Tarihçi ve yazar İlber Ortaylı'nın Hürriyet gazetesinde bugün yayımlanan, "Atatürk'ün projesi Balkan Paktı" başlıklı makalesi şöyle:
9 Şubat 1934 tarihinde Atina'da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında bir pakt imzalandı. Bu paktın inşası, ön planda Türkiye'ye aittir ve Atatürk'ün projesidir. Sosyalist blokun ortaya çıkması, İkinci Cihan Harbi savaşından sonra Sovyet-Amerikan ekseninde ittifak sisteminin gelişmesi, bu yapıyı dağıttı.
Daha önceden Türk-Yunan geriliminin bitişi, Venizelos'un Ankara ziyaretiyle başlamış sayılabilir. Türkiye-Yunanistan özellikle, Yunanistan'ın üzerinde ısrarla durduğu ve büyük devletlerce de empoze edilen mübadeleden sonra müspet bir raya oturmuştu. Hitler'in Almanya'daki iktidarı henüz ciddi bir atılımı olmadığı halde nutukları ve ideolojisi ile Avrupa'daki ilhak teşebbüslerinin Aristide Briand-Gustav Stresemann (Locarno) Antlaşması'nın dahi ihlaline söz konusu olduğu bir devirde, bu ciddi bir girişimdi.
ANA SEBEP İTALYA
Sovyetler Birliği, Balkan ülkeleri için bir tehlike teşkil edecek dönemde değildi. İtalya ise savaş kapasitesinin ötesinde Doğu Akdeniz'deki eğilimleri belirten Faşist Parti'nin nutukları dolayısıyla Balkan Antantı'nın kurulmasındaki ana sebeplerdendi. Romanya, Hitler ve müttefiklerinden çekindiği için bu pakta yanaşmıştı. Ayrıca Sovyet tehlikesini de tarih dolayısıyla küçümsemediği açık. Özellikle Bulgaristan ise Yunanistan ve Romanya ile olan sınır sorunlarından dolayı, bu paktın dışında kaldı ve ön görüşmelerde azınlıkların statüsünü bahane etti. Gerçekten Romanya'da Bulgar azınlık vardı ve Bulgaristan, Yunanistan içinde kalan Makedon nüfusu başlıca bir problem olarak benimsemiştir. İtalya konusunda ise Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya Krallığı arasında ciddi bir fikir ve işbirliği vardı. Ne var ki Venizelos paktın imzalamasından sonra İtalya ile de ilişkilere girerek ayrı bir politika geliştirecek ve Roma'yı ziyareti tercih edecekti. Buna karışlık Yugoslavya ile Türkiye bu konuda daha sabit ve tutarlı bir işbirliğini sonuna kadar devam ettirdiler. Pakt sırasında ebedi dostluk ve tarihi beraberlik söyleminin varlığı bile dikkat çekicidir. Başbakan Konstantinos Tsaldaris'in İnönü'yü ziyareti sırasında Türk basınında bu gibi yazılar görüldü ama asıl önemlisi İkinci Cihan Harbi'nden sonra Balkanlar'daki Komünist Rusya tehlikesine karşı Yunanistan'la Türkiye ilişkilerinin ismi geçen başbakanın lisanında (Bizde Çaldaris diye telaffuz ediliyor) konfederasyon sözüne dönüşeceği görülecektir.
ENTERESAN MADDELER VARDI
Balkan Paktı'nın ilginç hükümleri vardı, daha evvel devletler arasında yapılan ayrı anlaşmalara dayanarak kurulmuştur. 14 Eylül 1933'te Ankara ile Yunanistan, Ekim 1933'te yine Romanya-Türkiye, aynı yılın kasım ayında Türkiye-Yugoslavya arası dostluk ve saldırmazlık anlaşmaları Belgrad'da imzalandı. Yunanistan ve Türkiye arasında Balkan Antantı'nın getirdiği yakınlıklar vardır. Bunların en göze çarpanlarında biri iki ülke milletvekillerinin devlet araçlarında karşılıklı olarak ücretsiz seyahat hakkı bulunmasıdır. Yugoslavya ile olan anlaşmada ise burada bir adım daha ileri gidilmiştir. Kültürel temsile önem verildi. Bu çok ilginç bir kuruluştur. Yugoslavya'da Balkan Paktı gereği bir nevi kültür ataşesi bulundurma âdeti 1960'lara kadar devam etti. Türk maarifinin bir temsilcisi Belgrad'daydı.
TÜRKİYE YARDIM ELİ UZATTI
İkinci Dünya Savaşı'nda bunun pratik yararları görüldü. Yunan politikasını takip ettik. Alman işgali sırasında Türkiye büyükelçiliği ve delegasyon, Atina'yı Yunan milli hükümetiyle terk ederek Kahire'ye gitti. Büyükelçi Enis Aygen, Yunan milli hükümeti nezdinde büyükelçi olarak Kahire'de görev yapmıştır. Tabii savaş içindeki açlıkta Türkiye'nin o yıllarda pek de bolluk içinde olmamasına rağmen Yunanistan'a gıda yardımı yaptığı biliniyor. Alman işgali dolayısıyla Yugoslav Krallığı'nın milli banka rezervleri olan altını Ankara'ya naklettikleri bilinir. Muhafaza altında tutulan bu rezerv, Tito'nun İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki ziyareti sonrasında Yugoslavya'ya iade edilmiştir. Yeni kurulan Yugoslav Federatif Cumhuriyeti'nin hayatı bakımından önemli bir olay olduğu açıktır.
Balkan Paktı zamanla anlamını kaybetmiştir. Sosyalist blokun ortaya çıkması İkinci Cihan Harbi savaşından sonra Sovyet-Amerikan ekseninde ittifak sisteminin gelişmesi, bu yapıyı dağıttı.
GERİLİM KADAR DOSTLUK DA...
Zaman zaman Balkan ülkelerinin halledemedikleri azınlık sorunları daimi bir problem olarak bu gibi anlaşmaları zedelemiştir. Bugün de bu anlamda Balkanlar'da ittifak girişimlerinin ve mevcut ittifakların kusuruz ve baş ağrısız devam etmediği açıktır. Ancak şurası bir gerçek: Bu ülkelerin arasında tarihi, kültürel ve zihni benzerlik mevcut oldukça gerilim kadar dostluğun da yaşaması kaçınılmazdır.
Kaynak: Hürriyete Gazetesi