Dolar

34,5644

Euro

36,0145

Altın

2.995,10

Bist

9.479,78

Katpatuka'dan Kapadokya'ya

Kapadokya tarihinde bilinen en eski medeniyet Asurlular. İlk ticari örgütlerini Kayseri Küllütepe ve Hattuşaş Karum’da yani pazar yerlerinde kurmuşlar

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-10-08 21:53:59

Katpatuka'dan Kapadokya'ya

Göreme Vadisi ve Göreme Milli Parkı Orta Anadolu Bölgesi'nde Erciyes ile Hasan Dağı arasında kalan volkanik bölgede bulunmakta. Bu alanın oluşumu ise tam 60 milyon yıl öncesine dayanıyor. Volkanlar aktifken püskürttükleri lavlar Göreme Vadisi'nin zeminini oluşturmuş. Yağan yağmurlar, seller ve rüzgarların aşındırmasıyla ile de bölge nakış gibi coğrafyaya kavuşmuş.

İlk yerleşim süreci

Kapadokya bölgesinde yerleşim ise Kalkolitik dönemde başlamış. 4. Yüzyıldan başlayarak 13. Yüzyıla kadar manastır hayatıyla tarih yazan bölgede konik gövdeleriyle iğne oyası gibi dizilmiş peribacaları oyularak kiliselere, şapellere ve yaşam alanlarına dönüştürülmüş. Hristiyanlığın henüz kabul görmediği zamanlarda ilk Hristiyanlara vatan olan Kapadokya'da inanç özgürlüğü sağlayan da mağaraların ve peribacalarının bu saklayıcı, koruyucu meskenler olarak kullanılması olmuş. Çünkü Göreme Milli Parkı'nı oluşturan alan oldukça engebeli ve ana yollara uzak olduğundan inziva için çok uygunmuş.

UNESCO şapka çıkardı

Kapadokya'nın göz bebeklerinden Göreme Milli Parkı oluşumu platolardan, yüksek tepelerden, vadilerden ve vadilerin birbirinden ayırdığı yüksek düzlüklerden oluşuyor. Milli parkın coğrafyasının sunduğu görsel şölene bir de dinsel yapıda Bizans mimarisi eklenince Unesco'nun bile şapka çıkardığı bir yer olarak kültürel miraslar kapsamına alınmış.

Asurlular ve Hititler dönemi

Kapadokya tarihinde bilinen en eski medeniyet Asurlular. İlk ticari örgütlerini Kayseri Küllütepe ve Hattuşaş Karum'da yani pazar yerlerinde kurmuşlar. Asurlulardan sonra Kafkaslar üzerinden Avrupa'dan gelen Hititler girmiş Kapadokya tarihine. Kocaman bir imparatorluk haline dönüşen Hititlerin başkenti Hattuşaş, önemli şehirleri ise Alişar ve Alacahöyük olmuş. Kapadokya bölgesinde hemen hemen her yere izlerini bırakacak kadar uzun ömürlü bir medeniyet kurmuşlar.

Güzel Atlar ülkesinin dönem noktaları

Asurluların Katpatuka dediği Kapadokya'ya bu günkü adını veren Perslerin dilinde Kapadokya Güzel Atlar Ülkesi demek. Zerdüştlüğü benimsemiş Persler ateşin kutsallığına inandıklarından bölgenin yanardağlarına tapınmışlar. M.Ö. 332 yılında Büyük İskender tarafından bozguna uğratılıncaya kadar da hüküm sürmüşler. Büyük İskender Persleri yenmiş ama Kapadokya halkının direncini yenememiş. Kapadokya Krallığı da işte bu dönemde kurulmuş. Kapadokya Krallığı Büyük İskender'in ölümünden sonra barış ve huzuru kaybederek M.S. 17 yılında gittikçe güçlenen Roma İmparatorluğu'nun bir eyaletine dönüşmüş.M.S. 17 yılında Tiberius Kapadokya'yı Roma'ya bağladı. Bölgedeki kargaşa Roma'ya katılmayla son bulurken Romalılar da Ege'ye ulaşabilmek için ticaret ve askeri anlamda önem taşıyan ve batıya açılan bir yol açtılar

Roma'dan Emevi dönemine

Roma İmparatorluğu'nun bölünmeye başladığı yıllarda ise Kapadokya'da uzun bir süre Doğu Roma etkisi sürdü. 7. Yüzyılın ilk yarısında Sasaniler ve Bizanslılar arasında olan savaşlar sonucu, Sasaniler bölgeyi çok kısa bir süre himayesi altına aldı. Sasaniler 651 yılında Halife Osman tarafından yıkılınca Kapadokya bu kez Emevi – Arap akınlarına maruz kalmıştır.

Selçuklular dönemi ve Moğolların istilası

Bizans İmparatoru'nun Selçuk Bey'in soyundan gelen Alparslan'a yenildiği 1071 Malazgirt Savaşı'yla Anadolu'da yeni bir dönem başladı. 1075 yılında Anadolu Selçuklu Devleti kuruldu ve 1082'de Kayseri'nin Selçuklular tarafından fethedilmesiyle Kapadokya'da Selçuklular dönemi başladı.3. yüzyıl sonrasında Selçukluların zayıflamasıyla Anadolu Beylikleri ortaya çıktı. 1308 yılında Moğollar Anadolu'yu istila ederek Kayseri'yi yakıp yıktı. Gücünü iyice kaybeden Anadolu Selçukluları Kapadokya tarihinden silindi.

Osmanlı'dan günümüze

Nevşehir, Niğde'ye bağlı küçük bir köy iken Damat İbrahim Paşa döneminde imarına girişildi ve Kapadokya'da tarihi yerler, Özkonak, Avanos, Gülşehir bölgelerinde camiler, çeşmeler, külliyeler yapıldı. Bunlardan biri de Yavuz Sultan Selim'in 1514'deki doğu seferinde yapılan köprüdür. Avanos'taki Ulu Camii, Gülşehir'deki külliyeler ve camiiler de Osmanlı'dan kalan eserler arasında bulunuyor. Cumhuriyetin kurulmasından sonra 1924 – 1926 yılları arasında nüfus mübadeleleriyle Hristiyan halk bölgeyi terk ederek arkalarında tüm medeniyetlerden izler taşıyan yapılar bıraktılar.

Haber Ara