Arapçadaki "mesel" kelimesinden dilimize yansıyan Masal Türk edebiyat tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Anadolu'da masalın yerine "metel, mesele, matal, hekâ, hikâ, hikiya, hekeya, oranlama, ozanlama ve nagıl" şeklinde kulanımlar da mevcut.
Edebiyatımızda masalın birçok tanımı yapılmıştır.Türk masalları sözlü gelenekte yaşamıştır. 19. yüzyılda ise yazıya geçirildi.
Padişahlar ve parmak çocuk
Türk masallarında birçok tip ve kahraman bulunuyor. Devasa, ihtişamlı saraylarda oturan, oğulları ve kızları olan padişah tipi yaygın bir karakter olarak karışımıza çıkmlaktadır. Padişahlar, başarılı kişilere dünya malı bağışlar. Güçlü silahları olan ve insan eti yiyen devler, bir diğer tiptir. Bunların dışında cadılar, periler, cinler, kurnaz tilkiler, kötülük timsali kurtlar, parmak çocuklar, nohut oğlanlar da öne çıkan tiplerdir.
Bunlar arasında özellikle Keloğlan, Tarkan ve Nasrettin Hoca karakterleri son döneme damgasını vuran en ünlü figürler olarak karşımıza çıkmış, halk edebiyatımızın ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Nasreddin Hoca kimdir?
Nasreddin Hoca Anadolu Selçuklu dönemlerindeyken Akşehir ile Hortu çevresinde yaşamış bir efsanevi kişilik. Genel olarak hazır cevaplı ve mizah anlayışı ile haiz bir bilge olarak aksettirilmiş olan hikayeleriyle tanınan bir bilge şahıs olarak bildirilen kişi. Nasreddin Hocanın gerçekten de yaşamış olan bir kişi olup olmadığı konusunda farklı görüşler mevcut.Hoca'nın eğer yaşayan bir kişi ise normal hayatındaki kişiliği çok merak edilmektedir. Nasreddin Hoca'nın gerçekte yaşamış olan bir kişi olduğuna dair çeşitli belgeler bulunuyor.
Nasrettin hoca eşeğine neden ters binmiş?
Nasrettin hocanın hayatı ve hikayelerine yönelik çok değişik söylemler bulunurken
eşeğine neden ters bindiğine yönelik de farklı rivayetler mevcut.
Eşeğe ters binmesine dair ağırlıklı rivayet ise şöyle:
"Bir gün Hoca, eşeğine binerek , arkasına takılan bir kısım insanlarla birlikte, camiden eve dönerken birdenbire durur, hayvandan iner ve yüzü insanlara dönük olarak eşeğe ters biner, yani semere ters oturur. Bunu görenler yaptığı hareketin nedenini sorarlar. Hoca şöyle der:
-Düşündüm taşındım, eşeğime böyle binmeye karar verdim çünkü saygısızlığı hiç sevmem. Siz önüme düşseniz, arkanızı bana dönmüş olacaksınız; usulsüzlük saygısızlık olur. Ben önde gitsem, size arkamı çevirmiş olacağım ki bu da doğru değildir. Böyle ters bindiğim zaman ise hem ben önünüzden giderim, siz de ardımdan gelmiş olursunuz; hem de karşı karşıya bulunuruz"
Keloğlan mitolojisi
Edebiyatımızın önemli figürlerinden birisi de Keloğlan.
Keloğlan, özellikle Türk ve Altay mitolojisinde, masal, fıkra ve benzer halk anlatımlarında adı geçmekte olan saçsız bir kahraman olarak tanımlanmıştır.
Türk masal geleneğinde olumlu ve olumsuz özelikleriyle, daha doğrusu sempatik tavrıyla temsil edilen bir figür. Dürüstlüğü, mertliği, cesareti, yardımseverliği, cömertliği ve kurnazlığı onu ön plana çıkarıyor.
Yoksul ama kahraman ve kurnaz
Fakir bir ailenin, genellikle yoksul bir kadının oğlu ya da torunu olarak karşımıza çıkıyor. Tembel bir karakter olarak söylenirken olay ve durumlar karşısında aldığı tavırlarıyla kurnaz yönü ortaya çıkan Keloğlan Türk masallarında çocukların büyük sempati beslediği birisi.Özellikle kahramanca mücadelesi ve akıllı çözümleri onu çocukların gözünde büyütmekte.
Farklı coğrafyalarda karşımıza çıkıyor
Sadece Anadolu'da değil,İran, Kafkasya, Orta Asya, Rus ve Batı Avrupa masallarında da farklı ad ve görünüşlerle karşımıza çıkıyor. Anadolu'da Keloğlan adıyla bilinen masal tipi, Kazakistan'da Taşza Bala, Azerbaycan'da Keçel, Keçel Memed ya da Keçel Yeğen, Kerkük'te Keçeloğlan, Türkmenistan'da Kelce Batır, Kırım'da Tazoğlan, Altay bölgesinde Tas, Tastarakay, İran'da Keçel, Gürcü rivayetlerinde ise Kel Kafalı Kaz Çobanı olarak tanımlanıyor.
Keloğlan mı Keley mi?
Kimi kaynaklara göre Altay mitolojisinde adı geçen Keley adlı yarı-tanrı, Keloğlan'ın Türk mitolojisi içindeki en eski biçimi. Keley, Ülgen'in kızlarından biriyle, yerden doğan bir şamanın evliliğinden dünyaya gelen bir kişidir; peltek dillidir.
Kırgız masalları arasında yer alan Çınıbek de Türk mitolojisindeki Keloğlan tipi ile simgesel olarak ilişkili görülmüştür.Keloğlan motifi, 16. yüzyılda Avrupa'da benzer sorun çözme yöntemlerine sahip Pikaro adlı kahramanın ortaya çıktığı dönemde güç kazanmıştır.
Birçok masalın birinci kahramanı olan “Keloğlan”, başında saçı olmadığından dolayı bu adı alıyor. Eğer masalda Keloğlan'ın kardeşleri varsa Keloğlan en küçükleridir ve kendisinden “deli oğlan” olarak bahsedilir. Bazı masallarda babasından da bahsedildiği görülmüştür. Burada asıl amaç ise sevimli kılmaktır Keloğlan'ı.
Kahramanlık ve Tarkan
Edebiyatımıza damga vuran bir diğer karakter ise Tarkan.
Tarkan, Türklerde ve Moğollarda demirci, demir ustası ve aynı zamanda devlet görevlisi veya savaşçı/asker anlamına geliyor. Tarhan, Targan, Dargan, Darkan olarak da söyleniyor. Tarkanların, toplumda saygın bir konumu var. Hatta zaman zaman Türk ve Moğol devletlerinde tarkanlar vergi dışı tutulmuşlardır. O kadar ki, tarkanlık yüksek bir unvan.
Öykülerden filmlere uzanan çizgi
Tarkan adlı bir Hun savaşçısının çizgi öyküleri 1967 yılında yayınlanmaya başlanmış ve özgün bir karakter haline gelmiş, daha sonra da filmleri çevrilmiştir. Bu öyküler pek çok kültürel unsuru bünyesinde barındırmıştır.
Tarkan'ın yanında dolaşan bir kurdu var ve onun ayrılmaz bir arkadaşı.Bir kurt tarafından büyütülür. Ailesini katleden Alan Kralı Kostok'tan intikam alır. Atilla Han'ın fedaisi ve ona hizmet bir savaşçı olarak görünür. Gülmeyen yüzü, hedefinden şaşmayan kişiliği, cesurluğu, iyi silah kullanması öykülerde hep öne çıkar. Türklerde tarkanların adını taşıyan Darhan adlı bir savaşçı/demirci tanrısı bile vardır