İttihat ve Terakki Cemiyeti Genel Sekreterinin arşivi kamuya açıldı
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin genel sekterliği ve iki dönem İçişleri Bakanlığı ile Meclis-i Mebusan başkanlığı yapan Hacı Mehmed Adil Arda'ya ait 1283 belge, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına hibe edildi.

Oluşturma Tarihi: 2019-05-06 11:03:30

Güncelleme Tarihi: 2019-05-06 11:03:30

İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin genel sekterliği ve iki dönem İçişleri Bakanlığı ile Meclis-i Mebusan başkanlığı yapan Hacı Mehmed Adil Arda'ya ait 1283 belge, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına hibe edilerek kamuya sunuldu.

Osmanlı İmparatorluğunda İkinci Meşrutiyet'in ilanına önayak olan, sonraları İttihat ve Terakki Fırkası haline gelen, iktidar olduğu dönem hala tartışmalara konu olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin genel sekterliğini yapan Hacı Mehmed Adil Arda, 1869 yılında Bulgaristan Lofça'da dünyaya geldi.

Yemen'de, 1890'da gümrük memuru olarak başladığı devlet hizmetinde yaklaşık 20 yıl süreyle Yemen, İstanbul ve Selanik'te çeşitli memuriyetler üstlenen, II. Meşrutiyet'in ilanından kısa bir süre sonra Edirne Valisi olarak atanan Hacı Mehmed Adil Arda, yaklaşık bir yıl süren Edirne Valiliği görevinden sonra İttihat ve Terakki Fırkası içerisinde üst düzey yöneticilik görevi aldı.

Hacı Mehmed Adil Arda, 1912 yılında Dahiliye Nazırlığına (İçişleri Bakanlığı) getirildi. Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı yıllarında devletin zor günlerinde kritik görevler almaya devam eden Hacı Adil Bey, 1913 yılında Bab-ı Ali Baskını sonrasında kurulan hükümette bir kez daha Dahiliye Nazırı oldu. II. Balkan Savaşı sırasında Edirne'nin geri alınmasının ardından bir kez daha bu şehre vali olarak atanan Arda, 1915-1918 yılları arasında da Meclis-i Mebusan Reisliği (Meclis Başkanlığı) görevini yürüttü.

I. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından tutuklanan ve Malta'ya sürgüne gönderilen Hacı Adil Bey, 1919-1922 yılları arasında yurt dışında sürgün hayatı yaşadı.

Malta esareti sonrasında yurda dönen Hacı Mehmed Adil Arda, Adana ve Bursa valilikleri görevlerinde bulundu, Darülfünun'da (İstanbul Üniversitesi) dersler verdi ve uluslararası mahkemelerde Türkiye'yi temsil etti ve 1935 yılında yaşamını yitirdi.

Hacı Mehmed Adil Arda, tüm süreçlerde tuttuğu siyasi-idari süreçlerle ilgili not, belge ve yazışmalarını özel bir sandıkta saklayarak ailesine bıraktı. Torunu Ali Arda, bu belgeleri Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına hibe ederek araştırmacılar için yeni kaynak sundu.

Yaklaşık beş aylık çalışma sonrasında 1283 belge, Türkçe özetler halinde arşivlerdeki yerini aldı.

"Kayıtlar araştırmacılara açılmış vaziyette"

Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ali Arda'nın yaptığı hibenin çok önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Kendisi Osmanlı tarihinde, bürokrasisinde, siyasetinde önemli bir isim olan Hacı Adil Bey'in torunu olarak, Hacı Adil Bey'in hassas şekilde toparlamış olduğu kişisel arşivini, arşivlerimize hibe etmiştir. Devlet arşivlerimiz, 1283 belgeyi alarak Hacı Adil Bey'in adına kodlamıştır, fonlamıştır. Ve bugün Ali Arda Bey tarafından bize intikal eden hafıza, arşivlerimizdeki yerini almış ve araştırmacılara hizmet sunar hale gelmiştir.

Hacı Adil Bey, devlette çok önemli görevlerde bulunmuştur. 1869'da Lofça'da doğan Hacı Adil Bey, iyi bir eğitim almış. Mektebi Hukuki Şahane'yi bitirdikten sonra hukuk mekteplerinde dersler vermiştir. Önemli bir ilim insanıdır. Aynı zamanda 1910'lardan sonra Türk siyasi hayatında da önemli bir görev üstlenmiştir. İttihat Terakki'nin merkez teşkilatının üyelerindendir. Bir ara İttihat Terakki'nin Genel Sekreterliğini de yapmıştır. En önemlisi iki dönem Dahiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) görevini yapmış olması. Ekim 1915'te Bursa milletvekili olarak seçiliyor ve daha sonra Meclis-i Mebusan'ın reisliğini yapıyor yani parlamentonun başkanlığını yapıyor. Üç seneye yakın bir sürede bu görevi ifa ediyor. Kendi kayıtlarına çok önem veriyor ve oradaki bir çok tarihi bilgiyi günümüze yansıtacak kayıtlar burada yer alıyor. Kayıtlar şu anda araştırmacılara açılmış vaziyette. Tüm belgelerin özetlerini orada göreceksiniz. Görüntülerini de dahil. Belgelerin özetleri çıkarılıyor tabii."

Bu tarihi bilgilerin yok olmasının önüne geçen, bu konuda hassasiyet gösteren Ali Arda'ya teşekkür ettiğini belirten Ünal, bu davranışın kamuya da örnek olması gerektiğini vurguladı.

Ünal, birçok kişinin devlet arşivlerine belgelerini verme konusunda çekindiğini, bu çekincelerin yersiz olduğunu söyledi.

Hacı Mehmed Adil Arda'nın torunu Ali Arda ise Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Togay Seçkin Birbudak ile dedesi Adil Arda Bey'le ilgili yaptığı araştırma neticesinde tanıştıklarını, bu vesileyle dedesinin kişisel arşivini Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına hibe etme konusunda Birbudak'ın katkısı olduğunu söyledi.

"Magazinsel boyutlarda ele aldıklarını gördüm"

Daha önce arşivi hibe etme konusunda çekinceleri olduğunu belirten Ali Arda, şunları anlattı:

"Gerçekten gönül rahatlığıyla belgelerimi verdim. Çok endişelerim vardı. Çünkü tasavvur buyurun, büyükannem daha ben çocukken eski bir sandık, içi çinkoyla kaplı ve ağzına kadar belge dolu, 'Bunu sana vereceğim.' derdi. Ben ne olacağını bilmezdim. Ailem bunları devlet arşivlerine vermede hep tereddüt etmiş. En son hayatta olan halam vefat etmeden önce 'Bunlar senindir.' diye verdi. İçimde bir endişe başladı, 'Bunlar nedir?' diye. Öyle mevkilerde bulunmuş ki Dahiliye Nazırlığı yapmış, Vilayette bulunmuş ve bulunduğu dönem içerisinde Türkiye'nin bir 'Ermeni tehciri' diye, düşmanlarımızın devamlı ağızlarına sakız ettikleri iddialara muhatap olduğu bir saldırı söz konusu. Buradan çıkanlar arasında acaba devletin menfaatleriyle çatışacak unsurlar olabilir mi, kötüye kullanılabilir mi kötü ellerde, diye bir endişem vardı. Bir de öyle bir şey var ki, gazeteye intikal eden birçok konu, isim vermeyeyim ama tarihçi çalışmasında çok böyle magazinsel boyutlarda işlerini ele aldıklarını gördüm. Sağ olsunlar Togay hocanın bir çalışması dolayısıyla bir araya geldiğimizde, kendisini tanıdım. O da Devlet Arşivlerinden bahsetti. Sonra kıymetli başkanımızla tanıştım, ondan sonra içim rahat oldu. Şimdi biliyorum ki devlet menfaatlerini kullanacaktır, içim rahat."

Ali Arda, sandığın özel olarak yapıldığını ve Hacı Mehmed Adil Arda'nın memuriyet hayatı boyunca nereye gitmişse sandığı yanında götürdüğümü, içi çinkoyla kaplı olduğu için de rutubetten korunaklı bir sandık olduğunu ve belgelerin bugüne sağlam taşındığını söyledi.

"Çok özel şeyler buluyorsunuz"

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Togay Seçkin Birbudak ise 1915 olayları cereyan ettiğinde Hacı Adil Bey'in Edirne Valisi olduğunu, tehcir kararı alındıktan birkaç ay sonra Edirne Valiliği görevinin bittiğini ve Bursa mebusu olarak Meclis-i Mebusan'a girdiğini söyledi.

Birbudak, Hacı Mehmed Adil Arda üzerine çalıştığını, tüm hayatını ele alan bir kitap yazmayı hedeflediğini belirterek, şunları anlattı:

"Hacı Adil Bey'in arşivinin, Ermeni meselesinden çok İttihat Terakki konusuyla ilgili olduğunu görüyoruz. Çünkü İttihat Terakki'nin Merkez-i Umumi (genel merkez) azası, toplam yedi kişilik komitenin üyesi ve aynı zamanda bugünkü tabirle partinin genel sekreteri ve basın sözcüsü diyebileceğimiz Umumi Katiplik görevinde de bulunduğu için eldeki belgeler İttihat Terakki'nin tarihine ışık tutacak yönünde. İttihat Terakki'nin mesela kongre kayıtlarının hep kaybolduğu, eksik olduğu gibi bir algı vardır ve kısmen doğrudur. İttihat Terakki'nin yaptığı her parti çalışmasını, zaptını bulmanız mümkün değildir. Bunların önemli bir kısmını Hacı Adil Bey'den kalan evraklar sayesinde ortaya çıkıyor. Ayrıca İttihat Terakki'nin ülkeye dair politikalarında çok özel şeyler buluyorsunuz. Mesela İttihatçıların hiçbir zaman cumhuriyeti düşünmediği, meşruti-monarşi içerisinde bir Osmanlı politikası yürütüldüğü düşünülürdü ama evraklardan öğreniyoruz ki cumhuriyet tartışmaları var. Ülkenin eğitim meselelerine dair raporlar hazırlanmış, ülkenin kalkınma meseleleriyle ilgili önemli raporların hazırlandığını görüyoruz."