Anadolu topraklarının değerlerinden Hacı Bayrâm-ı Velî, 15'inci yüzyılın ilk yarısında Orhan Gazi döneminde Ankara'da doğmuştur.Anadolu'da siyasî otorite boşluğunun yaşandığı ve halkın büyük sıkıntılar içinde bulunduğu Fetret döneminde Ankara'da faal durumda bulunanHacı Bayram'ın, mürşidi Somuncu Baba'nın yanından ayrılırken, Sultanım, ne amel üzerine olalım, sanat bilmem ne işleyelim? deyince, “Ekin ek, burçak ek” cevabını alması ve “Ankara'ya varıp burçak ekmesi” Ankara'ya dönünce tekke ve zâviye inşa etmeyip çiftçilikle meşgul olduğu yönünde bilgiler bulunuyor.
Ankara'da defnedildi
Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad devirlerini idrak eden ve kurduğu Bayramîlik tarikatıyla Anadolu'nun mânevî yapısının şekillenmesinde büyük katkıları olan Hacı Bayrâm-ı Velî Ankara'da vefat etmiştir.Türk mutasavvıf ve şair Hacı Bayram-ı Veli. Safevî Tarikâtı büyüklerinden Hoca Alâ ad-Dîn Ali Erdebilî'nin talebelerinden olan Şeyh Hâmid Hâmid'ûd-Dîn-i Veli'nin müridi ve Bayramîyye Tarikâtı'nın kurucusudur. Türbesi, Ankara'da Hacı Bayram Câmii'nin bitişiğinde bulunur. Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre gibi Hacı Bektaş-i Veli'den etkilenmiş ve aynı tarz şiirler söylemiştir. Şiirlerinde "Bayramî" mahlasını kullanmıştır.
Hacı Bayram-ı Veli döneminde yaşanan bir olay ise dönemi anlatma açısından ibretliktir.
İşte o olay:
Askerlik ve vergi testinden geçen müritler
Hacı Bayram-ı Veli, Ankara'ya Sultan Murat Hanın verdiği fermanla geldi. Fermanda Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin talebelerinin yalnız ilim ile meşgul olmaları için onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildiriliyordu. Bunu duyan pekçok kişi vergi ve askerlikten kurtulmak için Hacı Bayram-ı Veli'nin talebesi olduğunu söylemeye başladı. Bunlar o kadar çoğaldı ki Ankara'nın mali ve askeri düzeni bozuldu. Sonunda Sultan Hacı Bayram-ı Veli'den talebelerinin bir listesini istemek zorunda kaldı. Hacı Bayram-ı Veli de Ankara'nın Kanlıgöl mevkiinde bir çadır kurdu ve " Bize intisab edenler, talebe olanlar burada toplansın" diye ilan etti.
Hacı Bayram-ı Veli'nin talebesi olduğunu söyleyen herkes akın akın gelip meydanı doldurdu. Hacı Bayram-ı Veli, " Dervişlerim..Müritlerim.. Bana intisab eden talebelerimi bugün burada kurban etmem emrolundu. Canını, malını bana feda eden çadıra girsin" buyurdu.
Bütün taebeleri bir korku aldı. Bir uğultu yükseldi. Vergiden kaçmak için talebe görünenler , "Bu ne biçim mürşid. Bu nasıl müridlik" diye söylenip duruyorlardı.
Hacı Bayram-ı Veli de elinde keskin bir bıçak ile çadırın kapısında beklemeye başladı. Bu sırada topluluktan bir kadın ve erkek kalabalığı yararak doğruca çadırın içine girdiler. Arkalarından Hacı Bayram-ı Veli de girdi. Daha önceden çadırın içine koyduğu koyunu çadırın içerisinde kesti.Kırmızı bir kan dışarı çıktı. Kanı gören herkes hemen kaçtı.
Meydanda kimse kalmadı.
Daha sonra dışarıya çıkan Hacı Bayram-ı Veli, " Anladık ki bu kadar talebemiz varmış.Bunlardan başka herkes vergi vermek ve askerlik yapmak suretiyle. devlete olan borcunu ödemelidir" buyurdu