Dolar

34,5620

Euro

36,2509

Altın

2.999,34

Bist

9.419,22

Keyfe göre vergi almak yok!

Osmanlı Devleti’nde vergi adaletinin sağlanması ve keyfiliğin önlenmesi için alınan tedbirlerden birisi de Adaletnamelerdir

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-05-28 22:58:31

Keyfe göre vergi almak yok!

 

Batı ülkelerinde yaşanan Sanayi Devrimi, Osmanlı Devleti'nde yaşanmamıştır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti, neredeyse yıkılışına kadar tarım toplumu olma özelliğini yitirmemiştir. Bu süreçte devletin önemli gelir kaynaklarından olan vergilerle ilgili gerek tespit gerekse toplama açısından çok farklı metodlar ve adli bir süreç bulunmaktadır...

Hangi tedbirler alınmakta idi?

Osmanlı iktisadi sistemi talep yönlü değil, arz yönlü bir sistemdir. Arz yönlü ekonomi anlayışı, Osmanlı ekonomisinin reayanın refahını sağlamaya yönelik oluşunu ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca özelikle klasik dönem olarak tanımlanan 15 ve 17'nci yüzyıllar arasında Osmanlı ekonomisinin yüksek bir üretme potansiyeline sahip olması da arz yönlü ekonominin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. İthalata ilişkin birtakım yasakların ya da yüksek gümrük vergilerinin uygulanması, temel gıda maddelerinin, sanayi hammaddelerinin ve savunma araçlarının ihracatının yasak olması ülke içinde ekonomik dengenin bozulmaması ve refahın sürdürülebilirliği için başvurulan tedbirler olarak düşünülebilir...

Eyalet ve sancaklara ilişkin muameleler

Klasik Dönem Osmanlı Devleti'nde Vergi Adaleti adlı çalışmasında Yılmaz Yurtseven Osmanlı dönemindeki çalışmalara ışık tutuyor:
Vergide kanuniliğin ve dolayısıyla adaletin sağlanması için pek çok kanunname çıkarılmıştır. Hammer'e göre göre sadece eyalet ve sancaklara ait 80'i, Barkan'a göre 100'ün üzerinde yalnızca eyalet ve sancaklara ilişkin vergi kanunnameleri
vardır. Ancak bu kanunnamelerin çoğu çeşitli vergilere ilişkin olmayıp, yalnız her sancağın iktisadi gücüne göre alınması gereken vergileri kapsamaktadır. Osmanlı Devleti'ne ilhak edilen her yeni ülkede derhal işin uzmanlarınca inceleme ve araştırmalar yaptırılmış, bölgenin ekonomik, sosyal ve siyasi durumu incelenmiştir. Bu incelemelerde, bölgenin mümkün olabildiğince eski dönemleri de tetkik edilerek burada uygulanan vergi sistemi, memleketin o günkü iktisadi durumu ile tahlil ediliyordu. Eğer geçmişe nazaran ekonomik gerileme görülürse bunun nedenleri araştırılıyordu. Bütün bu tetkiklerden sonra elde edilen neticelere göre o bölgenin üretimini artıracak, halkın refah seviyesini yükseltecek ve yalnız o eyalet ya da sancağa mahsus yeni bir vergi kanunnamesi vücuda getiriliyor ve büyük bir dikkatle uygulanıyordu. Kanunnamenin ilk uygulama aşamasında, beylerbeyinden yeni kanunun uygulamasına ilişkin aksaklıklar bir rapor halinde isteniyor, eksiklik varsa ilave ediliyor, gereken kısımlar değiştiriliyor ya da ilga ediliyordu...

İbn Haldun'un tespiti

Ünlü İslam düşünürü ve tarihçi İbn Haldun, devletlerin kurulması, gelişmesi ve yıkılmasına ilişkin çarpıcı gözlemler yapmış ve bunları kaleme almıştır. Bu büyük filozofa göre bir devlet, erken dönemlerinde halkından daha az vergi isteyip
onlara daha iyi muamele ederken, geriledikçe vergiyi ağırlaştırır. Osmanlı tarihi incelendiğinde, İbn Haldun'un düşüncelerinde ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmaktadır...

Vergide keyfiliğe karşı ne yapılıyor?

Osmanlı Devleti'nde vergi adaletinin sağlanması ve keyfiliğin önlenmesi için alınan tedbirlerden birisi de Adaletnameler'dir. Adaletname, siyasal otoriteyi temsil edenlerin, reayaya karşı bu otoriteyi kötüye kullanmalarını, kanun, hak ve adalete aykırı tutumlarını; olağanüstü önlemlerle yasaklayan beyanname şeklinde padişah
hükümleridir. Özellikle merkezi otoritenin sarsıldığı ya da zayıfladığı dönemlerde padişahların sıklıkla adâletnâme çıkardıkları bilinmektedir.
Adâletnâmeler, özellikle devletin buhranlı yıllarında halkı korumak, idarecilerin yolsuzluklarını, halka zulmetmelerini, kanunların usulsüz uygulanışını önlemek için çıkarılmış genel mahiyetteki fermanlar olarak Osmanlı hukuk anlayışını göstermeleri bakımından önemlidir.

Yolsuzluklara karşı adli ayar

Anadolu Beylerbeyine, sancak beylerine ve kadılara 1595'te III. Mehmed'in cülûsunda gönderilmiş olan adâletnâme, ilk defa imparatorluğun içine düşmüş olduğu kargaşayı ve yaygın hale gelmiş yolsuzlukları, alışılmamış bir dille ifade eden
ve aykırı hareket eden görevlileri şiddetli cezalarla tehdit eden bir adâletnâmedir

Haber Ara