Jokeylere Abdülaziz ve Talat Paşa desteği
Ülkemizde bugünkü anlamıyla düzenli yarışlar ilk kez 23 Eylül 1856 tarihinde İzmir'de yapıldı. Osmanlı Padişahları arasında spora düşkünlüğü ile ünlenen Abdülaziz de İstanbul Kağıthane'de, İzmir'dekine benzer biçimde at yarışları düzenletmişti.

Oluşturma Tarihi: 2021-10-14 23:28:44

Güncelleme Tarihi: 2021-10-14 23:28:44

Milattan Önce 4 bin yıllarında Orta Asya'da atın evcilleştirildiği; Türklerin sosyal, siyasî, ekonomik ve askerî hayatında önemli rol oynadığı ve bütün kültür öğelerine yön veren bir etken olduğu konusunda hemen hemen görüş birliği bulunmakta.Türklerin Orta Asya'da yaşadıkları dönemlerde çeşitli atlı sporlarla meşgul oldukları; Kırgız Türklerinin yarışacak atları meradan alıp, ahırlarda kuru ot, yulaf, arpa gib yiyeceklerle besledikleri; su haricinde günde 5-6 litre de kısrak sütü içirdikleri de dile getiriliyor.

İlk at ehlileştiricisi kim?

Hititler döneminde atın savaş ve av arabalarında kullanıldığı, yetiştirildiği ve terbiyesine yönelik uygulamalarda bulunduğu bilinmekte. Mitanni İmparatoru Kikkulus tarafından da M.Ö. 14. yüzyılda yazılan kil tabletlerde; atların talim, tımar ve beslenmeleri hakkında kapsamlı bilgiler yer almaktadır. bu kaynakların ortak düşüncesinde de Kikkulus'un dünyada bilinen ilk at yetiştiricisi ve terbiyecisi olduğu kayıt altında. Öte yandan W. Koppers, atın ehlîleştirilmesini “atlı-çoban” kültürün sahibi olan ilk Türkler'e atfetmek gerektiğini ve insanlık tarihinde elde edilen bu başarının diğer kavimlerin gelişmesinde de çok önemli sonuçlar doğurduğunu, büyük devlet olabilmek için gerekli şartların bu sayede belirdiğini ifade etmektedir.

Türkler atlarını yer miydi?

Eski Türkler tarafından gökten indiği kabul edilerek âdeta kutsallaştırılmış olan at, çok kere törenle sahibinin yanına veya hususi mezarlara gömülmüş, bir nevi matem alâmeti olmak üzere veya binicisinin savaşta ölümü halinde kabrine konmak için kuyrukları kesilmiştir.
Türklerin en iyi at binicisi ve savaşçısı oldukları hususu tüm dünyanın ortaklık ettiği konuların başında geliyor.
Bunun yanısıra Türkler'in at eti yiyip yemedikleri hususu da aydınlatılmalı.Buna Diyanet'in Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı ise şöyle karşılık vermekte:
Kur'an ve Sünnette at eti yemenin hükmü hakkında açık bir delil bulunmamaktadır. Hanefî mezhebinde Ebû Hanife'den rivayet edilip tercih edilen görüş ile Malikîlerden gelen bir görüşe göre, at etinin yenilmesi tenzihen (helale yakın) mekruhtur. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e, Şâfiî ve Hanbelî mezhepleriyle Malikîlerden gelen diğer bir rivayete göre ise at etinin yenilmesi mubahtır . Bununla birlikte at eti yemenin mekruh, hatta haram olduğunu söyleyen âlimler de olmuştur. Şüphesiz mekruh ya da haram olduğu görüşünde, o dönemlerde atın gerek askeri gerekse sivil hizmetlerde yoğun bir şekilde kullanılan bir hayvan olması etkili olmuştur. Günümüzde atın etkinlik alanı eski dönemlere göre çok daralmış olsa da at etinin yenilmesi konusundaki mesafeli tutum özellikle Anadolu coğrafyasında devam etmektedir.

Tarihte ilk at arabası

Hayvanlar tarafından çekilen kasalı araçlara ilk olarak MÖ 3000 yıllarında Mezopotamya'da rastlanmıştır. Ö yandan Önceleri öküzler ve eşekler tarafından çekilirken, MÖ 2000 yıllarında atlar da kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra da ihtiyaca bağlı olarak çok çeşitli at arabaları üretilmiştir.
Araba ise, Çinli ve batılı arkeologlara göre M.Ö.2000- 800 yılları arasındaki Bronz Devri'nde üretilmeye başlanmıştır.

Abdülaziz at yarışı hayranı imiş

Türkiye Jokey Kulübü'nün resmi sitesindeki bilgiye göre; ülkemizde bugünkü anlamıyla düzenli yarışlar ilk kez 23 Eylül 1856 tarihinde İzmir'de yapıldı. O dönemin İngiltere Başkonsolosu Mr. Patterson ve Evliyazade Refik Bey'in öncülüğünde Smyrna Races Club'ı (İzmir Yarış Kulübü) kuruldu. O dönemin İzmir yarışları yılda bir kez Paskalya günleri düzenleniyordu. S.R.C. yarışları 20. yüzyıl başında en parlak dönemini yaşamış 1. Dünya Savaşı ile birlikte sona ermiştir.
Osmanlı Padişahları arasında spora düşkünlüğü ile ünlenen Abdülaziz de İstanbul Kağıthane'de, İzmir'dekine benzer biçimde at yarışları düzenletmişti. Aynı dönemlerde Samsun, Manisa, Diyarbakır'da da at yarışları yapıldığı bilinmektedir.

Osmanlı Jokey Kulübü

Ülkemizde de yarış ve yetiştiriciliğin jokey kulüp aracılığı ile düzenlenmesi düşüncesi 1909 yılında kurulan Osmanlı Jokey Kulübü ile eyleme dönüştürülmek istenmiş ama bu kulübün çalışmaları hakkında elimizde somut bilgiler bulunmuyor. 1909 yılında yayınlanan yönetmelikten Osmanlı Jokey Kulübü'nün Başkanlığını 1913 yılında Sadrazam olan Sait Halim Paşa'nın yaptığını anlıyoruz.1909 yılının 19 Nisan günü yapılan İzmir yarışları izleyici sayısının çokluğu ile dikkati çekiyor.

Enver Paşa'dan destek

Refik Evliyazade; S.R.C. yarışları I. Dünya Savaşıyla birlikte sona erince düzenli yarışların İstanbul'da yapılması çalışmalarına başladı. Dönemin güçlü ismi Enver Paşa'nın da desteklemesi sonucunda Sipahi Ocağı Binicilik Kulübü ve Islahi Nefsi Feres Cemiyeti (At Soyunu İyileştirme Derneği) 1913 yılında kuruldu. Veliefendi'nin yarış yeri olarak seçilmesi de bu döneme rastlar. Aynı yıl Kadıköy'de de at yarışları yapıldığı bilinmektedir.1920 yılında Mustafa Kemal Atatürk Ankara tren istasyonu yanında 1600 metrelik pisti olan bir alanda at yarışları düzenletmişti.