'Hepimizin kültürümüzün bir diplomatı olmalıyız'
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, Türkiye’nin zenginlikleri bütünlük içinde dünyaya tanıtılamıyorsa ve koordinasyon yoksa başarının elde edilemeyeceğini belirterek, 'Keşke, Kutadgu Bilig'in Yusuf Has Hacib tarafından yazılışının 950. yıl dönümünde bu konu hakkında şarkılar, tiyatrolar, filmler olsa da tanıtımı konusunda destek olabilse. Kültürel diplomasi alanında başarılı olabilmemiz için hepimizin kültürümüzün bir diplomatı olması gerekiyor' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2019-05-26 08:54:15

Güncelleme Tarihi: 2019-05-26 08:54:15

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, Yunus Emre Enstitüsü Kültürel Diplomasi Akademisi tarafından düzenlenen "Kültürel Diplomasi Uygulamalı Eğitim Programı" kapsamındaki konferansta yaptığı konuşmada, UNESCO hakkında bilgiler verdi.

UNESCO'nun Birleşmiş Milletler'in prestijli bir kurumu olduğunun altını çizen Oğuz, "UNESCO bağımsız ve objektif yapısıyla biliniyor. UNESCO imzası olduğunda insanlar güvenerek itimat ediyorlar. UNESCO'da herkesin oyu bir. Tüm ülkelerin nüfusuna bakılmaksızın tek oy hakkına sahip olması, ortak mirasın korunması hedefine yönelik objektif bir yapı. Şunun altını çizmek gerekiyor, Türkiye UNESCO sözleşmesini ilk imzalayan kurucu ülkelerden. Onun için UNESCO'yu eleştirme ve değerlendirme hakkımız var. " diye konuştu.

Oğuz, kültürel zenginlik kadar kültürel diyaloğun ülkeler arasındaki ilişkilerdeki önemine dikkati çekti.

Sağlıklı bir etkileşim için daha fazla empati ve bilgilenme gerektiğini belirten Oğuz, "Eğer herkes okuryazar olursa ön yargılar azalır, bilime verilen değer artar, refah toplumu gelir ve toplumlar birbirini tanımaya başlar. Bu da doğrudan barışa katkı sağlar. İnsanlar birbirini tanıdıkça barış duyguları güçlenir. Kültür diplomasisi esasen karşıdakinin sizi sevmesi, sizi tanıması, sizi anlaması demektir. Örneğin, farklı bir ülkede yaşayan öncelikle orayı tanır ve burası hafızasına yerleşir. İnsan bir yabancı dil öğrenildiğinde de aynı şekilde o dili konuşanlara karşı daha sempatik olmaya başlar." ifadelerini kullandı.

"DÜNYA MİRASI LİSTESİNE GİREBİLMEK BÜYÜK BAŞARI"

Prof. Dr. Oğuz, İpek Yolu gibi ticari ve kültürel bağlantıları kuvvetlendirecek projelerin önemli olduğunu söyledi.

Şehirlerin de ülkeler ve toplumlararası ilişkilerde kilit rol oynadığını anlatan Oğuz, şöyle devam etti:

"İlişkilerin kuvvetlenmesi için bunlardan daha da önemli olan bir durum da UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girebilmek. Ne kadar fazla kültürel zenginliğiniz bu listeye girerse dünyada sempatiniz, bilinirliğiniz o kadar artıyor. Örneğin, Safranbolu'da kalabalık bir Çinli turist kafilesiyle karşılaştım. Burayı UNESCO'nun Dünya Miras Listesi aracılığıyla öğrendiklerini söylediler. Bu liste başka bir topluma selam vermek gibidir. Buraya girdiğinizde bir marka olmak için önemli bir adım atmış olursunuz. İtalya'nın listede 54 kültürel zenginliği var ve bu durum İtalya için muazzam bir kazanım. Biz de son olarak Göbeklitepe'yi listeye kaydettirdik. 12 bin yıl önce kurulan bu bölgenin insanlık için önemli çok büyük."

Kültürel mirası korumanın, "Ben kimim ve nereden geliyorum?" sorularına cevap vermek için bir şart olduğunu aktaran Oğuz, "Kültürümüzün tüm dünyada tanınması için öncelikle onu öğrenmemiz ve anlatmamız gerekiyor. Türkiye'nin zenginliklerini bütünlük içinde dünyaya tanıtamıyorsak, koordinasyon yoksa başarı da elde edilemez. Kurumlar ve paydaşlar arasındaki bilgi transferi çok önemli. Keşke, Kutadgu Bilig'in Yusuf Has Hacib tarafından yazılışının 950. yıl dönümünde bu konu hakkında şarkılar, tiyatrolar, filmler olsa da tanıtımı konusunda destek olabilse. Kültürel diplomasi alanında başarılı olabilmemiz için hepimizin kültürümüzün bir diplomatı olması gerekiyor." şeklinde konuştu.