Sürüleşen cehaletin arsızlıkları
Modern zamanlarda cehaletin ideolojisi farklı bir konseptle dışa vurur kendisini. Yeni ideolojiler ve yeni teknolojilerle üretilir. Toplumsal sürüleşmeyle beraber kendisini yeniden inşa eder. Ortega Gasetta, kütle toplumuyla sürüleşmeyi anlatan büyük bir düşünür. Nurettin Topçu, Müslümanları ve insanlığı sürüleşme konusunda ikaz eden bir ahlak teorisyenimiz. Kitle kültürü, sürüleşmeyi sağlayan en önemli zeminlerden biri. Kültür bilimcisi R. Williams'a göre kitle kültürü fiziksel yığılma, siyasal yığılma ve toplumsal yığılmalardan oluşur. İnsanlar yığınlar halinde sürüleşerek yaşamaya başlıyor. İnsanlar aynı fiziksel ortamda bulunsalar da “sahih etkileşim” içinde değiller.
Kitle kültür, teknoloji ve yaşama pratikleri insanları sürüleştiriyor. Fabrikalarda, ulaşımda, spor stadyumlarında, konserlerde sürüleşme pratikleri yaşanır. Bilinç karanlık pratikler içinde oluşur. Standart, silik, teknolojik, tek boyutlu, beden merkezli ve tüketici yığınlar... Televizyon, sinema, radyo ve gazete bu sürüleşmeyi çeşitli anlamlar üreterek besler. Sürüleşmenin büyücü teknolojileri. Cehalet, modern zamanlarda sürüleşme içinde yeni bir tarzla üretilir. Arap cahiliye bilinci, burada modern cahiliye bilinci olarak sürdürür varlığını. Artık kızlar toprak yerine modaya, plaja, kapitalist beden pazarlarına gömülür. Şehirleri yağmalayarak ve kadınlara el koyarak övünmenin yöntemleri çok rafine hale gelir. Kapitalizm beyinleri, bedenleri, yetenekleri, enerjileri, donanımlar yağmalar. Dünyanın en ucundaki, en kırsaldaki zekâların ABD ve AB şirketlerinde çalışmak için ailelerini, ülkelerini ve hatta neredeyse derilerini geride bırakarak yola koyulmaları bunu gösteriyor.
Cehalet, sürüleşen yığınlarla beraber doğuyor, cahillik de sürü formatıyla yaşanıyor. Kur'an-ı Kerim bu cehalet durumunu “kulakları duymaz, gözleri görmez, kalpleri hissetmez” diye tanımlıyor. Hakikaten sürüleşme bilinci “duyma”, “hissetme” ve “görme” yetilerinin salt fiziksel boyutlarını yerine getirir. Metafiziğe uzanan ve tefekküre açılan boyutlarıyla kalp, kulak ve göz çalışmaz. İnsanlar kolektivizm içinde silik yaratıklara dönüşür. Rahmani ve ruhani olana karşı körleşirler.
Moda, trend, egemen beğeni ve arzular içinde dönüşerek oluşur cehalet. Bundan dolayı da kendisini haklı ve doğru görür. Egemen moda, egemen beğeni ve egemen sürüleşme ayinleri içinde inşa ettiği bilinci ile tekebbür hale gelir. Vahiy yolunda olanları, nurun peşinde koşanları, ışığın sevgisiyle tutuşanları göremezler, duyamazlar ve hissedemezler. Bu nedenle her çeşit cahili tutumu sergilemekten çekinmezler. Pratik iki örnek vereyim sadece:
Dördüncü yargı paketinin yasallaşmasını, bir haber sitesi doğrudan hiçbir ilişkisi olmadığı halde tecavüzcü bir adamın fotoğrafıyla beraber “Uşaki tarikatini sevindirdi: teşekkürler TBMM” ifadesi ile veriyor. Yine bir TV programında, “camide tespih çekerken bile Euro, dolar, Euro dolar diye çekmiyorlarsa ben de Atilla Sertel değilim” görüşleri serdedilir. Yine aynı TV programında cennet ve sabır hakikatleriyle alay ederler: “Fakirlerin yatırım aracı cennet, sabır. Onlar da öbür dünyada yatırım yaptıklarını düşünüyorlar”.
Cehalet, sürüleşme bilincini kitle iletişim araçları ve sosyal medya ile üretiyor. Buradan topluma akıyor. Fütursuz, arsız, kibirli, inançsız ve ruhsuz bir şelaleyle dökülüyor üstümüze. Cahiliye ideolojisinin ve yaşamının bu yeni tarzı, Müslümanlığı tehdit ediyor. Aslında tehdit ettiği bütün toplum. Cehalete tutulmuş ruhsuz bilinçler, hiçbir eleştiri ve ışığa tahammülleri olmadığı için bağırmaya başlıyorlar. Arsızlığın son ideolojilerine bürünerek bunu yapıyorlar. “Kalbi”, “gözü”, “kulağı” ölü sürü dalgalarıyla sosyal medya üzerinden saldırıyorlar. Sürüleşen grup kudretiyle saldırıyorlar. İçgüdülerinin hazzıyla saldırıyorlar. Oysa nur da, vahiy de sürülerin ve içgüdülerin karşısında her zaman haktır. Hak çokluk, egemenlik, kudret ölçülerinin ötesindedir.
Yeni Şafak