Tarihçi ve araştırmacı İsmail Çolak, "Osmanlı'nın ilmî ve teknolojik sahada gerektiği gibi ilerleme gösterememesinin pek çok sebepleri vardır. Malesef bu konuda gerek ard niyetli yaklaşılması gerekse mugalata, laf cambazlığı yapılarak konunun çarpıtılması, sağlıklı bir hüküm vermeye ve sonuca ulaşmaya engel olmaktadır" dedi.
İsmail Çolak'ın "Matbaa Osmanlı'da Gecikti mi?" başlıklı yazısı şöyle:
Osmanlı'nın ilmî ve teknolojik sahada gerektiği gibi ilerleme gösterememesinin pek çok sebepleri vardır. Malesef bu konuda gerek ard niyetli yaklaşılması gerekse mugalata, laf cambazlığı yapılarak konunun çarpıtılması, sağlıklı bir hüküm vermeye ve sonuca ulaşmaya engel olmaktadır.
Gerileme meselesini bir komplekse dönüştürenlere göre Osmanlı, Kanuni'den sonra gerileyip kendi içinde çürümeye başladı. Sonrasında ise Batı'nın gelişmesi karşısında bir tutulma ve şaşkınlık yaşadı; zamanla “modernlik trenini” hepten kaçırdı. Mesela Newton yerçekimi kanunuyla uğraşırken, bizim Kuyucu Murad Paşa, Anadolu'da Celalileri “kuyulamakla” meşgul oldu…
Ama bu cerbezeyi yapanlar, Newton'un bilim adamı, Kuyucu Murad Paşa'nın ise idari-askeri işlerden sorumlu bir sadrazam olduğunu nazarlardan gizleyerek eleştiri yapmaya çalışıyorlar. Oysa bu iki şahsiyet de kendi işini yapmıştır. Böyle ucuz ve tutarsız cümlelerle kendi geçmişini eleştirme heveslisi bilim insanlarımıza sormak lazım, Osmanlı Devleti'nin ardından bir asır geçmesine rağmen siz neden bilim sahasında bir varlık gösteremediniz?..
Osmanlı'nın gerilediği iddiası konusunda en bilinen örneklerden biri de “Osmanlı'ya matbaanın geç girdiği” oldu. Ve matbaanın ülkeye geç girişinde de padişahların, ulemanın, hattatların ve dinî yobazlığın menfi rol oynadığı öne sürüldü.
MATBAANIN AZ BİLİNEN SERÜVENİ
Osmanlı Devleti matbaanın, Avrupa'da kuruluşundan (1455) kısa bir süre sonra haberdar oldu. Osmanlı'ya matbaa bilinenin aksine 1727'de değil, daha erken tarihlerde geldi. Müslümanların eserlerini bastıkları ilk resmî matbaanın tarihi 1727'dir.
İlk matbaa, Museviler aracılığıyla II. Beyazıd zamanında yurda getirildi. Padişahın verdiği izinle 1488'de kitapların neşrine başlandı. Yani Osmanlı tebaası Yahudiler 1488'den, Ermeniler 1567'den ve Rumlar da 1627'den itibaren İstanbul'da matbaalarını kurdular.
Hatta matbaada basılan eserlerin kapağına “Sultan II. Beyazıd Han'ın himayesinde neşredilmiştir” ibaresi konuldu. II. Bayezid zamanında 19, Yavuz Sultan Selim zamanında 33 kitap basıldı.
III. Murad, Arap harfleriyle basılan geometriye dair “Usul'ül-Oklidis” kitabının basılması ve satılması için 1588 tarihli fermanla izin verdi. Enderun tarihçisi Ata'ya göre ilk resmî matbaa teşebbüsüne IV. Mehmed (1648-1687) zamanında başlandı.
IV. Mehmed devrinde bir matbaa kuruldu, hatta bazı kitaplar da basıldı. Fakat lâkin harfleri intizamlı olmadığından devam ettirilemedi.
MÜTEFERRİKA'NIN RESMÎ MATBAASI
İbrahim Müteferrika'nın yazdığı, matbaa kurulmasının cemiyete sağlayacağı faydaları açıklayan Vesiatü't-Tıbaa başlıklı risalenin, Sultan III. Ahmed ve Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından beğenilmesi, resmî matbaanın kurulmasında belirleyici oldu.
Matbaanın kurulması için dinen ve aklen hiçbir engelin bulunmadığını açıklayan layihadan sonra mesele Şeyhülislâm Abdullah Efendi'ye soruldu. O da hemen olumlu cevap verdi. Ulemadan ondan fazla kişinin de fikirleri alındı. Onlar da takdirle karşıladılar.
Padişah ve Şeyhülislam'ın da bu işi desteklemesi sebebiyle, fetva da ferman da kolayca çıkarıldı.
Fetvanın ardından, Temmuz 1727'de padişah fermanı çıktı. Matbaada ilk olarak 1729'da “Vankulu Lügati” basıldı.
Fermanda şimdilik tefsir, hadis, fıkıh ve kelâm kitaplarının basılmayacağı ifade edildi. Bu da, Müteferrika'nın dilekçesinde belirttiği; “Biz tefsir, kelâm ve fıkıh kitapları dışındakileri basmak istiyoruz” talebinin bir neticesiydi. Ferman, talebe göre düzenlendi.
Ayrıca ulemadan bazıları, ilk kitabın başına “takriz”ler (övgü yazıları) yazdılar. Hatta Şeyhülislam, Müteferrika'ya basması için iki kitap tavsiye etti.
Bunun da ötesinde devlet, hem maddi hem de manevi olarak matbaayı destekledi. İlk eserlerin basımı sırasında matbaadaki işçilerin ücreti devlet tarafından karşılandı.
1780'li yıllarda İstanbul'da bir kütüphane ortamı
Kaynakça:
1. İmre Karacson, “İbrahim Müteferrika”, Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, c.1, Sayı: 3, İstanbul, 1328/1910.
2. S. Nüzhet Gerçek, Türk Matbaacılığı, İstanbul, 1939, Müteferrika Matbaası.
3. Osman Ersoy, Türkiye'ye Matbaanın Girişi ve İlk Basılan Eserler, Ankara, 1959.
4. Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul, 1970.
5. İsmet Binark, “Türkiye'ye Matbaanın Geç Girişinin İçtimaî-Ruhî Sebepleri”, VII. Türk Tarih Kongresi, c.2, 1981.
6. İsmail Çolak, Osmanlı'nın Gizli Tarihi, 12. Baskı, Nesil Yayınları, İstanbul, 2013.