede Efendi ve Eyyubî Mehmed Bey'den ders almış, saray bandosu Mızıka-ı Hümayun'da eğitim görür. Genç yaşında saraya adım atmış, sesinin güzelliği Sultan Abdülmecid tarafından onaylanmış, Harem-i Hümayun'da kadınlara musiki dersleri vermekle görevlendirilmiştir. Daha sıbyan mektebinde iken sesinin güzelliğiyle dikkati çekti ve mektebin ilâhicibaşısı olmuştur.

Özel hayatını bestelerine yansıttı

Hacı Arif Bey, yaşadığı gönül ilişkileriyle dikkati çekiyor. Pertevniyal Vâlide Sultan'ın nedimelerinden Nigârnîk adlı kıza âşık olunca vâlide sultan onları evlendirdi. İrâde-i seniyye ile ve 40 altın maaşla saraydan çıkarılan Ârif Bey, 1876 yılına kadar beş yıl süreyle Şûrâ-yı Devlet'te kâtiplik ve Beykoz'da maliye müdürlüğü görevlerinde bulundu. II. Abdülhamid tahta çıktığı zaman Zincirlikuyu'daki çiftliğinde münzevi bir hayat yaşamaktaydı.
Ancak hanımının kendisini terketmesi üzerine tekrar saraya alındı ve yine câriyelere meşk hocası olarak görevlendirildi.
İran'ın İstanbul büyükelçisi Mareşal Muhsin Han II. Abdülhamid'i bir ziyareti esnasında İran şahının Ârif Bey'i çok beğendiğini, daha önce şahın İstanbul'u ziyaretinde huzurunda Ârif Bey'in okuduğu Hâfız'a ait Farsça bir gazelin bestesini unutamadığını, şu sırada Osmanlı sarayında bir görevi bulunmadığından onu Tahran sarayına davet etmek istediğini ifade etti. Ancak II. Abdülhamid, Hacı Ârif Bey'i tekrar Muzıka-yi Hümâyun'a alacağını söyleyerek buna izin vermedi.

Romantik dönemin başlangıcı

Hacı Ârif Bey'in gücünün, sesinin yanı sıra çok hızlı beste yapmasından ve yüzlerce eseri hafızasında tutabilmesinden kaynaklandığı da biliniyor.Herhangi bir saz çalmadığı ve nota yazmayı bilmediği halde bir gecede dokuz-on tane beste yaptığı rivayetler arasında.Hacı Ârif Bey Türk musikisinde romantik dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Ârif Bey, Türk mûsikisinde neo-klasik” ve romantik denilen sanat akımının kurucusudur. Kendisinden önce neo-klasik tarzda III. Selim, Hamâmîzâde İsmâil Dede, Şâkir Ağa gibi bestekârlar şarkı bestelemişse de Hacı Ârif Bey bu alanda çığır açmıştır.

Bine yakın bestesi var

Herkesin anlayabileceği sadelikte sözlerle yazmış, melodi ve ritim zenginliği içeren şarkı formu onunla birlikte popülerlik kazanmıştır. Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamid dönemlerinde sarayda görev alan bestekar, müzik makamlarından kürdilihicazkârı da müzik literatürüne kazandırdı. Bine yakın eser bestelediği rivayet edilmiştir ama günümüze ulaşan sayı 337.