İkinci Abdülhamit, Pasteur'e İstanbul'da 200 ev teklif etmiş
Abdülhamit döneminde, Almanya'da aşı çalışmalarında bulunan Pasteur'e ülkemizde çalışma yapması için öneriler götürüldü. Bazı iddialara göre bu çağrıyla Alman bilim adamına 'dönemin İstanbul’unda yaklaşık 180-200 ev parası' teklif edildi

Oluşturma Tarihi: 2021-02-17 23:58:40

Güncelleme Tarihi: 2021-02-17 23:58:40

Salgına karşı mücadelede aşı, büyük bir umut olarak karşımıza çıkmış bulunuyor.

Çin'den temin edilen aşılarla vatandaşlar aşılanırken "Acaba biz de üretim nasıl, hangi aşamadayız, milli aşı ne zaman ortaya çıkacak?" gibi sorular da yok değil.
Peki devlet tarihimizde aşı ve aşılama ile ilgili nasıl bir serencam yaşadık.
Gelin isterseniz aşı tarihçemizi bir göz atalım:

Ülkemizde aşı üretimine yönelik ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamıştır. 1721 yılında İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta İstanbul'da çiçek hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” yapıldığını bildiriyor. Bu mektup aşı yapımına ilişkin ulaşılmış en eski belge konumunda.

2.Abdülhamit'ten Pasteur'e davet

Aşı üretim çalışmalarını yürütmekte olan Pasteur, çalışmalarını sürdürebilmek için dönemin devlet başkanlarına maddi katkı için yazı yazar, yazılardan birinin 2. Abdülhamit'e ulaşması sonrasında, 2. Abdülhamit yardım yapabileceğini ancak çalışmalarını İstanbul'da sürdürmesini talep eder,bu teklif Pasteur tarafından kabul görmeyince ikinci teklif sunulur, Pasteur'e Mecidiye Nişanı ile birlikte 10 bin altın (bazı kaynaklarda 800 lira olarak geçiyor, ama baktığınızda dönemin İstanbul'unda yaklaşık 180-200 ev parası karşılığı) yollanır, aynı zamanda Osmanlı'dan 3 kişinin de yanına asistan olarak yetiştirilmesi istenir.

Kuduz hastanesi kuruluyor

Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne'den müderris Alexander Zoeros Paşa'nın başkanlığı altında, Kaymakam Dr. Hüseyin Remzi ve Kaymakam Veteriner Hüseyin Hüsnü beylerin gönderilmesine karar verilir. Daha sonra bu ekip çalışmalara temel teşkil etmesi için “kuduz mikrobu” enjekte edilmiş bir kemik iliği ile ülkeye geri döner. 1887 yılının ocak ayında Zoeros Paşa'nın kliniğinde Daûl-Kelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz Tedavi Müessesesi) kurulur. Bu kurum dünya'da üçüncü, doğunun ise ilk kuduz merkezi olmuştur. Daha sonra bu merkez difteri serumu da üretmiştir.

Aşı üretimi hangi illerde yapıldı?

Kurtuluş savaşı sırasında zor koşullar altında da hayvan ve insan aşıları üretilmeye devam edilmiştir. İstanbul'un işgali sonrasında aşı merkezi önce Eskişehir, daha sonra da Kırşehir'e taşınmıştır. Aynı dönemde Afyon'da da çiçek aşısı üretilmeye devam edilmiştir. Erzurum'daki serum laboratuvarı Rus işgali sırasında Halep, Niğde, Sivas ve Erzincan'a taşınmış. Kastamonu'da da aşı üretimi yapılmıştır.

Üretim bitince satın almaya başlandı

Ülkemizde aşı üretimi 1996'da DBT ve kuduz aşısı, 1997'de BCG aşı üretiminin kesilmesi ile
sona erdi. Osmanlı'da ilk aşı üretimi ve uygulanmasının başından beri aşı lojistiği, uygulanması ile hastalıkların önlenmesi ücretsiz olarak Devlet eliyle yürütülmekteydi.Aşı üretiminin sona ermesi ile aşılar satın alınarak temin edilmektedir. İki binli yıllarda aşıların Türkiye'de üretimi konusunda tekrar ilgi artmıştır.