İstiklal Marşı’nın hikayesi nedir? İstiklal Marşı’nın sözleri…
Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşının sözleri birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Peki İstiklal Marşı kaç kıtadan oluşmaktadır? İstiklal Marşı’nın sözleri nelerdir? İstiklal Marşı’nın hikayesi nedir? İşte İstiklal Marşı’nın sözleri…

Oluşturma Tarihi: 2021-10-27 11:52:41

Güncelleme Tarihi: 2021-10-27 11:52:41

Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşının sözleri birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Peki İstiklal Marşı kaç kıtadan oluşmaktadır? İstiklal Marşı'nın sözleri nelerdir? İstiklal Marşı'nın hikayesi nedir? İşte İstiklal Marşı'nın sözleri…

İstiklal Marşı'nın hikayesi nedir?

Milli Mücadele esnasında, o dönemin ruhunu yansıtacak bir marş hazırlanması hasebiyle bir güfte yarışması tertip edildi. 1921 yılında gerçekleşen yarışmaya 724 şiir ile başvuru yapıldı. O dönem 724 şiir arasında Kazım Karabekir, Muhittin Pars, Kemalettin Kamu, İsak Ferrara, Hüseyin Suat Yalçın gibi önemli ve tanınmış simaların şiirleri de mevcuttu. Mehmet Akif Ersoy ise yarışma neticesinde kazananın para ile ödüllendirileceğini öğrendiği için bu yarışmaya katılamayı reddetti.

23 Aralık 1920 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gönderilen marşlar detaylı bir şekilde incelenmiş fakat herhangi birinin Milli Mücadele için uygun olduğu tespit edilmemiştir. Dönemin Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, Mehmet Akif'i özel olarak bu işi yapması için teşvik etmiştir.

Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in teklifini kabul eden Mehmet Akif Ersoy, 100 yıldır dillerden düşmeyen İstiklal Marşı'nı yazmıştır.

İlk olarak Batı Cephesine gönderilen şiir burada askerler tarafından oldukça beğenilmiş, daha sonra 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayımlanan şiir, Türk milletinin beğenisine sunulmuştur.

12 Mart 1921 tarihine gelinince Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında yürütülen meclis oturumunda, Mehmet Akif Ersoy'un yazmış olduğu marşın İstiklal Marşı olup olmayacağı tartışıldı. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından okunan şiir diğer vekiller tarafından oldukça beğenildi ve şiir Türk Devleti'nin İstiklal Marşı olarak kabul edildi.

Mehmet Akif Ersoy, bu yarışma sonucunda almış olduğu Darülmesai adında bir yardım kuruluşuna bağışlamıştır. Bu yardım kuruluşu yoksul kadın ve çocuklara çeşitli meslekler öğreterek onların yoksulluklarından kurtulmalarına olanak sağlamaktadır.

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı'nın sözleri

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.

Mehmet Akif Ersoy'un hayat hikayesi

İstiklal şairi Mehmet Akif'in hayatı birçok kişi tarafından oldukça merak edilmektedir. Peki Mehmet Akif Ersoy kimdir? Mehmet Akif Ersoy nerelidir? İşte tüm detayları ile Mehmet Akif Ersoy'un hayat hikayesi…

Önceki adıyla Mehmed Ragıf olarak bilinen ve Türk Edebiyatının iz bırakan şairlerinden olan Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873 yılında o dönem Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'da dünyaya gelmiştir. 27 Aralık 1936'da ise vefat eden Mehmet Akif Ersoy, şairliğinin yanı sıra öğretmenlik, vaizlik, hafızlık, mütercimlik ve siyasetçilik yapmıştır. Siroz hastalığından dolayı dünyaya gözlerine yuman Mehmet Akif Ersoy'un mezarı Edirnekapı Şehitliğinde yer almaktadır.

Babası Arnavutluk asıllı Mehmet Tahir Efendi, annesi ise kökenleri Buhara'ya dayanan Mehmet Efendi'nin kızı Emine Cemile Hanım'dır.

Mehmet Akif Ersoy'un eğitim hayatı

Henüz dört yaşındayken İstanbul Fatih'de Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne giden Mehmet Akif Ersoy daha sonra Fatif İbtidaisi'ne devam etmiştir. Bu dönemde babasından Arapça dersleri alan Ersoy, çok iyi düzeyde Arapça'da bilmektedir. Ortaokul öğrenimini bitirdikten sonra Mekteb-i Mülkiye'ye başlayan Ersoy, babasının vefat etmesiyle bu okulu bırakmak durumunda kalmıştır. Daha sonra Halkalı'da Veterinerlik Fakültesine giden Mehmet Akif Ersoy, herhangi bir ücret ödemeden bu okulu birincilikle bitirmiştir.

Mehmet Akif Ersoy'un iş hayatı

Ersoy, Veterinerlik fakültesinden mezun olduktan sonra 1893 yılında Ziraat Bakanlığı Veterinerlik İşlerinde çalışmaya başladı. Bu kurumda istifa ettiği 1913 yılına kadar çeşitli görevlerde bulunan Ersoy, Veterinerlik İşleri Müdür Yardımcılığı işini de yapmıştır.

1898 yılında veteriner olarak çalıştığı sırada İsmet Hanım ile dünya evine girmiştir. Bu dönemde veterinerliğin yanı sıra Maarif Dergisi ve Resimli Gazete'de şirler yazan Ersoy, iyi derecede bildiği Arapça, Fransızca ve Farsçadan çeviriler yapmıştır.

1903 yılında baytarlık mesleğinden istifa ederek çeşitli işler yapan Mehmet Akif Ersoy, 1906 yılında ise Halkalı Baytar Mektebi'nde resmi yazışma usulü dersinde hocalık görevinde bulunmuştur. İki yıl sonra ise Edebiyat fakültesinde Osmanlı Edebiyatı derslerini vermiştir.

Veterinerlik, şairlik ve öğretmenlik mesleklerinin yanı sıra milletvekilliği de yapan Ersoy, 1920 yılında Burdur vekili seçilmiştir. 1921 TBMM tarafından açılan milli marş yarışmasında para almamak kaydıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin halen dahi kullanılan milli marşını kaleme almıştır. Yaptığı marş ile 12 Mart 1921 tarihi milli marş günü olarak kabul edilmiştir. Ödül olarak verilen 500 liraya Kızılay bünyesinde bulunan ve cephedeki kıyafet ihtiyacını karşılamaları için kadınları ve çocukları eğiten İş Evi kurumuna bağışlamıştır.

Mehmet Akif Ersoy'un eserleri nelerdir?

Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 8 kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı'nı Safahat'a koymamıştır. Bu durumu ise şu sözlerle açıklığa kavuşturur: “Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm”.

Safahat (1911) – 44 manzume içerir. Siyasal olaylar, mistik duygular, dünyevi görevlerden bahsedilir.

Süleymaniye Kürsüsünde (1912) – Süleymaniye Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, kürsüde Seyyah Abdürreşit İbrahim'in konuşturulduğu uzun bir bölümle devam eder.

Hakkın Sesleri (1913) – Topluma İslami mesajı yaymaya çalışan on manzumedir.

Fatih Kürsüsünde (1914) – Fatih Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, vaizin uzun konuşması ile devam eder.

Hatıralar (1917) – Âkif'in gezdiği yerdeki izlenimleri ve toplumsal felaketler karşısında Allah'a yakarışını içerir.

Asım (1924) – Hocazade ile Köse İmam arasındaki konuşmalar şeklinde tasarlanmış tek parça eserdir.

Gölgeler (1933) – 1918-1933 arasında yazılmış 41 adet manzumeyi içerir. Her biri, yazıldıkları döneminden çeşitli manzaralar sunar.

Safahat (Toplu Basım) (ilki 1943) – 6 Safahatını bir araya getirir.